Bir hevesle sahiplenilip sokağa bırakılan canların sayısı artıyor!

Kimi zaman doğum günü hediyesi, karne hediyesi veya bireysel olarak alınan ve daha sonra hevesi geçince bakımı bırakılıp sokağa ya da hayvan barınaklarına bırakılan cins köpek sayısı her geçen gün artış gösteriyor.

YAŞAM 10.07.2021, 15:49 11.07.2021, 15:53
Bir hevesle sahiplenilip sokağa bırakılan canların sayısı artıyor!

Bazısı bir çocuğa karne hediyesi, bazısı bir sevgiliye doğum gününde verilen hediyesi... Birçoğu hevesler alındıktan sonra hayvan barınaklarının ya da sokakların birer sakini. Son senelerde pet shoplardan satın alınan fakat çeşitli sebeplerden dolayı bakımından vazgeçilip sokağa bırakılan cins köpeklerin sayısında görülen artış dikkatleri çekiyor.

Cins köpekler, evin konforuna sevgiye ve ilgiye alışıyor ve sahipleri tarafından sokağa bırakıldıklarında tıpkı insanlar gibi ciddi travmalar yaşıyor. Sahiplerinin sokağa bıraktığı cins köpeklerin sayısında özellikle yaz aylarının sonunda büyük bir artış görülüyor. Yaz tatilinde eğlenceli zaman geçirmek için sahiplenilen köpekler, evlere dönüş yolculuğunda tatil beldelerindeki sokaklara bırakılıyor.

Görülen bu vahim tabloya dikkatleri çeken ve yaklaşık olarak 2 bin köpeğin bulunduğu Fatih Belediyesi Yedikule Hayvan Barınağı'nın 22 senelik Gönüllü Yöneticisi Meral Olcay, cins köpek almanın nihayetinde bir tercih olduğunu ve bu tercihlere de saygı duymak gerektiğini ifade ederek, "Herhangi bir canlıyı yaşamınıza katmak istediğiniz zaman hayvanın en azından 10-15 sene boyunca yaşayacağını düşünerek ona göre büyük bir sorumluluk aldığınızın farkına varıp buna göre kararı vermelisiniz.

Özel günlerde hediye olarak alınıp sonra sokağa bırakılıyorlar!

İnsanlar doğum günü hediyesi, karne hediyesi, özel gün veya sevgililer günü hediyesi diyerek çeşitli sebeplerle canlıları alıp hediye ediyorlar.

Fakat hediye aldıkları kişinin o canlıya bakma sorumluluğunda olup olmadığını çoğu zaman bilmiyorlar. Bundan dolayı bir canlının hediye edilmesi olayına bütünüyle karşı çıkıyorum. Karşınızdaki insana bir parfüm, bir t-shirt hediye verebilirsiniz, eğer beğenmezse onu kullanmayabilir ancak bir canlı hediye alındığında onu ya sokağa atıyor ya da barınağa bırakıyor. Tıpkı bizler gibi duyguları olan canlıların hediye alışverişinde kullanılması büyük bir yanlış." dedi.

Barınağa veya sokağa terk edilen hayvanların büyük bir travmaya sebep olabildiğini ifade eden Olcay, "Terk edildikten sonra hayvanın yaşadığı travma onun yaşama küsmesine, hastalandığında tedaviyi kabul etmemesine ve yemek yememesine sebep oluyor. Moral bozukluğu da bağışıklığını düşürdüğünden çok çabuk hastalanabiliyorlar. Hayvan sahibi olmaksızın yaşamak istemiyor. Fakat gönüllülerin çabası ve ilgisiyle onları yaşama döndürmek mümkün. Bundan dolayı gönüllüler mutlaka bütün barınaklara gitmeli. Bu ilginin ve sevginin onlara verilmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.

Çocuk esirgeme prosedürleri gibi sahiplendirme prosedürleri oldukça ağır

Fatih Belediyesi Yedikule Hayvan Barınağı'nda 22 yıldır belediyenin lojistik desteğiyle gönüllülük esasına göre hizmet verildiği bilgisini paylaşan Olcay, bütün cinslerden köpeklerin bulunduğu barınakta sahiplendirmenin nasıl olunduğuna dair şunları söyledi:

"Sahiplendirmelerimiz tıpkı çocuk esirgeme kurumu prosedürleri gibi çalışıyor. İnternet sayfamızdan başvuru formu dolduruluyor ve bizler de ön bir inceleme yapıyoruz. Eğer kişinin bakabileceğine eminsek, ailece onları davet ediyoruz. Gönüllü danışmanlık gerçekleştirerek uygun köpekleri öneriyoruz. İletişim kuruyorlar ve eğer her şey olumlu yönde giderse takip şartıyla sözleşme imzalatıp sahiplendiriyoruz. Takip ettiğimiz zamanlarda eğer hayvana iyi bakılmıyorsa, sözleşme gereğince geri alıyoruz."

Olcay, hayvan barınağına gelen köpeklerin cinslerinin zaman zaman değiştiğini söyleyerek, "Bir zaman dalmaçyalı modası vardı, herkesin dalmaçyalı köpeği vardı. Dalmaçyalılar av köpeği cinsi olduğundan onlar için bahçeli bir ortam olması gerekli. Tek seferde 10-12 yavru veriyor. Kısırlaştırma yapılmazsa eğer apartman dairesinde dalmaçyalı ailesine bakmak istemezsiniz. O zamanda 101 Dalmaçyalı filminden etkilenip birçok kişi köpek almak istedi. Zorlukları görülünce hayvanları terk etmeye başladılar. Ardından Alman kurdu, arkasından terrier, teacup ve şimdi ise Sibirya kurdu modası çıktı. Bir hevesle alınan köpekleri terk etmenin bir cezası olmadığından barınaklarda ve sokaklarda yaşam savaşı veriliyor. Bu hayvanların hiçbiri barınakta veya sokakta olmayı hak etmiyor. Bundan dolayı sahiplendirme konusunda ciddi incelemeler gerçekleştiriyoruz. Çünkü emek verilen her canlı sizin evladınız gibidir. Emek verilen canlıyı başka bir insana emanet ederken vicdani yönde bunun sorumluluğu çok büyük." ifadelerini kullandı.

"Irklar da bozuluyor"

Olcay, sokaklardaki farklı cinslerdeki köpeklerin sayısında görülen artışın köpek sağlığına etkilerini de paylaşarak, "Sokak köpeği adı verilen bir tür var, bir de cins köpekler bulunuyor. Kısırlaşma olmadığında sokak köpeğiyle cins köpek çiftleşiyor, bir de bakıyorsunuz ki kocaman kafalı bir rott. Irkı da bozuyor yani. Bundan dolayı tem umudumuz yasa. Hayvanı şiddetin, terkin, tacizen cezaları olursa caydırıcılığı da olacaktır diye düşünüyorum." dedi.

"Herkes süslü köpekler almak istiyor"

Olca, herkesin minicik, süslü püslü, güzel görünüşlü köpekler almak istediğini söyleyerek, "Bunlar da halbuki bir zamanlar pet shoplarda satılıp sokağa atılan köpeklerdendi. Bir sabuna ve bir suya bakılıyor. Bir bakım yapılarak çok güzel bir hale gelebilir. İnsanlar sahiplenmeye geldikleri zaman hep bir ön yargı oluşuyor. Küçük olsun, beyaz olsun, tüy dökmesin, tuvalet eğitimi olsun. O zaman almayın gidin peluş köpek alın. Ön yargılardan arının muhakkak burada sevebileceğiniz bir canlı görecveksiniz. Çok defa şahit oldum küçük diye gelerek büyük köpeğe aşık olan. Büyük köpek sahiplenmek için gelip küçük köpeğe aşık olan bir sürü insan oldu. Bundan dolayı ön yargılardan arınarak gelmek gerekir ki canlının yaşamını kurtarabilin. Evinizi bir canlıyla paylaşmanın mutluluğunu yaşayın." şeklinde konuştu.

Yorumlar (0)