Türk siyasi hayatında Doğru Yol Partisi

Doğru Yol Partisi (DYP) ne zaman kuruldu? Kurucuları kimlerdi? Toplumun hangi kesimine hitap ediyordu? Hangi politikaları benimsemişti? Seçimlerde ne kadar oy almıştı? Tüm ayrıntıları haberimizde bulabilirsiniz.

SİYASET 15.05.2019, 15:49
Türk siyasi hayatında Doğru Yol Partisi

Askeri yönetim, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra sivil hayata geçiş sürecinde Türk siyasetini yönlendirmeye çalıştı ve yalnızca 3 partinin rekabet ettiği bir siyasi hayat planladı.  Bu partilerden biri, sol oyları kontrol eden ancak radikal olmayan bir parti, diğeri sağ oyları toplayan ve merkeze yakın olan bir parti, diğeri ise iktidara sahip olan ve askeri yönetime yakın bir merkez parti olacaktı. Bu partiler, Necdet Calp liderliğinde kurulan Halkçı Parti, Turgut Özal başkanlığında kurulan Anavatan Partisi (ANAP) ve emekli bir asker olan ve askeri yönetim tarafından desteklenen Turgut Sunalp başkanlığında kurulan Milliyetçi Demokrasi Partisi’dir (MDP).

Seçimlere katılan bu 3 partinin haricinde 12 parti daha bu dönemde kuruldu. Bu partilerin arasında Doğru Yol Partisi, Refah Partisi, Sosyal Demokrasi Partisi, Yeni Doğuş Partisi, Muhafazakâr Parti, Bizim Parti, Yüce Görev Partisi, Yeni Düzen Partisi, Huzur Partisi, Bayrak Partisi, Fazilet Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi vardı.

Siyasi arenada yeni bir parti

20 Mayıs 1983 tarihinde kurulan Büyük Türkiye Partisi’ne yoğun bir katılım gerçekleşince askerler rahatsızlık hissetti ve parti kapatıldı. Büyük Türkiye Partisi kapatılınca Süleyman Demirel, yeni bir parti kurulması için hazırlıklara başladı. 23 Haziran 1983’te Doğru Yol Partisi (DYP) kuruldu ve partinin genel başkanlığı görevine Ahmet Nusret Tuna getirildi.

Partinin kurucuları arasında Turgay Üçöz, İsmail Heral, Ali Rıza Yaradanakul, Galip Onursan ve İsmail Dokuzoğlu vardı. O dönemde siyasi yasaklı olan Süleyman Demirel, partiyi perde arkasından yürütmek zorunda kaldı.

1983 seçimlerine katılamadı

Askeri konsey, yeni getirilen bir kanun ile siyasileri veto etme hakkına sahipti. DYP’nin 34 kurucu üyesinin 30’u veto edildi. Bu nedenle DYP, 1983 seçimlerine katılamadı.  Partinin genel başkanlığını yürüten Ahmet Nusret Tuna da veto edilenler arasında olunca Yıldırım Avcı, siyasi partinin genel başkanlığına getirildi.

Hüsamettin Cindoruk ve İhsan Sabri Çağlayangil de partiye katıldı. Ülke genelinde ciddi bir şekilde örgütlenmeye başlayan DYP, disiplinli bir merkeze sahipti ve üye kaydetme konusunda yoğun çaba gösteriyordu. Askeri yönetim, Adalet Partisi’nin devamı niteliğinde gördüğü Doğru Yol Partisi’ne pek sıcak bakmadı. Birçok il ve ilçede AP’nin levhaları kaldırılmış, DYP’nin levhaları asılmıştı. Ayrıca siyasi yasağı olmayan kişiler de DYP’de görev almışlardı.

Kırsal kesime yönelik politikalar izledi

Demokrat Parti iktidardayken şehirlerde ekonomiye canlılık geldi ve buna paralel olarak kırsal kesimlerden kentlere yaşanan göç hız kazandı. Kırsal kesimlerden kentlere göç eden bu kesim, ticarette başarılı olmaya başladı. Aynı zamanda devletin önemli kadrolarına da yerleşti. Bunun sonucunda Demokrat Parti’nin tabanını köyden kente göç eden kesim oluşturdu. Bu taban, AP ve DYP’nin tabanına da uzandı.

Anavatan Partisi daha çok kentlerdeki büyük burjuva kesimine yönelirken, Doğru Yol Partisi de kırsal alana yönelerek buralardan oy toplamayı hedefledi.

Türkiye Sosyal Ekonomik Araştırmalar Vakfı’nın 1996 yılında yaptığı araştırmaya göre, Doğru Yol Partisi, Refah Partisi’nden sonra kırsal kesimden en çok oy toplayan parti olmuştur. Yine bu vakıf tarafından yapılan başka bir araştırmanın sonucuna göre DYP, en fazla oyu ilkokul ve altı eğitim seviyesinde olanlardan almış, eğitim seviyesi arttıkça DYP daha az tercih edilmeye başlamıştır.

Süleyman Demirel, 1987 yılında siyasi yasağı kalkınca DYP’nin genel başkanı oldu ve parti, köylülerle daha çok özdeşleşmeye başladı.

İnsan hakları, milli değerler ve karma ekonomi

Doğru Yol Partisi, programında kendini ‘laik, milliyetçi, insan haklarına saygılı ve demokratik’ bir parti olarak tanımladı. Laik devletin tanımını ‘kimseyi inanca zorlamayan ve kimsenin inancını yasaklamayan devlet’ olarak yaptı.

Programın maddelerinde maneviyata ve milli değerlere önem verdiği görülüyordu. Programın ikinci maddesinde hak ve hürriyetlerin gerçekleşmesi ve korunmasından söz edilmiş, bu da insan haklarına verilen önemi göstermiştir.

DYP, karma ekonomi politikasını benimsedi. Parti programına göre ekonomik düzen, kişinin hürriyet içinde refaha kavuşması ve hürriyetçi demokratik rejimin güçlenmesi amacına sahip olmalıydı. Bu programda, kişinin temel hakları arasında serbest girişim, miras ve mülkiyet gibi unsurlar olduğundan da bahsediliyordu. DYP, kalkınmanın plana bağlı olmasını ancak devletin ekonominin tüm boyutlarına dahil olmaması gerektiğini savundu. Tarımda verimliliğin modern teknoloji ile artırılmasını ve çiftçinin zirai kalkınmayı destekleme amacıyla topraklandırılmasını hedefledi.

Dış politikada da Avrupa Ekonomik Topluluğu, Orta Doğu ve İslam ülkeleri ile iş birliği yapılmasına önem verdi.

Partinin seçimlerdeki durumu nasıldı?

DYP, ilk olarak 25 Mart 1984’te gerçekleşen yerel seçimlere katıldı ve bu seçimlerde yüzde 11,2’lik oy oranı ile üçüncü parti oldu. 1987 genel seçimlerinde ilk genel seçim sınavını veren DYP, yüzde 19,1 oy alarak mecliste 59 sandalye kazandı. 1991 genel seçimlerinde ise yüzde 27’lik oy oranı ile seçimi birinci sırada tamamladı.

Turgut Özal’ın 1995 yılında ölümüyle Süleyman Demirel cumhurbaşkanı oldu. Tansu Çiller de partinin genel başkanlığı görevini üstlendi. 1995 genel seçimlerinde DYP, yüzde 19,2 oy alarak üçüncü oldu ancak 135 milletvekili çıkardığı için milletvekili sayısı bakımından ikinci parti oldu. Refah Partisi (RP), bu seçimleri birinci sırada tamamladı ve DYP-RP koalisyonu kuruldu.

DYP’nin 1999 genel seçimlerinde oy oranı yüzde 12’ye düşünce tam anlamıyla çöküşün eşiğine geldi. Parti, bu seçimlerin sonunda yalnızca 85 milletvekili çıkarabildi.

2002 genel seçimlerinde DYP, ilk defa yüzde 10 barajının altında kaldı ve milletvekili çıkaramadı. Partinin yaşadığı bu başarısızlıktan Tansu Çiller sorumlu tutuldu. Çiller, seçimden 40 gün sonra gerçekleşen parti kongresinde başkanlığa aday olmadı. Onun yerine Mehmet Ağar, parti başkanlığına seçildi.

Yorumlar (0)