İYİ Parti lideri Akşener: "Hiç merak etmeyin, o sene bu sene!"

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin yeni dönemindeki ilk grup toplantısında açıklamalarda bulundu. İktidarın ekonomi politikalarını eleştiren Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Abuk sabuk yalanlarla ekonomiyi batırdığın gerçeğini mi örteceksin?" sözleriyle tepki gösterdi. Akşener, "20 sezonluk keyifsizce uzatılmış bir dizinin final sezonu geldi" dedi. Meclis'e sunulan 'sansür yasası'nı da eleştirilerde bulunan Akşener, "Mesela; Facebook gidecek, yerine dezenformasyondan arındırılmış, 'AKbook' mu gelecek? Twitter gidecek, 'Saray Kuşu' mu gelecek? YouTube gidecek, 'ŞahsımTube' mu gelecek?" şeklinde konuştu.

SİYASET 05.10.2022, 14:10 05.10.2022, 16:48
İYİ Parti lideri Akşener: "Hiç merak etmeyin, o sene bu sene!"

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin yeni dönemindeki ilk grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

“Artık söz vermiyor, sadece inanıyor”

İktidarın ekonomi politikalarını ve AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın enflasyona ilişkin açıklamalarına tepki gösteren İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, "Erdoğan, 'yılbaşında enflasyonun düşeceğine inanıyorum' şeklinde bir açıklama yaptı. Kendisi de epistemolojik bir kopuş yaşadığı için söz veremiyor, yalnızca inanıyor" sözlerini kullandı. AKP'nin iktidardaki son yılını yaşadığını ifade eden Akşener, "20 sezonluk keyifsizce uzatılmış bir dizinin final sezonu sonunda geldi çattı. Hiç merak etmeyin, o sene bu sene. İyilerin şafağı ufukta görünüyor, emin olun çok az kaldı. Hiç merak etmeyin, o sene bu sene" açıklamasını yaptı.

Onur Şener cinayeti: “Toplumsal gerilim tehlikeli bir noktaya ulaştı”

Konuşmasına, Ankara'daki Onur Şener cinayetinden söz ederek başlayan Akşener, "Beğenmediği herkese saldıran, iftirayı ve hakareti kendine hak sayan, ülkeye nifak tohumları eken zihniyetin sebep olduğu toplumsal gerilim artık tehlikeli bir noktaya ulaştı" açıklamasını yaptı ve şöyle devam etti: "Türkiye bu gerilimi artık taşıyamıyor. Geçtiğimiz hafta, Ankara’da bir eğlence mekanında meydana gelenler bu gerilimin sonucudur. Sanata ve sanatçıya düşman bir iktidarın yönettiği Türkiye’de, sırtını iktidara yaslayan herkes kendini her şeyin sahibi sanıyor. Bize de katledilen bir sanatçıdan sonra üzülmek düşüyor. Onur Şener’e Allah’tan rahmet, ailesine ve sanat camiamıza başsağlığı diliyorum. Dev aynasında kendisini görenlerin şiddete sığınan acizliğine lanet olsun."

Dezenformasyon yasası: “Ucubelikte bile bir başyapıt oldu”

Konuşmasında kamuoyunda 'sansür yasası' olarak adlandırılan ve internet medyası ve sosyal medyaya yeni yaptırımlar öngören kanun teklifine yönelik değerlendirmeler yapan Akşener, "Yeni yasama yılının başlangıcında, Meclis gündemindeki ilk düzenleme, iktidarın yüksek standartlarına göre dahi, ucubelikte adeta bir başyapıt oldu" sözlerini kullandı.

Akşener, şöyle devam etti:

"Sözüm ona, internetteki yalanları durdurmak için çıkartılan, bu yasada; en çok merak ettiğimiz mesele ise, yasanın nasıl işleyeceği… Doğru nasıl bilinecek? Yalanı kim ayırt edecek? Dezenformasyonu hangi kurum denetleyecek? Hiçbiri yok yalanları; havuz medyasının bir alt birimi gibi görev yapan RTÜK mü ayırt edecek? Örneğin doğruyu; ENAG’ın, yüzde 186 olarak açıkladığı enflasyonun karşısında, kendi çalışanlarını bile, zor ikna edip, enflasyonu, yüzde 83,45 duyuran TÜİK mi bilecek? Mesela, şu meşhur dezenformasyonu; trollerin efendisi, algıların bekçisi, iftiraların prensi İletişim Başkanlığı mı denetleyecek? Mesela; Facebook gidecek, onun yerine dezenformasyondan arındırılmış, 'AKbook' mu gelecek? Twitter yerine 'Saray Kuşu' mu gelecek? YouTube yerine 'ŞahsımTube' mu gelecek? İktidar her zamanki gibi, yine bir cambaza bak oyunu sergiliyor"

Rusya’nın ilhak kararı: “Tanımıyoruz”

Rusya’nın, Ukrayna’nın doğusunu ilhak etme kararıyla ilgili de konuşan Akşener, şunları söyledi:

“Biz daha önce bu filmi Kırım’da izledik, nasıl ki o gün Rusya’nın işgalini tanımadıysak, bugün de tanımıyoruz. Erdoğan, Putin'in desteğiyle seçime girmek istiyor. Putin’in desteğiyle girmeye niyetlenen, Sayın Erdoğan’ın da bu kritik tehdit karşısında alacağı tavrı bekliyoruz. Dileriz ki bu tavır, geçtiğimiz günlerdeki yayında, Kırım için, pısırıkça ifade ettiği gibi; ‘Attığınız bu adım doğru değil’ demekten öteye gidebilir. Çünkü devletin esas görevi; tüm dengeler karşısında, kendi menfaatleri kapsamında bir denge oluşturabilmektir. Dış politikayı, iç siyasete cirolamanın ardından koşup, seçim hesapları kovalayarak, devlet yönetilmez. Türk Milleti, tarihinin hiçbir zamanında olmadığı gibi bugün de Rus emperyalizminin yanına yedeklenecek bir algı malzemesi olmadı, olamaz! Asla olmayacak. Sayın Erdoğan; biz bunları unutmadık. O yüzden, beni şimdi çok iyi dinle. Bu millet, senelerce o utanç anıtına bakmak durumunda kaldı. Ne zamana kadar biliyor musun? Ta ki, asil ve inatçı bir ruh, Mahmut Şevket Paşa, milli davamızı başarıya götürmek için, harekete geçene kadar. Ta ki, koca yürekli Bahri Teğmen, çıkan bütün engellere rağmen aziz Türk Milleti’nin huzurunda, o utanç anıtını yerle bir edene kadar.

Sana niye bunu anlattığıma gelirsek; bugün, senin yüzünden aynı utancın eşiğindeyiz. O gün; milletimizin haysiyetine, Ayestefanos anıtıyla vurulan pranga, senin 2024’e ötelemeye çalıştığın doğalgaz borcuyla bugün canlanıyor. O gün; bu vatanının asil evlatlarının, boyunduruk altına girebileceğini zannedenler, bugün; senin bir devlet politikası hâline getirdiğin, beceriksiz yönetim anlayışın ve Putin hayranlığınla yeniden cesaret buluyor.”

İran’daki gösterilere destek: “Bu zulüm yok olmaya mahkumdur”

İran’daki protestolara da değinen Akşener, “İran’daki baskı ve zulüm manzaraları herkesi derinden üzüyor. Mahsa Amini’nin acımasızca öldürülmesinin devlet yönetiminde ve insan haklarında yeri yoktur. Bizim için bu konu siyasi ya da dini tartışma değildir, bizim için bu mesele vahşetin karşısında mağdurun yanında durmaktır. Dualarımız mutlu ve özgür bir İran içindir fakat bunu baskıcı yöntemlerle gerçekleştiremeyiz. Bu yöntemlerimizi kadını bir eşya gibi değerlendiren ucube anlayışla gerçekleştiremeyiz. Tek bir kadının dahi sesini duyurmak için ayağa kalkması bütün kadınlar için ayağa kalkıştır. Bu barbarlığa canları pahasına karşı çıkan ve bu hukuksuzluğu protesto eden İran’ın cesur evlatlarının tabii ki yanındayız. Engizisyon nasıl son bulduysa, İran’daki zulmün de sonu budur.”

Erdoğan’ın enflasyon açıklaması: “Epistemolojik bir kopuş yaşıyor”

Enflasyon ile ilgili de konuşan Akşener, “Sayın Erdoğan, geçtiğimiz şubatta; 'yaz aylarıyla beraber enflasyonu kontrol altına alacağız' diyordu… Yaz geçti, kış kapıya dayandı. Enflasyon kontrol altına alındı mı? Hayır. Baktı olmuyor, bu defa da; 'yıl başından sonra, enflasyonun düşeceğine inanıyorum.’ şeklinde açıklama yaptı. Dikkat edin, artık söz veremiyor; Kendisi de, epistemolojik bir kopuş yaşadığından olsa herhalde sadece “inanıyor…' Kıştan yaza, yazdan kışa ertelenen, bu mevsimsel döngüde; olan tabii ki yine milletimize oluyor. İktidarın, fantastik ekonomi modelinden 10 ay geçti; yılın ilk 8 ayında ihracat, yalnızca yüzde 18 artarken, ithalat yüzde 41, dış ticaret açığı da yüzde 146 oranında rekor bir artış gösterdi. Gelelim enflasyon ve kura… Eylül 2021 sonunda, 8,8 TL olan dolar kuru, şu an 18 buçuk TL’yi geçti. Yani paramız 1 yılda yarı yarıya değer kaybetti. Üstelik Merkez Bankası’nın, kayıp 128 milyar dolarına da bu yıl, 75 milyar dolar dahil oldu. Böylece, nasıl gittiği ve nereye gittiği belli olmayan, rezervlerimizde olması gereken fakat nedense olamayan döviz miktarı, 203 milyar dolara çıktı.” ifadelerini kullandı.

Akşener: “Ufak at Sayın Erdoğan…”

Akşener’in açıklamalarının devamı şu şekilde:

“Güler misin, ağlar mısın?... Almanya’da ortalama maaş, bizim paramızla 75 bin TL. Yani bir Alman vatandaşı, ayda 75 bin TL maaş alıyor. Yani, Sayın Erdoğan diyor ki; ayda 5500 TL’ye çalışan Türk vatandaşlarının keyfi yerinde. Fakat ayda 75 bin TL kazanan Alman vatandaşı zor durumda... Hatırlıyor musunuz, Neşeli Günler’de rahmetli Münir Özkul, Şener Şen’e ne diyordu? Ufak at Ziyaaa… Ufak at Sayın Erdoğan! Yalanlarla, bizzat kendi eserin olan yoksulluğu örtemezsin. Kaşıkla verdiğini, kepçeyle geri alan, abartılı müjdelerinle günü kurtaramazsın. Boş vaatlerle, milletin sorununu çözemezsin. Hamaset balçığıyla hakikat güneşini sıvayamazsın. Değerli dava arkadaşlarım; bir de iktidarın göz bebeği, Nebati Bakan var. Saray bürokrasisi saçmalama yarışına girerse ışıltılı gözler geri kalır mı? O da kılıf aramaya doyamadıkları sözde ekonomi modelini ifade etmek için yeni öğrendiği bütün kelimeleri aynı cümle içinde kullanmaya çalışan çocuklar gibi konuşuyor. ‘Neo-liberal ekonomi düşüncesinden, epistemolojik bir kopuşu temsil eden, heterodoks yaklaşım’ diye bir şey dedi. Sonuna da ekledi: ‘Günümüzde, her geçen gün ön plana çıkan, nöro-ekonomi ve davranışsal ekonomi ile daha fazla önem kazanmakta…’ Gelin size tercüme edeyim: Üstad, siyaset tarihimize geçecek bu ibretlik cümle ile diyor ki; ‘Biz bilimden ve bilgiden koptuk. Dünyada uygulanan bütün ekonomi metotlarını reddediyoruz. Bizi artık ekonomistler değil, davranış bilimciler ve nörologlar değerlendirsin.’ Yahu niye bu kadar uğraşıyorsunuz? Mertçe çıkın; 'Biz ekonomiyi bu şekilde yürütüyoruz. Çünkü Sayın Erdoğan böyle istiyor' deyin. 'Biz bir şey bilmeyiz. Sayın Erdoğan’ın içine doğmuş; enflasyon düşecekmiş' deyin. Çıkın; 'Bay Kriz hazretleri, rüyasında görmüş, ekonomi düzelirmiş' deyin. Allah’ın bildiğini, kuldan neden saklamaya çalışıyorsunuz? Dürüstçe çıkın, gerçeği söyleyin. Saçma sapan sözlerinizle çilekeş milletimizi daha çok yormayın, kendinizi de rezil etmeyin. Ayıptır. Buradan sayın Erdoğan’a çağrı yapmak istiyorum. Milletimizi fakirleştirdiğin ve ekonomiyi batırdığın gerçeğini, abuk sabuk yalanlarla mı örteceksin? Yandaşlarına yedirdiğin gerçeğini, milletin parasını, beş para etmezlere, 5-10 maaş verdiğin gerçeğini, Merkez Bankası’nın kasasını boşalttığın gerçeğini, lügatlara sığınarak mı örteceksin?"

Yorumlar (0)