Uzmanlar arı sokmalarına karşı uyarıyor: Ölüme neden olabilir!

Baharla birlikte arı sokmaları alerjilerinin artış gösterdiğine vurgu yapan Doç. Dr. Sakine Işık, arı sokmasına bağlı olarak ciddi reaksiyonların can kaybına kadar varabilecek yelpazede olumsuz etkilerini anlatarak arı sokmasına bağlı alerjilere karşı tedavi yollarından bahsetti.

SAĞLIK 18.04.2021, 10:52 18.04.2021, 17:57
Uzmanlar arı sokmalarına karşı uyarıyor: Ölüme neden olabilir!

Hava sıcaklıklarının ülke genelinde hissedilir düzeyde artmasıyla beraber bahar mevsimini de iyiden iyiye yaşamaya başladık. Bahar mevsimi genel olarak sıcaklıkların yükselmesi ve doğanın canlanmasını hatırlatsa da çeşitli olumsuzluklarla karşılaşılabilme ihtimalini de ortaya çıkarabiliyor.

Alerji Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sakine Işık, bu olumsuzluklardan bir tanesinin de arı sokmaları olduğunu söyledi. İnsanların yaklaşık olarak yüzde 2’lik kısmının arılara alerjisinin bulunduğunun düşünüldüğünü, arı sokmasına bağlı olarak bildirilmiş olan can kaybı vakalarının ise gerçekte olanın çok altında olduğunu söyleyen Işık, kırsal bölgelerde kalp krizine bağlı olduğunun düşünüldüğü kimi can kaybı olaylarının da arı alerjisi sebebiyle olabildiğine dikkat çekti.

Adrenalin iğnesi tedavide büyük bir önem taşıyor

Yaz aylarında özellikle, acil servislerde çok fazla arı alerjisi vakası sebebiyle başvuru olduğunu söyleyen Işık, arı sokması sonrasında genellikle sokulan yerde hafif bir şişme ve kızarıklık meydana gelebileceğini ve buz ile ağrı kesici tedavisiyle bu reaksiyonların azaltılabileceğini ifade etti. Işık, bal arılarının sokmasının ardından genellikle venom keselerinin deride kaldığını ve deriye en yakın konumdan 10-15 dakikada içindeki kesenin sıkmadan çıkarılması gerektiğini belirterek, “Yaban arıları birkaç defa sokabilir. Kimi hastalarda ısırılmadan 12-24 saat sonrasında 20 santimden büyük geniş kızarıklıklar meydana gelir. Genellikle bunlar 1 haftada gerileyip kaybolurlar. Dil, boyun, dudak gibi bölgeler sokulmadığı takdirde bir tehlikeye sebep olmazlar. Bu geniş lokal reaksiyonlar ilerideki şiddetli reaksiyonların habercisi değildir.” dedi.

Asıl olarak korkulan reaksiyonların dolaşım ve solunum sistemini etkileyen nefes darlığı, baş dönmesi, boğazda bir tıkanma hissiyatı, şuur kaybı, karın ağrısı ve baygınlık gibi semptomlara ve şikayetlere sebep olan ağır sistemik reaksiyonlar olduğunu söyleyen Işık, bu reaksiyonlar geliştiren hastaların muhakkak bir alerji uzmanına müracaatta bulunması gerektiğini kaydetti.

Akciğer hastası kişilerde arı alerjisi reaksiyonlarının çok daha şiddetli olduğunu ve küçük çocuklarda arı alerjisine bağlı can kaybının nadiren görüldüğünü söyleyen Işık, bir kişinin alerjik olarak yatkınlığının bulunmasının arı alerjisi için büyük bir risk etkeni olmadığının altını çizerek sözlerine şöyle devam etti:

“Kan testi ve deri testiyle tanı koyulur fakat tarama amaçlı olarak bu testler kullanılmaz. Tarama amaçlı testlerde arı alerjisi olan insanların yüzde 20’lik kesiminden azı arı sokmasına bağlı olarak reaksiyon gösterir. Bununla beraber can kayıplarının çoğu için öncesinde bir alerji öyküsünden bahsedemeyiz. Arı sokmasına bağlı ciddi bir reaksiyon geçirmiş olan hastaların sonraki sokmalar için nasıl bir reaksiyon vereceği bilinemez. Dolaşım yetersizliği ve üst solunum yolları tıkanıklığı konuya ilişkin en sık can kaybı sebepleridir. Şiddetli reaksiyon geçiren hastalar muhakkak yanlarında kendinden enjeksiyon yapan adrenalin iğneleri taşımalıdırlar. Reaksiyon her ne kadar erken başlarsa o kadar şiddetli olur. Adrenalinin erken yapılması en önemli tedavi yaklaşımıdır.”

Aşıların ücretini devlet karşılıyor

Işık, ağır reaksiyon geçiren hastalarda arılara yönelik alerji aşılarının en önemli tedavi yaklaşımları olduğunu kaydederek, aşı reaksiyonlarının ortaya çıkmasının yüzde 95’e kadar engellendiğini ve belirgin olarak şiddetinin hafifletildiğini kaydetti.

Bununla beraber şiddetli görülen alerjik reaksiyonlar için hastaların erken ayağa kaldırılması veya yürüyerek hastaneye götürülmesine çalışmasının ciddi ritim bozukluğu ve tansiyon düşmesiyle can kayıplarına yol açabileceğine ilişkin uyarı yapan Işık, hastaların solunum yollarının açık tutulması, ayağa kaldırılmaması ve ambulansın beklenmesi gerektiğinin de altını çizdi.

Işık son olarak arı aşılarının tamamının devlet tarafından karşılandığını söyleyerek, “Genellikle 6 ve 16 hafta arasında her hafta yapılan aşılarla çok düşük dozlarda arı zehri enjekte edildiğinde belli bir dozun ardından vücut artık bu zehre karşı tepkisizleşir. Arı aşıları muhakkak tecrübeli alerji uzmanlarınca gerçekleştirilmelidir. Genellikle ayda bir olarak yapılır ve 5 yıl sürer. Kimlerin aşılanması gerektiği konusuna ise mutlaka alerji uzmanları karar vermelidir.” sözlerini tamamladı.

Yorumlar (0)