Bahçeli: Şerefsizlik, kepazelik!

MHP Lideri Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Bahçeli, öğretmene ve TSK'ya dil uzatan CHP'ye, Dağlık Karabağ kararı sebebiyle Fransa'ya, İrini Operasyonu nedeniyle Avrupa'ya ağır eleştirilerde bulundu.

SİYASET 01.12.2020, 13:33
Bahçeli: Şerefsizlik, kepazelik!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, milletini ve devletini küçük gören, dış ve iç siyaset mahfillerinde ileri geri konuşan hiçbir güruhtan ne geçmişte ne de bugün namuslu bir siyaset adamı çıkmadığını belirterek, muhasım (birbirine hasım) güçlerin eteğinden elinden tutanların, muhasım güçlerin ağzından çıkacak söze müzahir (arka çıkan) şekilde gelecek planı için hazır kıta bekleyenlerin dik duramayacaklarını, yerli ve millî olamayacaklarını, Türk milletinin evladı asla olamayacaklarını ifade etti.

CHP'nin yönetim kadrosunun da aynen böyle olduğunu dile getiren MHP Lideri Devlet Bahçeli, CHP'nin Türkiye'ye cephe alan bir siyaset defosu, bir siyaset ayıbı, bir siyaset falsosu olduğunu, CHP ile yaşadıkları sorunun ise Türkiye ile sorunu olmasından kaynaklandığını, sıkıntının CHP'nin sancılı ve sakat politikalarıyla ilgili olduğunu söyledi.

CHP'ye oy vermeyen öğretmenler

CHP'ye oy vermeyen öğretmenleri aşağılayan, onlara öğretmen demeyeceğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu'nun neresinin demokrat olduğunu soran MHP Lideri Bahçeli, "demokrasimize müdahale edin" çığırtkanlığı yaparak ABD'ye seslenen CHP'nin neresinin doğru olduğunu, Türkiye'yi dışarıya yalanlarla jurnalleyen bir CHP'nin neresinin düzgün ve neresinin dürüst olduğunu sordu.

"TSK Katar'a satılmış" şerefsizliktir, kepazeliktir!

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın kalkıp Türk Silahlı Kuvvetleri'ne "satılmış" demesinin şerefsizlik ve kepazelik olduğunu vurgulayan Devlet Bahçeli, TSK'nın milletin ve kanunun ordusu olması sebebiyle mi satılmış görüldüğünü sorarak, "Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Pençe operasyonları gibi şehir şehir, dağ dağ, ova ova, mağara mağara, köşe bucak alçakları arayıp bulup imha eden kahramanlarımız mı satılmıştır? Türkiye sınırlarında nöbet tutan, gökyüzünde kartal, Türk milletinin gönlünde şükran, dileklerde dua, dillerde Peygamber ocağı, Türk tarihinde muzaffer olan Mehmetçiğimiz, kahraman Türk askerimiz mi satılmıştır?" dedi.

Orduya "satılmış" demenin, bedelsiz satılmışlığın ve uşaklığın aleni beyanı olduğunu, Atatürk'ün ifadesiyle, bu zillet ve zehirli CHP anlayışına "Askerimize düşmanlık, düşmanımıza askerlik yapmak" olduğunu belirtti.

Devlet Bahçeli, "Türk ordusunun Libya'daki varlığının, Afrika içlerinden Doğu Akdeniz'e, Katar'dan Suriye'ye, Irak'tan Dağlık Karabağ'a, Kıbrıs'tan Afganistan'a kadar varlığının CHP, HDP, İYİ ve SP ile tüm çıkar odaklarının kabusu olduğunu" dile getirdi.

"CHP millî güvenlik meselesine dönüşmüştür"

Batı'nın oyunlarına karşı ses çıkaramayan densizlerin, Katar ile yatıp Katar ile kalktıklarını ancak boşa çırpınıp boşa kürek çektiklerini kaydeden MHP Lideri, bilhassa Türkiye'nin, hak, alaka ve menfaatlerini muktedir biçimde savunmasının, Kılıçdaroğlu'nun gözüne perde indirdiğini, gönlünü peçelediğini söyledi.

CHP'nin sokakları tahrik, vatandaşları istismar, sivil toplum kuruluşlarını manipüle, küresel lobileri kışkırtma girişiminde bulunduğunu ancak muvaffak olamadığını olamadığını ifade eden Devlet Bahçeli, şimdi sıranın Türk askeri mi geldiğini sordu ve bu terazinin bu sıkleti çekmeyeceğini, bu tekerleğin bu tümseği geçemeyeceğini, kahraman Türk ordusuna zilletin lekesinin sürülemeyeceğini vurguladı.

Pastane liberalleri, meyhane devrimcileri, bazen poşu takan, derelerde mekap giyen, tepeye gelince mermi yiyen bölücülerin; pos bıyıkları ve doymayan kursaklarıyla küreselcilerin hedeflerine, heveslerine, emellerine ve ellerine Türkiye Cumhuriyeti'nin terk edilemeyeceğini kaydeden Bahçeli, artık tüm bunların çatı ve çıkar örgütü durumuna gelmiş olan CHP'nin millî güvenlik meselesine dönüştüğünü ifade etti.

"Çete, ceberrut ve cellat ülkelerinden biri…"

İranlı bilim adamı Muhsin Fahrizade’nin başkent Tahran’da uğradığı suikastte öldürülmesinin, General Kasım Süleymani'nin öldürülmesinden sonra en vahim cinayet olduğunun altını çizen Bahçeli, Orta Doğu ve Afrika'nın elmas, pırlanta, petrol ve doğal gaz sebebiyle, özgürlük ve demokrasi boyası sürülerek zalimler tarafından sömürüldüğünü, toplu katliamların yapıldığını, cinayetlerin işlendiğini, toprağın altındakilerin üste çıkarılıp üstündekilerin de altına gömüldüğünü, Fransa'nın bu karanlık ve kanlı geçmişin çete, ceberrut ve cellat ülkelerinden biri olduğunu belirtti.

Fransa'nın geçmişinin işgal ve kan olduğunun altını çizen Bahçeli, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un iç siyasette her geçen gün sıkıştığını ve sıkıştıkça Türk - İslam düşmanlığının dozunu artırdığını ifade ederek, Fransa'nın Doğu Akdeniz’de, Libya’da, Suriye’de, Dağlık Karabağ’da, Afrika’da karşımızda olduğunu hatırlattı.

Cezayir ve Ruanda soykırımı, Benin, Burkina Faso, Cibuti, Çad, Gabon, Gine, Kamerun, Senegal ve Tunus katliamlarına bakmanın Fransa'yı tanımak için yeterli olacağını söyleyen Bahçeli, bu lanet istilacının caniliklerini yakından görmek için de 1920 Antep, Adana ve Urfa’sının incelenmesinin milli bir mükellefiyet olduğunu kaydetti.

Fransa Parlamentosu'nun Dağlık Karabağ kararı!

Fransa Senatosu’nun "Dağlık Karabağ Cumhuriyeti" kararının geçersiz, hükümsüz ve kağıt parçası olduğunu ve Türklüğün ayakları altında yerini aldığını dile getiren Bahçeli, Fransızlar ister kabul ister ret etsinler, ister sevsin ister sevmesinler, Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan toprağı olduğunu, Karabağ'ın Türk olduğunu, Karabağ'ın ebedi Türk yurdu olduğunu vurguladı. 

İrini Operasyonu

Türk bandıralı gemiye yönelik İrini operasyonunu da eleştiren Bahçeli, Doğu Akdeniz’deki provokasyonun millî sabrı zorladığını, Türkiye’ye karşı oluşmuş hıyanet ve husumet cephesinin deşifre olduğunu bildirdi.

Müslüman nüfusun en çok olduğu Fransa ve Almanya’da haftalardır İslamofobik ve ırkçı saldırıların bulunduğunu, Avrupa'nın insan hakları ve insanlığın evrensel kazanımları ile yollarını bir daha açılmamak üzere ayırdığını söyleyen Devlet Bahçeli,  seçilmiş İskeçe Müftüsüne karşı Yunanistan’da yapılan ırkçı ve alçak saldırıyı lanetlediğini, gelinen noktanın Avrupa’nın hüsranı olduğunu dile getirdi.

İrini Harekatı kapsamında 23.11.2020 Pazartesi günü bir Alman firkateyni tarafından, hukuksuz bir şekilde, dostluk ilkesiyle bağdaşmayacak hâlde Türk bandıralı bir ticaret gemisine operasyon düzenlediğini anımsatarak, Türkiye’nin Avrupa Birliği'yle karşılıklı saygı ve de eşit haklara dayalı diyalogları canlandırmak amacıyla sıcak mesajlar verdiği günlerde, üstelik AB Liderler Zirvesi’ne sayılı günler (10-11 Aralık 2020) kala, Doğu Akdeniz’de yaşanan provokasyonun izahının olmadığını, hiçbir kılıfının da olamayacağını, bu korsan müdahalenin muhatabı olan hiçbir devletin yanına da bırakılmaması gerektiğini ifade etti.

Libya’ya hangi ülkelerin silah, mühimmat ve paralı asker sevk ettiğinin, kimlerin darbeci Halife Hafter’i desteklediğinin tüm dünya tarafından bilindiğini söyleyen MHP Lideri Bahçeli, uluslararası deniz hukukunun temeli olan ticari gemilerin "seyrüsefer güvenliği" ilkesinin yok sayıldığını, İrini Harekâtı'nın Doğu Akdeniz’de kurulmuş mayınlı bir tuzak olduğunu, 31.03.2020 tarihinden bugüne devrede olan İrini Harekâtı'nın meşruluk bağlamında temellerinin zayıf ve güvenirliğinin sallantıda olduğunu belirterek, taraf ülkelere "Akıllarınızı başlarınıza devşirin. Doğu Akdeniz’de Türk gemisinin önümüzü kesen hangi devlet olursa olsun sonucunu göze alsın. Bir yaparken bin düşünün." uyarısında bulundu. Mavi vatana karşı yapılması gereken neyse yapılacağını, ancak dileklerinin Avrupa Birliği Liderler Zirvesi’ne aklı selimin hakim olması ve yaptırım hatasına düşülmemesi olduğunu, Doğu Akdeniz’de sağduyu, yapıcı, dayanışmaya dayalı, eşit ve adil paylaşımın hakim olmasını dilediklerini sözlerine ekledi.

Yorumlar (0)