Atalay Filiz hakkında yeni karar!

Tarih öğretmeni Fatma Kayıkçı'yı öldürmesi nedeniyle aldığı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan Atalay Filiz'e, "Nitelikli kasten öldürme" suçundan aynı ceza verildi.

YAŞAM 15.01.2020, 14:22 15.01.2020, 14:39
Atalay Filiz hakkında yeni karar!

Tuzla'da tarih öğretmeni Fatma Kayıkçı’yı öldürmesi nedeniyle "Tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen Atalay Filiz, Yargıtayın bozma kararından sonra yeniden mahkemeye çıktı. 

Mahkeme, Filiz’in suç vasfını değiştirerek "Nitelikli kasten öldürme" suçundan aynı cezaya çaptırdı.

Yargıtay kararında ne denilmişti?

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin kararında özetle, "Sanık, gerçekleştirdiği başka bir öldürme eylemi nedeniyle gizleniyordu. Bu sırada, kendisinden şüphe ettiğini düşündüğü maktulle (Fatma Kayıkci) olay günü karşılaştı. Gerçek kimliğinin maktul tarafından tespit edildiği ve maktulün, işlediği suç nedeniyle kolluk güçlerine ihbar edeceğini düşündü. Bu nedenle, ani gelişen kastla maktulü bıçaklayarak öldürdü. Olayda, Tasarlayarak öldürme suçunun yasal unsurları oluşmadı." ifadeleri kullanılmıştı.

Polis sorgusunda şok ifadeler kullandı

İstanbul ve Ankara'da üç cinayetin katin zanlısı olarak aranan ve İzmir'de yakalanan Atalay Filiz, polisteki ifadesinde şu ifadeleri kullanmıştı:

"Türkiye'de liseyi bitirdikten sonra eğitimin için Fransa'ya gittim. Biyoloji dalında okudum fakat üniversiteyi bitiremedim. Lise mezunuyum. Ailemden durumu sakladım ve onlara 'Okulumu bitirdim' dedim. İs bulamadim. Babam 'Sana iş bulalım' dedi. Fakat üniversiteyi bitirmedigim icin 'Yok baba' deyip Ankara'ya gittim."

"Planım gizli kamera yerleştirmekti"

"Fransa'daki son senemde aynı evi paylaştığım kız arkadaşım Olga Seregina'nın yakın arkadaşı Elena'yı çocukluk arkadaşım olan ve eğitimi için Fransa'ya gelen Göktuğ Demirarslan ile ben tanıştırdım. Bir süre sonra onların araları bozuldu. Bizi sorumlu tuttular. Biraz aramız açıldı. Fakat görüşmeye devam ettik. Sonra İstanbul'a eve döndüm. Bir süre kaldıktan sonra İstanbul'dan ayrıldım ve Ankara Eryaman'da ev tuttum. 43 plakası olan tüplü bir araba satın aldım. O dönem Göktuğ ile kız arkadaşı da Ankara'daydı. Arada buluşuyorduk. Olga ise Fransa'da kaybolmuştu. Sürekli olarak 'Olga'ya ne yaptın? Öldürün mü bu kızı?' gibi sorularla beni daralttılar. Çok sıkıştırdılar. Üzerime çok geldiler. Bunlara karşı bir şey yapmam gerektiğini düşündüm. İki adet akıllı cep telefonu aldım. Birini takip etmek için Göktuğ'un arabasına mıknatısla tutturdum. Amacım onlara karşı kullanmak için bir açıklarını yakalamaktı. Hatta Antalya'ya tatile bir otele gideceklerdi. Otelde onları görüntülemek istedim. 'Otel odalarının yan odasını tutarım. Görevliye biraz para vererek odaya girer ve gizli kamera yerleştiririm' diye düşündüm. Meğer aracı park ederek otele minibüs ile gitmişler. Planım tutumadı."

"Bana 'Günaydın naber Atalay? Nasılsın?' dedi, saldırdım ve darp ettim"

"Sonra av tezkeresi ve tüfek satın aldım. Bir gün yine buluştuk. Yine çok fazla üzerime geldiler. Sürekli olarak beni sıkıştırdılar. Bagajdan silahı aldım ve ateş ettim. Aracıma bindim. 'Belli olmam ve fark edilmem' diye düşünerek 43 plaka aracımda Kütahya'ya gittim. İki gün ormanlık alanlarda arabamın içerisinde kaldım. Otobüsle İstanbul'a döndüm ve günü birlik bir evde kaldım. Sonra tekrar aracımı bıraktığım Kütahya'ya gittim. Arabam bıraktığım yerde yoktu. Çalındığını düşündüm. İstanbul'a geri döndüm. İş ilanlarına bakarken Tuzla'daki çay bahçesini gördüm. Oraya gittim. Fatma Kayıkçı'nın kardeşi Bekir Kayıkçı ve Fatma Kayıkçı'nın eşi Gani ağabey (Kayıkçı) ile görüştüm. Çay bahçelerinde işe başladım. Orada kendimi sevdirdim. Ev arkadaşım ile iki seneye yakın oaraya gittik geldik. Çay bahçesi kapanınca boşta kaldık. Bana sürekli 'Ailen ile neden görüşmüyorsun?' gibi sorular soruyorlardı. Rahatsız olmaya başlamıştım. Sonra Kayıkçı çiftinin oturduğu apartmanın girişindeki eve yerleştim. Ev dört odaydı ve bir odasını apartman sakinleri ardiye olarak kullanıyordu. Mülk sahibi oldukları için Fatma Kayıkçı'da da evin yedek anahtarı vardı. Zaman zaman eve girer ve bazı eşyalarını alırdı. Son zamanlarda sık sık ve sürekli eve girip çıkmasından huylandım. Evde bazı tuzaklamalar yaptım. Masaya dosyalar, kağıtlar ve bazı özel eşyalarımı koyuyordum. Santimetre ile eşyaları koyduğum yerleri ölçüyordum. Eve geldiğimde yerleştirdiğim eşyaların yerleri değişiyordu. Kurcaladığını fark ettim. Olay günü de apartman girişindeki dairemden çıkıyordum. Ayakkabılarımı bağlarken Fatma Kayıkçı merdivenlerden iniyordu. Bana 'Günaydın naber Atalay? Nasılsın?' dedi. Saldırdım ve darp ettim. Hemen daireme soktum. Bıçakladım. Yere yığıldı. Cesedini içeriye koydum. Evi ve kan lekelerini sildim. Sonra katlayıp bavula koydum Fatma ablayı. Bir süre bekledim ve evin arka kapısından çıktım. Ormanlık alana doğru giderken alkol alan kişiler vardı. Yanlarından geçtim ve cesedi bulunduğu yere attım."

"Kurbağa ve böcek yiyerek hayatta kaldım"

"Olaydan sonra kaçarken Kaynarca minibüsüne binerek Gebze'ye gittim. Adapazarı otogarına gittim ve taksiye bindim. Bir otele gittim. Sahte kimlikle bir gece kaldım. Ertesi gün gece saat 23.00 sıralarında otobüse bindim ve İzmir'e gittim. Buca'ya geldim. İnternet kafeden kalacak yer ve kiralık odalara baktım. Salı gecesi; yani cinayetten sonra dördüncü gün televizyonda kendimi gördüm. Arandığımı öğrendim. Kiraladığım evden çıktım ve minibüse bindim. Gümüldür Seferihisar yönüne doğru gidiyordum. Özdere'de araçtan indim. Aldığım tukristik haritaları inceleyerek kalınabilecek yerleri inceledim. Özdere'nin yukarısında gölet ve bir park vardı. Hayatı doğal alanda idame ettirme gibi konulara ilgi duyuyordum. Kurbağa ve böcek yedim. 10 gün ormanlık alan ve kumsal başta olmak üzere kaldım. Balıkçılara 'Ağabey ben de evden kaçtım. Sizlerle kalayım' dedim. Buralarda yattım ve saklandım. Yakalandığım gün günü birlik ev kiralamak için Menderes'e gitmeyi düşündüm. Günü birlik bir evde kalmak ve yıkanmak istedim. 'Biraz kendime gelirim' diye düşündüm. 15 gündür duş almıyordum. Her tarafım sinek ve böcek ısırığı ile yaralar olmuştu. Minibüse bindim. Şoförün yanındaki kişi bana baktı. Sonra telefonunu eline alınca beni fark ettiklerini anladım. Hemen indim ve başka bir minibüse bindim. Daha sonra da polis aracı çevirdi ve beni yakaladılar."

Yorumlar (0)