Akşener’den çok konuşulacak sözler: “24 milyar lirayı millete çaktılar”

İYİ Parti Lideri, haftalık olağan toplantısında “Ekonomimiz can çekişiyor.” diyerek yetkililere ateş püskürdü. Yeni ekonomi modelinin belirlenmesinin üzerinden 6 ay geçtiğini ancak Merkez Bankası dışında hiçbir bankanın faiz indirimine gitmediğini ifade eden Akşener, “İhracatımız arttı evet ancak ithalatımız daha fazla arttığı için bunun hiçbir faydası olmadı.” şeklinde konuştu. Türk Telekom’un özelleştirilmesi hakkında da konuşan Akşener, “Özelleştirme adı altında Türk Telekom’u Lübnanlı Hariri ailesine 6,5 milyar Dolara sattılar da kimsenin gıkı çıkmadı.” sözlerini kaydetti.

SİYASET 16.03.2022, 12:04
Akşener’den çok konuşulacak sözler: “24 milyar lirayı millete çaktılar”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin haftalık olağan toplantısında konuştu. Çanakkale Zaferi’nin 107’nci yıl dönümü hakkında konuşarak sözlerine başlayan Akşener, şunları kaydetti: “18 Mart, değeri sözlerle anlatılmayacak tarihimizin destansı duraklarından birinin yıl dönümü. Kurtuluş Savaşımızın tohumları Çanakkale’de ekildi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale tarafından Türk milletine armağan edildi. Bu zafer, cumhuriyetimize giden yolda döşenen ilk taş oldu. Bu kapsamda, cesaret örneği olan Çanakkale’de göğüs göğse çarpışan herkesi rahmet ve şükranla anıyorum.”

“Bay Kriz yüzünden hiçbir şey iyiye gitmiyor”

“Yeni ekonomi modeli oluşturuldu ismine de ‘Türkiye Modeli’ denildi. Bu modelin amacı neydi? Faizi düşürmek, ihracatı artırmak ve cari fazla oluşturmak. Milletin ve vatanın kurtuluş reçetesi olarak bu modelin çıkarılmasının üzerinden 6 ay geçti. Bu süreçte faizi düşüren tek banka Merkez Bankası oldu. Diğer bankaların faizleri ise göklere çıkartıldı. İhracatımız arttı evet ancak ithalatımız da büyük oranda arttığı için ihracat hiçbir işe yaramadı. Carı fazla verip enflasyonu düşürebildik mi? Son 4 senenin en yüksek cari açığını verdik, enflasyon da düşmedi. ÜFE, yüzde 100’ü aştı. TÜFE de yüzde 50’nin üzerine çıktı. Peki ekonomik büyüme ne oldu? Ekonomimiz şu anda can çekişiyor. Bay Kriz ve arkadaşlarının bu formülüyle birlikte iyiye giden tek bir şey bile olmadı. Ekonomik modeller sürekli değiştiriliyor ancak ikna siyaseti tam gaz devam ediyor.”



“Kendisine göre Şirinler Köyü’nde yaşıyoruz”

“Kendilerine sorsak ülkemizde akaryakıt kuyruğuna giren, işsizlik yaşayan, evine ekmek götüremeyen kimse yok. Hatta öyle ki yoksulluk da yok. Biz milletçe Şirinler Köyü’nde yaşıyoruz. Bu arkadaşlara aslında biz nankörlük ediyoruz. Hiçbir sorunumuz yok ancak evimize ekmek götürememek için çabalıyoruz. Tembel olduğumuz için de iş beğenmiyoruz. Kendilerini gıcık etmek için mutsuzmuş rolü yapıyoruz. Sayın Erdoğan’ın fantastik dünyasında hep bu şekildeyiz. Bu kafayla atılan adımlar da zarar üstüne zarar doğuruyor.”

“Türk Telekom’un kârını ceplerine doldurdular”

“Türk Telekom’un özelleştirme bahanesiyle Lübnanlı Hariri’ye satıldığını da gördük. Hem de 6,5 milyar Dolara satıldı. 25-30 milyar Dolar nerede… 6,5 milyar Dolar nerede! Hariri, Türk bankalarından zamanında kredi kullandı yine kimse gıkını çıkarmadı. Sözleşme gereğince hiçbir yatırımı yapmadı. Türk Telekom’un kârını ceplerine indirdiler de kimse çıkıp ‘Sen ne yapıyorsun be adam!’ demedi. Sözleşme zaten 2026 senesinde sona erecekti ve hisseler de ücretsiz olarak devletin himayesine geçecekti. Peki ne yaptılar? Varlık Fonu’na 1,650 milyon Dolara çaktılar. Milletin 24,5 milyar lirasını daha hanelerine eklediler. Biz bu rezilliğin peşini bırakmayacağız.”



Ev hanımlarının sorunlarını dile getirdi

“2 sene boyunca şehir şehir gezerek milletimizin sesini tüm Türkiye’ye duyurduk. Sanayicilerimize, esnaflarımıza, atanamayan öğretmenlerimize, emeklilerimize sözü verdik. Çocuklarını büyüten, ailesini çekip çeviren ev hanımlarının sesi hiç duyulmadı. Biz bir yandan ilçe ilçe ziyaret gerçekleştirirken diğer yandan da iktidarın yolunu unuttuğu evleri ve ev hanımlarını ziyaret ediyoruz. Geçen hafta da Sultanbeyli’deydik. Eşini koronavirüs sebebiyle kaybeden ve günde 50 Türk lirası ile geçinmeye çalışan bir kızımızla görüştük. ‘Çocuklarım görür de canları ister diye onları markete götüremiyorum. Gücüm tavuk almaya yetmiyor.’ diyordu. Bir başka ev hanımı ablamız da ‘Akşama makarna yaptım çünkü yapacak başka bir şey yoktu. Bana iş bulun.’ dedi. Bir başka hanım kardeşimiz, ‘Kek yapmak istiyorum ama malzemelerin maliyeti sebebiyle ondan bile vazgeçiyorum.’ diyor. Böyle durumlarla karşı karşıya getiriliyor insanlar. Artan elektrik fiyatları sebebiyle ışık kapalı oturuyorlar. Sabahtan akşama kadar anlatılan büyüme ve gelişme mesajları artık kimsenin umurunda değil.”

“Atatürk ve İnönü’ye ‘2 ayyaş’ dediler”

“Bu ülkede bu ülkenin kurucusu olan Atatürk ile onun en yakın yaverlerinden olan İnönü’ye ‘2 ayyaş’ dediler. Sizin o ayyaş dedikleriniz cumhuriyeti kurdu. Yetmedi yüzlerce yatırım yaptı. Tarımı kalkındırmak ve fakirliği yok etmek için uğraştı. O dönemde de yokluk vardı, evet. Ama o yokluğun nasıl olduğunu anlatayım. O devrin bakanlarının çocuklarına 3-5 metrelik Amerikan bezleri verilirmiş. Bakanların eşleri bezleri boyar ve kesip biçip kıyafet olarak dikerlermiş. O kıyafetleri giyen amcamın kızı hala yaşıyor, kendisi bizzat anlattı. İnönü’nün ailesine de zamanında bu bezden verilmiş. Bakanların eşleri o dönemde bir araya gelip kumaşlardan kıyafetler yaparlarmış. O dönemin yokluğu böyle, paylaşımlıymış. Dönemin okullarında zeki ve parlak öğrenciler, Mustafa Kemal Atatürk’ün maaşından verilen burslarla okutulurmuş. Ama bir de şimdiki bakanlara bakın. En az 5 maaş alıyorlar. Buna karşılık 18 yaşında oğlu olan ev hanımları da oğlunun bali batağına düşmemesi için bir şekilde çalışıp çocuğunu dershaneye, okula göndermek istiyor. Bazıları saraylarda sefa sürüyor. Bu kul hakkına girmektir, haramdır.”



“Doktorlarımız, milletimize nefes oldu”

“Pazartesi günü Tıp Bayramı’nı kutladık. 14 Mart tarihinde Mekteb-i Tıbbiye-yi Şahane’den yükselen o milli seslerin bayramını kutladık. 1919 senesinde İstanbul’un işgal altında olduğu dönemde İngilizler, tıp fakültelerine ve binalara el koymuştu. Tıp öğrencileri ise bunu protesto etmeye karar vermişti. 14 Mart sabahında İngiliz nöbetçileri atlatan tıp öğrencileri, al bayrağımızı fakültelerinde dalgalandırdılar. O karanlık günlerdeki nefes, tıp öğrencilerinden geldi. 1919 senesi, milletimiz için önemlidir. O sene, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurtuluşumuz için savaşa hazırlandığı senedir. Sivas Kongresi’nde Tıbbiyeli Hikmet, Atatürk’e seslenmiş ve demiş ki ‘Mandayı kabul edemem. Kabul eden biri varsa da onu reddederiz. Manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddederiz ve lanet okuruz.’ Sivas Kongresi’ne katılan 19 yaşındaki Hikmet Boran bunları söylüyor. Bunun üzerine Mustafa Kemal Atatürk de ‘Müsterih olun. Ben, gençlikle iftihar ediyorum.’ ifadelerini kullanıyor. Biz Türk milleti olarak bir gün azınlık olsa bile manda ve himayeyi kabul etmeyeceğiz. Atamız, memleketimizin aydınlık geleceğini, Türk gencinin enerjisine ve anlayışına bağlamıştır. Bundan 103 sene önceki tıbbiyeliler bu mücadeleyle yaşadı. Tüm doktorlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutluyorum.”

Yorumlar (0)