Safranbolu'da bir müze köy

Her yıl binlerce ziyaretçi ağırlayan Karabük'ün Safranbolu ilçesine bağlı Yörük Köyü, UNESCO Dünya Miras Listesi'nde bulunuyor ve "en iyi korunan 20 kent" arasında.

SEYAHAT 21.11.2019, 15:34
Safranbolu'da bir müze köy

Osmanlı döneminden kalan han, hamam, konak, cami, çeşme ve köprüleriyle adeta bir "açık hava müzesi" durumunda olan, Safranbolu merkeze 11 kilometre mesafedeki Yörük köyü, Kültür ve Turizm Bakanlığınca 1997’de Türk-Türkmen köyü olması ve tarihi yapılarının görkemi dolayısıyla koruma altına alındı.

Sanat camiasından önemli isimlerin kökleri burada

20. yüzyılın önemli sopranolarından biri olarak değerlendirilen, "La Diva Turca", "La Gencer", "La Regina" lakaplarıyla ün kazanan ve 10 sene önce aramızdan ayrılan Leyla Gencer’in baba ocağı da olan Yörük köyü, Cemil İpekçi ve Gülgün Feyman gibi ünlülerin köklerinin de dayandığı ünlü bir köy olmasıyla da dikkatleri çekiyor.

Tescillenmiş 93 eserin bulunduğu, her sene binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Yörük Köyü, ilçenin önemli turizm merkezlerinden biri.

Sipahioğlu Konağı

"İlk Türk köylerinden bir tanesi"

Yörük Köyü'nde 250 yıllık Sipahioğlu konağının sahibi Ali Rıza Tunca, açıklamasında, köyün 650 yıllık bir geçmişi olduğunun altını çiziyor.

Ali Rıza Tunca, Burada hayatın çadırla başladığını, daha sonra köyün bir ayağının da İstanbul’da olması nedeniyle, Osmanlı zamanında sipahi, fırıncı, börekçi gibi çeşitli işlerde görev yapan kişilerin orada kazandıkları paralarla bu evleri yaptırdığını ve çadır hayatını bırakarak yerleşik hayata geçtiklerini belirtti. Tunca, "Burası ilk Türk köylerinden bir tanesi. Buraya üç kardeş geliyorlar. En büyükleri olan Hüseyin bu köyü kuruyor, Davut 'Davut Ovası'nı, Hacı 'Hacılar Obası'nı kuruyor. Köyümüzde 117 adet tescil bina var. Köy olarak 1996’da vakıf kurduk, 1997’de köyümüzü sit alanı kategorisine aldırdık. Ondan sonra evlerin dört cephe rölöveleri yapıldı. Bunlar Anıtlar Yüksek Kuruluna sunuldu. Bu evler hayvancılık ve tarımla yapılan evler değil, çoğunluğu İstanbul’da kazanılan paralarla yapılan evlerdir. Burası Safranbolu’nun bir minyatürüdür. Safranbolu bizden daha eskidir." şeklinde konuştu.

Çok etkileyici bir konak

Evin 8. kuşak sahibi olduğunu belirten Tunca, şu sözleri kaydetti:

"Evimizin 250 senelik bir tarihi var. Tavan süslemeleri, tavan göbeği orijinal hâliyle, 140 senelik bir cam küre, gündüzleri ayna, gelen ışıkları yansıtır ve odayı komple içine alır. Geceleri lambalar yakıldığı zaman ışığı bir parça da olsa yansıtmaya yarar. Boyamalar 1878 senesinde yapılma. O tarihte yaşadıkları kültürü anlatıyorlar."

Konakta bulunan orijinal tavan göbeği

Evde mihrap içine alınmış 12 açmış karanfilin 12 imamları ehlibeyti ifade ettiğini, boyamaları yaptıran dedelerinin resminin de yer aldığını anlatan Tunca, resmin üzerine Bektaşi sarığı bulunduğunu belirtti. Ocakların kenar taşlarında sarıklı taşlar, hayat ağacı gibi Bektaşi ocağının simgelerinin yer aldığını anlatan Tunca, burada 3’ler, 5’ler, 7’ler, 40’ların bulunduğunu kaydetti.

Başodanın içinde bulunan ve içinde 3 çiçek bulunan 3 vazonun Allah, Hz. Muhammed, Hz. Ali’yi, 5 vazo ve çiçeğin Allah, Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin’i temsil ettiğinin altını çizen Tunca, odada yer alan karanfillerin sayısının 40 olduğunu, bunların da 40’ları gösterdiğini, vazoda açmış 4 çiçeğin 4 kapı 40 makam olduğunu anlattı.

Klasik Anadolu köylerinden farklı

Safranbolu’nun aksine arsa ve engebeli arazi gibi sorunları olmayan Yörük köyündeki evler neredeyse bitişik düzende inşa edilirken, Anadolu köylerinde genellikle görülen ev kümelenmesindense burada yapılar ana cadde boyunca konumlandırılmış.

Osmanlı dönemi klasik üslubun ev mimarisindeki en güzel örnekleriyle karşılaşılan Yörük köyü, bilinen köy evi tarzından farklı bir yerleşme olarak değerlendiriliyor.

Yorumlar (0)