Türkiye'den bilinmeyen UNESCO Dünya Mirası Alanları!

Türkiye'nin dünyanın en inanılmaz UNESCO Dünya Mirası Alanlarına sahip olduğunu biliyorsunuz ama bazıları ya tam olarak duyulmamış ya da gözünüzden kaçmış olabilir.

SEYAHAT 02.12.2019, 11:30
Türkiye'den bilinmeyen UNESCO Dünya Mirası Alanları!

Kapadokya, uzun zamandır gitmek istediğiniz bir yerdi (ya da çoktan gittiniz!), Ephesos'a geri dönmeyi hayal ettiniz ve Nemrut Dağı'nın fotoğraflarını gördünüz. İstanbul’un ne kadar muhteşem olduğunu söyleyen başka bir listeye de ihtiyacınız yok. Peki, Türkiye'de 18 Dünya Mirası olduğunu biliyor muydunuz? Bu doğru! Bu yüzden farketmemiş olabileceğiniz beş yeri sizler için derledik.

Divriği Ulu Camii ve Şifahanesi (Sivas)

Anadolu'nun tarihi o kadar geniş ve muhteşem ki, kelimenin tam anlamıyla hiç duymadığınız  medeniyetler ve imparatorluklar burada yaşıyordu. Ancak bu, Divriği Ulu Camii ve Şifahane yapılarının şimdiye kadar gördüğünüz en etkileyici yapılar olmadığı anlamına gelmez. Kompleks oldukça büyüktür ve 13. yüzyıldan kalma binanın karmaşık detayları çok etkileyicidir.

12. ve 13. yüzyıllarda Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesi üzerinde yönetici bir aileden kalan Mengücek Beyliği ve Divriği Ulu Camii, muhtemelen geriye kalan en büyük anıtlardır.

Afrodisiyas (Aydın)

Aphrodisias, yalnızca 2017'de UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girdi, bu yüzden fark etmemiş olabilirsiniz. Aynı zamanda, dünyadaki en büyük ve en sağlam antik şehirlerden biri olmasına rağmen, son zamanlarda dikkat çekmiştir. Şehir, bölgenin ve Roma’nın Karia eyaletinin metropolüydü. Afrodit tapınağı muhteşemdir, ancak en çok göze çarpan şey, şehrin bu kadar sağlam ve günümüze kadar dayanmış olmasıdır. Heykellerden tiyatrolara, etrafta dolaşmak ve geçmişe adım atmış gibi hissetmek inanılmaz bir deneyim olacaktır.

Efes ve Pamukkale arasında (onlar da UNESCO Dünya Mirası Alanları!) yer alan bu bölgeyi hafta sonu turunuza eklemek isteyeceksiniz.

Hattuşaş (Anadolu'nun ilk başkenti)

Aphrodisias’ın büyüleyici bir antik şehir olduğunu düşünüyorsanız, neredeyse 4000 yıl öncesine uzanan Hattuşa’dan gerçekten etkileneceksiniz! Şaşırtıcı derecede iyi korunmuş olan Büyük Tapınak, MÖ 13. yy'a kadar uzanıyor ve  diğer tapınaklar, surlar, konutlar ve heykeller, medeniyetin köklerini bizlere sunarken bir yandan da tarihi iliklerimize kadar hissetmemizi sağlıyor.

Safranbolu (Karabük)

Hattuşa geçmişe bir yolculuk olarak düşünürsek Safranbolu'yu da bu kadar inanılmaz kılan şey bu şehrin de yüzyıllar önce olduğu gibi hemen hemen aynı kalmasıdır. Şehrin kendisi 13. yüzyıla kadar uzanıyor, bugünkü mimari tarzı 17. yüzyılda oluşuyor ve bugüne kadar da devam ediyor.

Bugünün sakinleri (ve oteller de), yemyeşil bahçelerinden ahşap çerçevelerine kadar bu tipik stili yansıtmaktadır.

Ani (Kars)

“1001 Kiliseler Şehri”, Orta Çağ zamanı oluşmuş ve terk edilmiş bir şehir. Şehir, tam anlamıyla dünyadaki en büyük şehirlerden biri olduğu için 10. ve 11. yüzyıllarda zirveye ulaştı. 14. yüzyılda depremden harap oldu ve  17. yüzyılda büyük ölçüde unutuldu. Artık bu eski başkentte, dünyanın başka hiçbir yerinde hissedemeyeceğiniz o hayalet şehir hissiyle dolaşabilirsiniz. Şehrin duvarları gibi güzel kiliseler ve katedraller hala büyük ölçüde sağlamdır ve tüm kalıntıları çevreleyen boş kırsal alan, hem güzel hem de unutulmazdır.

Yorumlar (0)