Artan gelirler Premier Lig’i antrenman teknolojisinde dünyanın bir numarası yaptı

İngiltere Premier League son yıllarda yapılan yatırımlar ve yayın anlaşmaları ile birlikte gelirini oldukça artırdı. Öyle ki lig şu anda en yakın rakibi olan La Liga'dan 2 kat daha fazla yayın geliri elde ediyor ve İngiltere Premier League'in bu yükselişi görünüşe göre önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Ligin bu kadar çok ilgi görmesinin en büyük nedeni ise artan seyir zevki. Öte yandan kulüpler artan gelirlerini seyir zevkini daha da artırmak adına antrenman teknolojilerine kullanıyor. Peki, İngiltere antrenman teknolojileri konusunda nasıl dünyanın bir numarası oldu? Artan teknoloji seyir zevkini nasıl etkiliyor? Dünya futbolu önümüzdeki yıllarda nereye evrilecek? Merak edilenler haberin ayrıntısında yer alıyor.

SPOR 13.09.2022, 23:43 14.09.2022, 08:48
Artan gelirler Premier Lig’i antrenman teknolojisinde dünyanın bir numarası yaptı

Futbol özellikle Avrupa kıtasında diğer kıtalara göre oldukça gelişmiş durumda. Dünyanın en iyi oyuncuları kariyerlerini bir gün Avrupa kulübünde oynamak için şekillendiriyor. Futbolun İngiltere'den çıkmış olması bunun en büyük nedeni olarak gösterilebilir. Özellikle Avrupa'nın en büyük beş ligi olan İngiltere, Fransa, İspanya, İtalya ve Almanya'nın birinci ligleri pek çok futbolcunun bir gün oynamayı hayal ettiği liglerin arasında yer alıyor. Günümüzde en çok kazanan oyunculara da baktığımızda çok büyük bir kısmı bu beş ligdeki takımlarda mücadele ediyor. Avrupa futbolunda görece olarak homojen dağılmış bu güç son yıllarda oldukça değişerek tek bir ülkede toplandı.

Avrupa’nın en büyük beş ligi İngiltere, Almanya, İspanya, Fransa ve İtalya’nın birinci ligleri çoğu futbolcunun kariyer hedefi koyduğu ligler arasında yer alıyor. Dünyada en çok kazanan futbolcuların büyük bir kısmı bu beş lig içinde yer alan takımlarda mücadele ediyor.

İngiltere Premier League 30’uncu yılını kutluyor

İngiltere Premier Ligi (EPL) bu yıl 30. sezonunu kutluyor ve ligin kurulduğu 1992 yılından bu yana çok şey değişti. Uzun süreli taraftarların çoğu için bu dönem, oyuncu maaşlarıyla birlikte spora para akışıyla tanımlanabilir. Oyuncuların maaşlarındaki olağanüstü artış, her yıl kırılan rekor transfer ücretleri ve milyarlarca sterline ulaşan yayın anlaşmaları bu değişimlerin arasında gösterilebilir. Bu zenginliğin bir kısmı, video yardımcı hakem (VAR), kale çizgisi teknolojisi ve set oyunlarının nereden alınması gerektiğini belirtmek için hakem tarafından oyun yüzeyine uygulanan ve daha sonradan kaybolan sprey dahil olmak üzere ligde büyük teknolojik iyileştirmeler uygulamak için kullanıldı. Böylelikle lig giderek daha gelişmiş oyuncu takip sistemleri, yorumculara ve uzmanlara, takım performans ölçümlerine her zamankinden daha ayrıntılı bir şekilde erişme olanağı sağladı. Bu değişiklikler hakem kararlarının doğruluğunu ve uzmanların oyuncu analizlerinin kalitesini iyileştirdi. Ancak antrenman teknolojisinin ve spor biliminin, kulüp antrenman sahalarında ve çevresinde oyunu nasıl geliştirdiği, yani sahadaki futbolu iyileştirmek için nasıl kullanıldığı o kadar açık değildir.

İngiltere Premier League’de artan gelirler başta kale çizgisi teknolojisi ve VAR sistemi olmak üzere pek çok alanda kullanılarak takımların ve oyuncuların performansını artırdı. Özellikle antrenman sisteminde kullanılan takip ve izleme sistemleri teknik direktörlerin daha önce sahip olmadığı pek çok kişisel performans verisine ulaşmalarını sağladı.

Uluslararası düzeyde sevilen bir spor gösterisi

Elit futbolda çalışan futbolcular, kulüplerin yeni zenginliklerini daha atletik oyuncular ve daha eğlenceli takımlar üretmek için nasıl kullandığını ilk elden görme fırsatı elde ediyorlar. Futbolun bir zamanlar bu kadar ön planda olmadığını söylemeden önce, kazançlı TV ve sponsorluk anlaşmalarıyla finanse edilen bu değişikliklerin İngiltere Premier League'in nasıl uluslararası düzeyde sevilen bir spor gösterisi haline getirdiğini düşünmeye değer. Zira ülkedeki futbol geçtiğimiz yıllarda dünya futbolunu bu kadar domine etmiyordu. Özellikle 2000'li yılların başlarında İngiltere'nin dışında İspanya, Fransa, İtalya gibi ülkelerin birinci ligleri daha ön plandaydı. Futbola büyük bir yatırım yapan ve bu liglerin arasına kendisini yazdıran Almanya da özellikle Avrupa'da futbolun farklı bölgelere dağılmasına yardımcı oldu. Ancak 2000'li yılların başından itibaren başta ABD'li yatırımcılar olmak üzere dünya üzerinde pek çok iş insanı İngiltere Premier League'den takım satın almaya ve bu lige yatırım yapmaya başladı.

2000’li yılların başına Avrupa’da 5 büyük futbol ligi varken özellikle İngiltere ligine yapılan yatırımlar ve dünyanın farklı yerinden gelen iş insanlarının buradaki kulüpleri satın alması Avrupa futbolundaki dengeleri değiştirdi.

Avrupa ve ABD futbolundaki temel fark

Bu yatırımlardan özellikle ABD'den gelen yatırımlar oldukça önemliydi zira futbol ve spor sektörü Avrupa kıtasında ve Kuzey Amerika kıtasında çok farklı değerlendiriliyor. Avrupa'da futbol ve daha geniş kapsamda spor karşılaşmaları mücadelenin ön plana çıktığı ve kültüre de yansıyan bir karşılaşmayı temsil ediyor. Bu nedenle özellikle taraftarlar ve takımlar arasında güçlü bir aidiyet duygusu var. Öte yandan çoğu büyük ligdeki eski takımların tarihî anlamları ve kültürel bağları da mevcut. Örneğin Yunanistan Ligi'nin köklü ekiplerinden olan Panathinaikos kulübü 1920 yılında Atina'da kuruldu ve o yıllarda genel olarak toplumun üst sınıfının mücadele ettiği ve desteklediği bir ekipti. Bir diğer köklü ekip Olympiakos ise bundan sadece 5 yıl sonra kuruldu ve Pire bölgesine gelen göçmenlerin desteklediği bir ekipti. Bu tür tarihsel kodlar Avrupa'nın pek çok kulübünde yer alırken Kuzey Amerika'da ise spor daha çok eğlence yönüyle ön plana çıkar. Bu nedenle İngiltere futboluna ABD'li iş insanları tarafından yapılan yatırımlar sadece birer maddi kaynak değil spora bakış açısında bir değişikliğe de neden oldu. İngiltere'de futbolunun "Amerikanizasyonu" ligin seyir zevkini artırarak dünyaya yayılmasına ve kısa süre içerisinde diğer pek çok ligin önüne geçmesine de vesile oldu. İngiltere bu günlerde elde ettiği bu maddi geliri seyir zevkini daha da yükseltmek adına antrenman yöntemlerine harcıyor.

Futbol Kuzey Amerika ve Avrupa kıtalarında oldukça farklı değerlendiriliyor. Avrupa kıtasında pek çok takımın tarihsel bir hikayesi ve taraftarlar ve takımlar arasında güçlü aidiyet bağları bulunurken Kuzey Amerika’da ise spor “entertainment” olarak da nitelendirilen eğlence sektörünün bir parçası olarak görülüyor.

Artan iş yükü

İngiltere Premier League'in dünya futbolunda fiziksel olarak en zorlu lig olduğu ve oyunculardan talep edilen atletizmin zamanla arttığı sıklıkla tartışılır. Avrupa müsabakalarında yer alan en iyi takımlar artık her sezon yaklaşık 60 kadar maç oynuyor, bu sayı 20 yıl öncesine göre yaklaşık on maç daha fazla. Öte yandan antrenman süresi de arttı, böylece genel olarak modern oyuncular elit oyuncuların 15-20 yıl önce yaptığından 2,5 kat daha fazla “iş” yapmış oluyor. Modern oyunun taleplerini karşılamak için en üst düzeydeki oyuncular, fiziksel özelliklerini acımasızca eğitmek zorunda kaldılar. Bu eğitim, teknolojideki gelişmelerle destekleniyor ve seçkin ekiplerin artık 1992'de neredeyse hiç var olmayan sayısız oyuncu izleme ve test etme teknolojisine erişimi var. GPS teknolojisi oyuncuların uygun seviyede çalıştıklarından emin olmak, antrenmanın faydalı etkilerini desteklemek ve aşırı yorgunluk ve yaralanma riskini takip etmek için her gün kaydedilen ve analiz edilen oyuncuların maç ve antrenman aktiviteleri ile birlikte artık rutin olarak kullanılmaktadır. 1990'larda ve 2000'lerde koçlar oyuncularını bu şekilde izleyemezlerdi. Öte yandan takip edilen oyuncular sadece en büyük kulüplerin oyuncuları da değil. Takip süreci artık kulüp akademilerinde, oyuncular gençlik yıllarındayken başlıyor, böylece kulüpler, sıralamalarda ilerledikçe umut vaat eden her oyuncu hakkında kapsamlı bilgiye sahip oluyor.

Günümüzde büyük liglerdeki teknik direktörler oldukça gelişmiş izleme teknolojilerine sahipler. Günümüzden 20 yıl önce bir futbolcunun antrenman ve maç verileri oldukça kısıtlı iken günümüz teknolojisi ile birçok veriye ulaşmak artık mümkün.

Uyku, beslenme ve psikolojik sağlık

Birçok kulüp, oyuncu sağlığının diğer yönlerini analiz etmek için çevrimiçi platformları da kullanıyor. Bu sistemler yorgunluk ve kas ağrılarını, oyuncuların uykularını, beslenme durumlarını ve psikolojik sağlıklarını takip edebilir. Trendler, genellikle makine öğrenimi teknikleri kullanılarak yakından izlenir. Oyuncuların daha önce yalnızca laboratuvarda erişebildiği antrenman teknolojileri artık İngiltere Premier League'in kulüp antrenman alanlarına yerleştirildi. Bu, antrenörlerin ve performans uzmanlarının, sakatlıklardan kaçınırken fiziksel özelliklerinden en iyi şekilde yararlanabilmeleri için programlarını optimize ederek her oyuncu için antrenmanı kişiselleştirebilecekleri anlamına geliyor. Bu gelişim ayrıca, yüksek eğitimli personeli de gerektiriyor. 1992'den bu yana, futbola özgü bilimsel araştırmaların hacmi katlanarak arttı ve daha önce antrenörler tarafından kullanılan bazı sezgileri ve tahminleri ortadan kaldırdı. Kulüpler, seyahat düzenlemelerinden uyku programlarına kadar her şeyi optimize etmek için istihdam edilen daha fazla bilim, tıp ve fitness personeli ile personel altyapılarına büyük yatırım yaptı.

Artan teknoloji vasıflı personel ihtiyacını da beraberinde getirdi. Günümüzde veriler artık oyuncuların performansını en detaylı şekilde analiz ve optimize etmek için kullanılıyor. Bu amaçla sporcuların uyku düzenlerinden beslenme şekillerine kadar pek çok aktivitesi gözlemleniyor.

Daha güzel bir oyun

Bu yenilik sonucunda oyuncuların maçlarda tamamladıkları işlerin yoğunluğu arttı. Bir çalışma, İngiltere Premier League oyuncularının 2006-07 sezonundaki maç aktivitelerini 2012-13 sezonuyla karşılaştırdı. Oyuncuların kat ettiği toplam mesafe yalnızca %2'lik mütevazı bir artış gösterirken, çalışma yüksek yoğunluklu eylemlerde büyük bir artış buldu. Spesifik olarak, sadece altı yıl içinde yüksek hızlı koşu miktarı (oyuncuların bir oyun sırasında 19.8 km/s'nin üzerinde bir hızla koştuğu mesafe) %30 arttı ve "sprintler" (25.2 km/s'nin üzerindeki bir hızda kat edilen mesafe) %35 oranında artmıştı. Oyuncuların gerçekleştirdiği sprint sayısı da %85 arttı ve bu da oyunun çok daha hızlı hale geldiğini gösteriyor.

Yapılan araştırmalar İngiltere liginde yapılan hızlı koşuların önemli ölçüde arttığını gösteriyor. Sprint olarak adlandırılan hızlı deparların sayısı 6 yıl içinde yaklaşık 2 katına çıktı.

Değişen izleme alışkanlıkları

Daha fazla hız daha fazla heyecan anlamına geliyor. Özellikle TikTok gibi kısa video paylaşım uygulamalarının dünya üzerinde yaygınlaşmasının ardından insanların dikkat sürelerinde de muazzam bir değişim yaşandı. İnsanlar artık bir şeye uzun süre odaklanmak yerine daha konsantre içeriklere vakit ayırmaya başladı. Bu da ilgi çekici olmayan bir içeriğin izlenme ve takip edilme olasılığını oldukça azalttı. Zira son yıllarda özellikle Z kuşağı olarak tabir edilen genç kuşağın futbol takip etmediğine yönelik bazı araştırmalar var. Pek çok ligdeki görece düşük tempolu oyun genç izleyicileri futboldan uzaklaştırarak bu insanları daha farklı sporlara ya da ilgi alanlarına yönlendirdi. Bu nedenle pek çok futbol düşünürü futbolun geleceğini kurtarmak adına bazı müdahaleler yapılması gerektiğini hatta gerekirse futbolun kurallarının yeniden yazılması gerektiğini ileri sürdü. Bu tavsiyeler arasında oyun süresini 90 dakikadan 60 dakikaya düşürmek ya da futbol sahalarını küçülterek oyunun temposunu artırmak da yer alıyordu. İngiltere futbolun kurallarını değiştirmeden tempoyu artırabilmenin bir yolunu bulmuş gibi gözüküyor. Zira rakamlar koşu mesafeleri ve denemelerinin çok kısa süre içerisinde muazzam bir şekilde arttığını gözler önüne seriyor. Araştırma 2006 ila 2012 yılları arasında sınırlı olsa da bu eğilim muhtemelen sonraki sezonlarda da devam etmiştir.

Özellikle son 10 yılda video paylaşım platformlarının ortaya çıkmasıyla insanların izleme alışkanlıkları oldukça değişerek daha kısa içeriklere odaklanmaya başlandı. Bu nedenle futbol düşünürleri eski izleme rakamlarına ulaşmak adına futbol kurallarında değişiklik yapmayı teklif ediyor. Maç sürelerinin 90 dakikadan 60 dakikaya düşürülmesi bu değişikliklerin arasında yer alıyor.

Teknik performansta da artış var

Özellikle elit oyuncuların en yüksek hızının %2 daha hızlı olduğu tespit edildi, bu da yüksek yoğunluklu aksiyonlardaki artışı açıklıyor. Ve gelişen sadece futbolcuların atletizmi değil. İngiltere Premier League oyuncularının teknik performansı da oldukça gelişti. Başarılı pasların sayısı 2006 ile 2013 arasındaki dönemde %7 oranında iyileşti. İngiltere Premier League'in dünyanın en iyi oyuncularının, koçlarının ve menajerlerinin çoğunu çekmeye devam etmesi belki de pek şaşırtıcı değil. Yüksek ücretler de bunda bir rol oynayacak, ancak en son araştırmalarla donatılan birinci sınıf tesislere erişim, oyunlarının zirvesine ulaşma arzusu olanları cezbedecek gibi duruyor. Modern eğitim teknolojisinin etkileri, İngiltere'nin kendi yetiştirdiği yetenekleri daha da artırabilir. 2012'den bu yana, İngiltere'nin 28 milli takımının tamamı, kulüp düzeyinde tanıtılan tüm yeniliklerden yararlanan son teknoloji bir tesis olan St George's Park'ta eğitim aldı. Kadın ve erkek milli takımlarının son zamanlarda kaydettiği ilerleme, kısmen bu tesislere erişimlerine atfedilmelidir.

Artan antrenman teknolojileri takımların performansını artırırken oyuncuların ülke ya da kulüp tercihinde de etkili oluyor.

İngiltere futbolunun geleceği

İngiltere Premier League'in gelir tahmininin daha da artmasıyla, ligin ve genel olarak futbolun 30 yıl sonra nereye gideceğini tahmin etmek oldukça güç. Öte yandan İngiltere'de artan bu teknoloji ve yenilikler dünyanın diğer yerlerinde yer alan liglerle arasında olan farkı giderek açarak bir kısır döngünün oluşmasına da neden olabilir. Zira antrenman ve takip teknolojileri arttıkça doğal olarak oyuncuların ve kulüplerin de başarıları artacak. Daha fazla başarı daha çok yatırımı ve daha çok izleyici de beraberinde getirecek. İngiltere'nin halı hazırdaki oyuncu ve teknik ekip maaşları diğer liglerin oldukça üzerinde. Ücretler yüksek olmasına karşın kulüpler finansal olarak zor durumda da değil zira yayın anlaşmaları nedeniyle kulüplerin yıllık gelirleri de oldukça yüksek. Kıyaslama yapmak gerekirse İngiltere Premier League'in yayın gelirleri yaklaşık 4.12 milyar euro iken Türkiye birinci ligi olan Süper Lig'in toplam yayın geliri 120 milyon euro. Arada 34 kat gibi muazzam bir fark bulunuyor. Öte yandan İngiltere Avrupa'daki diğer rakiplerine de fark atmış durumda. Zira İngiltere'den sonra yayın gelirlerinden en çok gelir elde eden lig İspanya La Liga İngiltere Premier League'in yaklaşık yarısı değerinde 2 milyar euro gelir elde ediyor. Ardından gelen Bundesliga ise yayınlardan 1.46 milyar euro gelir elde ediyor. Bu nedenle önümüzdeki yıllarda liglerin nasıl bir yol alacağını tahmin etmek pek kolay değil. Ancak kesin olan şu ki, oyuncu ücretleri ve transfer ücretleriyle ilgili tüm şikayetlere rağmen, bu paranın bir kısmı kulüpleri daha rekabetçi hale getirmek ve İngiltere Premier League'ini daha da geliştirmek için kullanılacak.

Yorumlar (0)