Bir göl daha kurudu!

Göl yüzeyinde son 10 yılda 84 kilometrekare su kaybı yaşanan Eğirdir Gölü'nün tabandan bağlı olduğu Beyşehir Gölü'nün yüzeyinde son 20 senede 112 kilometrekare su kaybı meydana geldi ve ortalama derinliği 26 metreden 5,5 metreye düştü.

YAŞAM 01.12.2019, 12:15
Bir göl daha kurudu!

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) tarafından bu sene yapılan bilimsel araştırmalarda Isparta'daki Eğirdir Gölü'nün son 10 yılda 520 kilometrekare olan göl yüzeyinin 84 kilometrekare kayıpla 436 kilometrekareye düştüğü, su seviyesinin de ortalama 16 metreden 6 metreye düştüğü tespit edildi. TTKD bilim danışmanı ve göl uzmanı Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü'ne ilişkin bilimsel araştırmalar ve uyarıların ardından Beyşehir Gölü'nün de aynı problemler sebebiyle hızla yok olduğunu ifade etti. 

Eğirdir Gölü'nün tabandan yani yeraltından Beyşehir Gölü ile bağlantılı olduğunu kaydeden Dr. Erol Kesici, aşırı tarımsal sulama ve çevresinde bulunan binlerce su kuyusu ve göletler sebebiyle beslenmesi önlenen Eğirdir Gölü gibi, Beyşehir Gölü'nün de aynı problemlerle karşılaştığına dair uyarıda bulundu. Tabandan bağlantılı olması sebebiyle de iki gölün yaşadığı su kaybının birbirini bileşik kaplar hesabıyla olumsuz yönde etkilediğini söyledi. 

"Ruhsatlı veya ruhsatsız on binlerce kuyu bulunmaktadır"

Son yapılan araştırmalara göre Beyşehir Gölü'nün 20 sene önce 26 metre olan su derinliğinin son yıllarda 5,5 metreye kadar düştüğünü aktaran Dr. Kesici, "Geçen yıllarda Beyşehir çevresinde oluşan obruk yani göçüklerin temel nedeni gölü besleyen ve yastık görevi gören yer altı sularının çekilmesidir. Ülkemizin en büyük havzası Konya'da hala aşırı su isteyen pancar üretimi en büyük etkendir. Yapılan araştırmalarda da belirtilmektedir ki, Konya havzasında ruhsatlı veya ruhsatsız on binlerce kuyu bulunmaktadır." ifadelerini kullandı.

"Kuruyan alanlar işgal ediliyor ve pancar üretimi yapılıyor"

Dr. Erol Kesici, bölgede meydana gelen obrukların, Meke Gölü'nün kuruması ve Beyşehir Gölü'ndeki aşırı su kaybının temel sebebinin, yer altı sularının kuyular aracılığıyla çekilmesi olduğunu ifade etti. 

Göllerin yer altı sularından ve kaynaklardan beslenemediğini aktaran Dr. Kesici, "Ayrıca göller biliminde temel bir ilke olan, eğer bir doğal gölün su seviyesi giderek azalırsa artan en büyük doğal olay buharlaşmadır. Yani göllerimizin derinliği ne kadar yüksekse buharlaşma o kadar az olur. Bir zamanlar 650 kilometrekare göl yüzeyine sahip Beyşehir Gölü'nün şu an az 112 kilometrekaresi kurumuş. Çekilme nedeniyle gölün bazı kesimlerinin bataklık haline geldiğini gösteren kayıtlar mevcuttur. Üzücü olan tarafı ise kuruyan alanlar işgal ediliyor ve pancar üretimi yapılıyor." şeklinde konuştu.

"Kurumanın temel nedeni tarımsal amaçlı aşırı sulama"

Aral Gölü'nün başına gelenlerin Eğirdir ve Beyşehir göllerinin de başına geldiğini vurgulayan Dr. Kesici, “Beyşehir ve Eğirdir'den 15 kat daha büyük olan Aral Gölü de 60'lı yıllarda ülkemizde olduğu gibi ilkel ve bilim dışı tarımsal su alımları sonucunda neredeyse tamamen kurumuş durumda. Ülkemizin en büyük iki doğal gölü Eğirdir ve Beyşehir de kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. Aral Gölü'nün kuruma nedeni ise tarımsal amaçlı aşırı sulama. Eğirdir- Beyşehir göllerinin kurumaya başlamasının da nedeni tarımsal amaçlı aşırı sulama." dedi.

Dr. Kesici, Aral Gölü'nün pamuk üretimi ve aşırı su tüketimiyle yok olduğuna dikkat çekerek, Eğirdir'in elma, Beyşehir'in ise pancar üretimleri için, gölün su akışını kontrol altına alan regülatör, gölleri besleyen çok sayıda dere ve çaylar üzerine gölet, HES yapımı ve pompajla aşırı su alımları sonucu beslenemediğini belirtti. Bu yüzden su bütçelerinin her sene aşırı oranda açık verdiğini aktaran Dr. Kesici, “Aral Gölü'nde benzer şeyler yaşandı. Aşı su kaybı nedeniyle bir süre sonra alınan tedbirler işe yaramadı. Neticede Aral Gölü yok bugünkü haline geldi." ifadelerini kullandı.

"Felaketlerden ders alarak göllerimizi korumalıyız"

Dr. Kesici, doğal kaynakların geri dönüşümünün 100 yılda mümkün olmadığını bildirerek, "Tıpkı Dipsiz Göl'de de olduğu gibi. Artık aynı Amik, Avlan, Meke, Akşehir gibi kuruyan/kurutulan diğer doğal göllerimiz gibi Dipsiz Göl de Türkiye'mizin coğrafyasında yer almamaktadır. Buralara dünyanın suyunu taşısanız bile artık birer su birikintisidir. Çünkü bu doğal gölleri göl yapan sadece su değil içerisinde yaşayan canlılardır. Yıllarca adeta demlenerek, mücadele ederek oluşturmuş olduğu doğal ekolojik, hidrolojik dengesidir. Yaşanmış bu felaketlerden, dersler alarak göllerimizi korumalıyız." diye konuştu. 

Yorumlar (0)