Ali Erbaş: Müslümanlar, tıpkı imamesi kopan tespih taneleri gibi dağılmış

İşgaller, savaşlar, şiddet ve yoksulluk gibi oldukça büyük sorunlar sarmalına doğru itilen İslam coğrafyasının artık umutsuzluğa sürüklendiğini ifade eden Ali Erbaş, “Müslümanlar, tıpkı imamesi kopan bir tesbihin taneleri gibi dağılmış vaziyettedir” diye konuştu.

YAŞAM 12.08.2022, 17:39 15.08.2022, 09:47
Ali Erbaş: Müslümanlar, tıpkı imamesi kopan tespih taneleri gibi dağılmış

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Konya'da gerçekleşen 'Uluslararası İslami Dayanışma Sempozyumu'na katıldı. Sempozyumda konuşan Ali Erbaş, İslam coğrafyasının yaşadığı zorluklara dikkat çekti.

“Son 3 asırda Müslümanlarda ciddi zafiyetler olmuştur”

Hicaz'dan Osmanlı toraklarına, Maveraünnehir'den Endülüs'e kadar uzanan İslam yolculuğunun bütün alanda oldukça zengin bir miras bıraktığını ifade eden Ali Erbaş, “Bu büyük ve önemli mirasa sahip çıkmak, o mirası daha da ileriye taşımak hususunda belirtmek gerekir ki son 3 asırda Müslümanların oldukça ciddi şekilde zafiyetleri olmuştur. Bunun bir sonucu olarak Müslüman toplumlar, siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik ve benzeri konulardan dahili ve harici birçok müdahalelere ne yazık ki maruz kalmıştır.

“İslam dünyası umutsuzluğa doğru sürüklenmiştir”

İdeolojik farklılıklar, etnik kimlikle ve aslında bir zenginlik olan meşrep ve mezhep çeşitliliği üzerinden ortaya çıkarılan fitnelerin kavurucu ateşine düşmüştür. İşgaller, savaşlar, şiddet ve yoksulluk gibi oldukça büyük sorunlar sarmalına doğru itilen İslam coğrafyası terör, cehalet ve fitne üçgeninde adeta umutsuzluğa ve karamsarlığa sürüklenmiştir. Gelinen bu noktada radikalizmden kimlik erozyonuna kadar, tefrikadan din istismarına pek çok sorun, Müslümanların ne yazık ki bugününü ve geleceğini fazlasıyla tehdit etmektedir” ifadelerini kullandı.

“Müslümanlar, tıpkı imamesi kopan tespih taneleri gibi dağılmış vaziyette”

“Müslümanların motivasyonunu ve enerjisini sömüren söz konusu konularda harici etmenlerin payı olsa da aslında en büyük etmenin kendi iç dinamiklerimiz de olduğu aşikardır” şeklinde konuşan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü;

“Bugün rahmete, hakikatte ve kolaylığa vesile olmuş olan, özgür düşünce ile hür iradeyi besleyen ırk, mezhep, meşrep ve dil farklılıkları, maalesef kavga ve ayrılık sebebi olarak kabul görmektedir. Bir bedenin azaları gibi birbirlerine duyarlı, bir apartmanın tuğlaları gibi birbirine bağlı, adeta bir tarağın dişleri gibi hep yan yana bulunması gereken Müslümanlar, ne yazık ki imamesi kopan bir tespihin taneleri gibi her biri başka bir tarafa dağılmış haldedir.

“Filistin, işgalci İsrail'in insafsız saldırılarına yine maruz kalmaktadır”

Balkanlar’dan Orta Asya’ya, Kafkaslardan Afrika’ya kadar İslam dünyasının vaziyeti pürmelali maalesef ortadadır. Arakan, Suriye, Somali, Doğu Türkistan, Libya, Yemen. İşte ilk kıblemiz olan Kudüs. Yıllardır Müslümanların kanayan yarası olan Filistin, şu anda yine işgalci İsrail Devleti’nin haksız, insafsız ve hukuksuz saldırılarına açıkça maruz kalmaktadır.

Bu işgalci zihniyet, ne yazık ki dünyanın sessizliğinden, Müslümanların dağınıklığından aldığı o cesaretle Gazze'de bir kere daha çocukları ve masumları hedef almaya başladı. Hepimiz bilmeliyiz ki yaşadığımız tüm bu sıkıntılar, İslam'ın vahdete davet eden ilkelerinden, Kur'an-ı Kerim’in birleştirici gücünden, Peygamberimizin kucaklayıcı ve kuşatıcı davet yönteminden uzaklaşmamızın bir sonucudur.”

“Cehaletin iki tane boyutu vardır”

Konuşmasında, İslam coğrafyasının parçalandığını ifade eden Ali Erbaş, “Söz konusu olan ilke ve uyarılara gerekli hassasiyetin gösterilmemesi, Müslümanlarla birlikte İslam coğrafyasının da parçalanması ile sonuçlanmıştır. Hiç kuşkusuz ki Müslümanları böyle bir vahim tabloya sürükleyen nedenlerin başında cehalet gelmektedir. Cehaletin iki tane boyutu vardır. Birincisi; Kur'an-ı Kerim, sünnet ve medeniyet müktesebatımız konusundaki cehalet. İkincisi de İslam dünyası üzerinde kurgulananmış olan senaryolar konusunda olan cehalettir.

Asırlar boyunca kendi kültür ve ilim zenginliklerinden bihaber olan İslam dünyası, günümüzde adeta tatlı su deryası içinde susuzluk çekmektedir. Oldukça büyük bir hazinenin üzerinde yoksulluk yaşamakta ayrıca sahip olduğu imkanların asla farkında olmadan, kurtuluşu bambaşka dünyalarda aramaktadır. Ne yazık ki tefrika ile iç kavgalar nedeniyle heybetini kaybettiği için de emperyalist güçlerin saldırılarına maruz kalmaktadır” ifadelerini kullandı.

Yorumlar (0)