Bu ağacın yaşı hesaplanamıyor

Ankara’nın Gökler köyündeki kara dut ağacının yaşı hesaplanamıyor. Köydeki vatandaşlar, ağacın 2 bin senelik olduğunu öne sürerken, heybetiyle kendisine hayran bırakan ağaç, ayrıca senelerdir efsanelere de konu oluyor. 

YAŞAM 16.08.2021, 12:35 17.08.2021, 10:12
Bu ağacın yaşı hesaplanamıyor

Ankara’nın Gökler köyündeki vatandaşlar, mahallelerindeki kara dut ağacının 2 bin senelik olduğuna inanıyor. Senelerce kendilerini, meyvelerle tedavi ettiklerini belirten köylüler, bu ağaçla ilgili efsanelerin olduğunu dile getirdi.

Ankara’nın dut ve domatesleriyle ünlü olan ilçesi Ayaş, yüzlerce senelik anıt ağaca ev sahipliği yapıyor. Gökler köyündeki devasa büyüklüğe sahip dut ağacının 2 bin senelik olduğunu iddia eden köylüler, dut ağacının meyvelerinin de ayrıca şifalı olduğuna inanıyor. Heybetiyle bir ahtapotu andıran kara dut ağacı, anıt ağaç şeklinde tescillendi. 

Köyün sembolü oldu

Hazine arazisinde yer alan dut ağacı, bir yandan da halk arasında efsanelere konu olmuş durumda. Kimi ağaçtan koparılan her bir dalın ağaç tarafından geri alınacağına inanırken kimi ise ağaçtan düşen kişinin eşek olduğuna inanıyor. Asırlarca meyvesiyle köylülerin kendisini tedavi ettiği dut ağacının, bazen definecilerin de hedefi olduğu ifade edildi. Kökleri tarihe ışık tutan asırlık ağaç, senelere meydan okuyan varlığıyla birlikte Gökler köyünün sembollerinden biri oldu. 

23 senedir Gökler köyünün muhtarlığını yapan Muhterem Özdemir, "Köyümüzün Ankara’ya uzaklığı 54 kilometre. Çocukluğumdan beri bu ağaç, bende farklı duygular uyandırır. Dut ağacımız hakkında inceleme yaptırdım. Bu ağacımızın 2 bin senelik olduğunu tescillediler. Ahtapota benzeyen ağaçların farklı kökleri olduğu düşünülüyor fakat bu ağaç, tek kök ağaç. Buradan dut toplamak amacıyla gelenler var. Tek isteğimiz ağaca zarar verilmemesi. Dut ağacının meyvesi şifadır. Ağız yaralarına da iyi gelir. Kış aylarında şurubunu, pekmezini yaparlar. Kış aylarında bir bardakla sanki vitamin depolamış gibi oluruz" değerlendirmesini yaptı.

"2 bin senelik olduğunu duyunca gurur duydum" 

Ağacın bakımının yapılması ve çevresinin düzenlenmesi için çağrıda bulunan Özdemir, "Ticari amaçlı olarak bunu yapsınlar istemiyoruz. 15 kg toplayarak kendi ticarethanelerinde bunu kullananlar da oluyor. Herkes yararlansın istiyoruz. 2 bin senelik olduğunu öğrenince gurur duydum. Kadın bir hoca getirmiş buraya, dut ağacının dibinde namaz kılmış. Kadının namaz kıldığını fark edenler define aramaya başlamışlar. Sonra ağaca zarar vermişler. Sonra biz de yeniden ağacın altını doldurduk, kurtardık. Bir eser bu. İnsan, gücünü bile kullansa bu tarz bir ağaç yetiştiremez. Sahip çıkmamız gerekiyor. Gökler Köyü muhtarlığı olarak biz bakımını yaparız. 2 bin sene daha belki gider bu ağaç" sözlerini kullandı. 

Tüm çocukluğunun ağacın gölgesinde geçtiğini ifade eden Hatip Hüseyin Özata, "7 yaşımdan itibaren hayatım burada geçti. Burada babam hayvancılık yapardı. Yanına gidip gelirken biz burada yetiştik. Buraya, okul tatile girdiğinde gelirdik. Ben 7 yaşındayken de bu ağaç böyleydi. Her şeyi ile tamamen aynıydı. Korunsaydı biraz daha düzgün olabilirdi. Burada küçükbaş hayvancılık olduğu için hayvanlar dallarını yiyor, ağaca zarar veriyor" şeklinde konuştu.

“Çocuklarıma anlattım, artık torunlarıma anlatıyorum”

Hüseyin Özata, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben önceden çocuklarıma anlattım, artık torunlarımıza da anlatıyoruz. Bugünkü çocuklar çok akıllı. Dut ağacını görünce soruyorlar. Ağacın durumuna ve heybetine göre yaşı belirleniyor. 63 yaşındayım. Bu dutun şifalı olduğu öne sürülüyor. Üşüttüğümde ağaçtaki duttan yerdim. Uçuk, ağız yaraları kaybolur ve ateşi düşürürdü. Senelerdir şifalandık, şu anda da çocuklarımız kendi çocuklarına yapıyor. Kentte yaşıyorlar fakat gelip alırlar. Bu şekilde nasıl ağaç yetiştirilecek. Bu tarihi ağaç, mutlaka korunma altına alınmalı.”

Yorumlar (1)
murat 3 yıl önce
çankaya tohumlar mah karasanli mah ğerder mah devar bu duttan var araştırılsın