Buram buram tarih ve doğa kokan Sagalassos Antik Kenti, ziyaretçilerini bekliyor!

Burdur il merkezine yaklaşık 42 kilometre uzaklıkta yer alan, Ağlasun ilçesinin ise 7 kilometre kuzeyinde bulunan ve dolambaçlı bir araba yolcuğu sonrası karşımıza çıkan Sagalassos Antik Kenti, ziyaretçilerine doğa içinde bir tarih yolculuğu vaat ediyor. Tarihte birçok imparatora ev sahipliği yapmış ve bir çok aşkın da yaşandığı antik kentin geçmişi, M.Ö. 3000’li yıllara dayanıyor. 2009 yılında UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilen antik kent, yerli ve yabancı bir çok turisti tarihi bir doğa yürüyüşüne çıkarıyor adeta.

Roma dönemi mimarisinin özelliklerini taşıyan yapılarıyla Sagalassos, Büyük İskender’in çok istediği ama bir türlü alamadığı kentlerden bir tanesi olarak dikkat çekiyor.  İskender Tepeasi adlı bölümü oldukça dikkat çeken antik kentin, M.Ö. 25’li yıllarda Galatia kralı Amyntas ve sonrasında Agustus tarafından Roma İmparatorluğu’na dahil edildiği biliniyor.

Antik kentte çıkarılan eserler, Burdur Müzesi’nde sergileniyor

1706 yılında Fransız gezgin Paul Lucas tarafından yeniden keşfedilen Sagalassos, 1824 yılında Arundel tarafından ise resmi olarak tanımlanmıştır. 1972 yılından bu yana antik kentte devam eden kazı çalışmaları ile bölgede birçok önemli eser bulunmuştur. Eserlerin birçoğu, Burdur Müzesi’nde sergilenmektedir.

Deniz seviyesinden yaklaşık 1700 metre yüksekte bulunan antik kent; Antoninler Çeşmesi, agoraları, Roma hamamları, Macellum yapısı, üzerinde dans eden kızlarla bezeli Heroon yapısı, kütüphanesi ve yaklaşık 9 bin kişilik antik tiyatrosu ile dikkatleri üzerine çekiyor. Antik kentin en dikkat çeken kısmı olan Antoninler Çeşmesi’nde ise, bir rivayete göre çeşmeden içilen suyun insanları güzelleştirdiğine ve bu sudan içenlerin birbirine âşık olduğuna inanılmış. Antik kentte bulunan çeşme, bu özelliğiyle de dikkatleri üzerine çekiyor.