Kronik yorgunluk sendromunun çözümü glutatyonla mümkün

Doç. Dr. Didem Sezgin Özcan, “Yaşlanmayı yavaşlatmak, sağlıklı kalmak, hasarlı hücreleri onarmak, bağışıklığı güçlendirmek için glutatyon yeterli seviyede tutulmalıdır. Glutatyon düzeyinin arttırılması kas performansının ve vücut enerjisinin artmasına imkan verir. Kaslarda ve eklemlerde oluşan ağrılarla insülin direncinin azalmasına yardımcı olur. Karaciğer yağlanmasında da tedavinin kolaylaşmasını sağlar. Uykunun kalitesini arttırır ve zihinsel bir odaklanma sağlar.” şeklinde konuştu.

SAĞLIK 26.07.2021, 14:26 26.07.2021, 16:44
Kronik yorgunluk sendromunun çözümü glutatyonla mümkün

Medipol Mega Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümünden Doç. Dr. Didem Sezgin, son zamanlarda popülerleşen glutatyon tedavisine dair açıklamalar yaptı. Doç. Dr. didem Sezgin Özcan, bütün hücrelerde glutatyonun doğal olarak üretilen ve 3 adet aminoasidin birleşmesiyle oluşan güçlü bir antioksidan olduğunu söyleyerek, “Hem kendi hücrelerimizde hem de dışarıdan takviye şekilde alınabilen antioksidanlar bulunuyor. Ancak kendi hücrelerimizde sentezlenen glutatyonun bunların arasında önemli bir yeri olduğunu söylemek mümkün. Vücudumuzda hücresel bazda besinlerin oksijenle yakılması ve çeşitli metabolik işlemler neticesinde serbest radikaller meydana geliyor. Antioksidanlar ise hücrelerde açığa çıkan serbest radikalleri etkisizleştirip oluşabilecek olan hasarları engellemek. Hücrelerin enerji santralleri olarak bilinen mitokondrilerin sağlıklı bir düzeyde çalışabilmesi amacıyla vücudumuzun ihtiyacını karşılayacak şekilde antioksidanın bulunması gerekli.” dedi.

“Sarımsak, et, soğan ve maydonozu eksik bırakmayın”

Vücutta sentezlenmiş olan glutatyon miktarına da vurgu yapan Doç. Dr. Didem Sezgin Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Doğal olarak vücudumuzda üretilmiş olan glutatyon miktarı yaşlanmanın etkileriyle birlikte azalıyor. Özellikle serbest radikal üretiminde artışa sebep olan dış ve iç faktörlerden dolayı ihtiyacın arttığı durumlarda yetersizleşebiliyor. Glutatyonun seviyesinde azalmaya sebep olan durumlara ise kötü beslenme, stres, ilaçlar, sigara ve alkol kullanımı, ağır metaller, toksik maddeler, otoimmün hastalıklar, uyku bozukluğu ve romatizmal hastalıkları sayabiliyoruz. Bu durumlarda doku, serbest radikaller ve organ zedelenmesiyle sonuçlanan protein, DNA ve lipid hasarına yol açarak hücrelerin hasarlanmasına veya hayatını kaybetmesine sebep oluyor. Hasarlı hücreler ise hastalıkların, yaşlanmanın ve tümöral oluşumların kapısını açıyor. Glutatyon düzeyini arttırmada sentez amacıyla gerekli aminoasitlerden zengin bir beslenmeyi tavsiye ediyoruz. Bununla berebar çeşitli mineral, glutatyon ve vitaminleri içeren besin takviyelerinden de yararlanabilir. Bu durumda yumurta, et, balık gibi hayvansal kaynağı olan besinlerin yanında içerisinde kükürt buulnan, soğan, sarımsak, lahana, brokoli, su teresi ve karnabahar gibi sebzeler de diyetimizde bulunmalıdır. Biotin, Folat, B12, B6 vitaminlerini içinde bulunduran ıspanak, karaciğer, brüksel lahanası, mercimek, fındık, avokado, kuşkonmak, maydanoz, börülce gibi besinlerin de tüketilmesi gerekli. Yine kurkumin’i içinde barındıran, selenyum, zerdeçal, N-asetil sistein, magnezyum, alfa lipoik asit, çinko, C ve E vitaminleri de glutatyon düzeyini arttırmaya ilişkin bizlere destek veriyor. Bunlarla beraber düzenli olarak yapılan aerobik egzersizler de glutatyon seviyesini arttırmaya olumlu yönde katkı sunuyor.”

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümünden Doç. Dr. Didem Sezgin

“En etkili yol damardan glutatyon takviyesi almak”

Doç. Dr. Didem Sezgin Özcan, glutatyon takviyelerinin damar yoluyla ya da oral yoldan alınabildiğini ifade ederek, “Oral formda olan takviyelerden, lipozomal glutatyon formu haricindekiler, midede sindirime uğradığından yeterli düzeyde emilimi olmuyor. Vücuttaki glutatyonu arttırmanın ve aktif bir şekilde kullanılmasını sağlayabilmenin etkili yolunu glutatyonu damar yolundan almak olduğunu söylemek mümkün. Damardan yapılmış olan glutatyon uygulamaları, genel olarak haftada bir seans olacak şekilde toplamda 5 uygulamayla yapılıyor. Tek başına glutatyon uygulandığı zaman her bir seans 10-15 dakika arasında devam ediyor. Ancak alfa lipoik asit veya C vitaminiyle kombine olarak kullanılacaksa uygulama süresinde artış görülebiliyor.” şeklinde konuştu.

“Vücuttan toksinlerin ve ağır metallerin atılmasını sağlıyor”

Sağlıklı bir şekilde kalmak, hastalıklardan korunabilmek, hasarlı hücreleri onarmak, yaşlanmayı yavaşlatmak, enflamasyonu kontrol etmek, bağışıklığı güçlü hale getirmek, ağır metal ve toksinleri etkisizleştirip atabilmek amacıyla vücudumuzda glutatyonun yeterli düzeyde tutulması gerekli.

Glutatyon düzeylerinin arttırılması kas performansı ve vücut enerjisinin artmasına olanak veriyor. Kaslarda ve eklemde oluşan ağrıları azaltıyor. Karaciğer yağlanmasını tedavi ediyor ve insülin direncini azaltıyor. Zihinsel odaklanmayı sağlayarak uyku kalitesini arttırıyor. Glutatyon uygulamalarının depresyon, kronik yorgunluk, romatizmal hastalıklar, fibromiyalji, ağır tokik ve metal yüklemeleri, Alzheimer ve Parkinson gibi nörolojik hastalıklar, diyabet ve insülin direnci, sporcu desteği olarak, kanserin ardından destek amaçlı tedavi ile çeşitli cilt hastalıklarında olduğu gibi yaygın bir şekilde kullanım alanı mümkün oluyor.”

Yorumlar (0)