Finansal toksisite: Kanser tedavisinde yeni bir yan etki

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından geri ödemeli olmayan kanser ilaçları literatüre yeni bir kavram ekledi: finansal toksisite.

SAĞLIK 21.10.2019, 10:28 21.10.2019, 11:15
Finansal toksisite: Kanser tedavisinde yeni bir yan etki

Kanser tedavisinde çok önemli bir yere sahip olan, etkisi yüksek, yan etkileri daha az olan akıllı moleküller ve immünoterapi ilaçlarının büyük bir bölümü Türkiye’de SGK’nın ödeme kapsamında değil. Hem hastanın hayat kalitesini artıran hem de yaşam süresini uzatan Sağlık Bakanlığı onaylı ilaçlar piyasada mevcut ama geri ödeme listesinde olmadığından çok sayıda hasta bu ilaçlara ulaşamıyor, çünkü maliyetleri çok yüksek. Bu yeni ve pahalı kanser ilaçlarına erişimin sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada yaşanan bir sorun olduğunu vurgulayan onkologlar, bu durumun onkoloji literatürüne “finansal toksisite”, yani ekonomik yan etki şeklinde bir terim eklediğini söylüyor.

Hastalar etkili tedavi göremiyor

Kanser tedavisinde çok büyük avantaj sağlayan bazı akıllı molekül ve immünoterapi ilaçları SGK tarafından geri ödemeli ilaçlar içerisinde bulunmuyor. Bu nedenle pek çok hasta, kemoterapiden daha yüksek fayda sağlayabilecekleri ve yan etkilerin sarsıcı etkisinden önemli oranda kurtulabilecekleri bu ilaçlara ulaşamıyor. Çünkü bahsedilen ilaçlar oldukça pahalı.

İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir, meme kanseri tedavilerini örnek vererek, hormonal terapilerle akıllı moleküllerin birlikte kullanılmasının tedavinin etkisini ve hastalık kontrolünü çok önemli oranda artırdığını belirtti. Prof. Dr. Gökhan Demir, “Ne yazık ki immünoterapi ajanlarının ya da akıllı ilaçların önemli bir bölümünü SGK karşılamıyor. Türkiye’de bu ilaçlar piyasada mevcut, yani Sağlık Bakanlığı bu ilaçları onayladı ama geri ödeme kurumu geri ödeme kapsamına almadı. Bu nedenle birçok hastamız bu ilaçlardan faydalanamıyor. Hasta, göz göre göre progrese oluyor, yani hastalığı ilerliyor ama bu akıllı ilaçları veremediğimiz için etkinliği onlardan daha az, yan etkileri ise daha fazla olan kemoterapi uygulamak zorunda kalıyoruz.” şeklinde konuştu.

Kanser tedavisinin tek yan etkisi vücuda değil!

Doktor Gökhan Demir'in açıklamasına göre etkin ama pahalı ilaçlar onkoloji literatürüne yeni bir terim ekledi: Finansal toksisite.

“Biz eskiden hastalara verdiğimiz ilaçların hep vücuda yaptığı bir toksisiteden, yani yan etkiden söz ediyorduk. Mide bulantısı, saç dökülmesi, halsizlik, iştahsızlık gibi yan etkiler konusunda hastalarımızı bilgilendiriyorduk. İşte bu fiziksel yan etkilerin yanına bir de finansal toksisite eklendi. Finansal toksisite bugün tüm dünyada tartışılan bir şey. Çünkü yeni çıkan ilaçlar, hedefe yönelik tedaviler ve akıllı moleküller, çok büyük maliyetler oluşturuyor ve bu ilaçların uzun seneler boyunca kullanılması finansal toksisiteyi artırıyor. ABD başta olmak üzere pek çok gelişmiş ülke bütçelerinde bu yeni kuşak ilaçlara nasıl bir pay ayıracakları konusunda tartışıyor.”

İstanbul Tabip Odası Başkanı ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Pınar Saip de finansal yan etki konusuyla ilgili farkındalığın gitgide arttığını; iş kaybı, çalışamama, tedaviye erişememe gibi sorunların da “finansal toksisite” kapsamında ele alındığını belirtti. Prof. Dr. Pınar Saip, “Finansal yan etkinin önüne geçmek kanser araştırmacılarının ve sağlık sistemlerinin öncelikli görevlerinden olmalıdır. Finansal yan etkinin önüne geçilmesi hem kanser kontrolünü hem de kanserde sağ kalımı artırır.” ifadelerini kullandı.

"Finansal yan etkiler tüm dünyanın sorunu"

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği (TTOD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Tıbbi Onkolog Prof. Dr. Mahmut Gümüş ise finansal toksisitenin sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada tartışılan ciddi bir sorun olduğunu dile getirdi ve her ülkede yeni ve pahalı ilaçlara ulaşım konusunda sıkıntı yaşandığını söyledi. Prof. Dr. Mahmut Gümüş, “Bu, öyle bir duruma geldi ki artık Amerika veya Avrupa’da gerçekleşen onkoloji kongrelerinde konuşmacılar ilacı anlatırken, ‘şu kadar etkilidir, şu kadar yararlıdır’ dedikten sonra bir de ilacın ekonomik maliyetine değinerek bu konuyla ilgili konuşma yapıyor” dedi.

“Meme kanseri ilaçlarına erişimde de sıkıntı var”

Prof. Dr. Pınar Saip, bazı meme kanseri ilaçlarına erişimde de sıkıntı yaşandığını belirtirken, “Bugün Türkiye'de meme kanseri tedavisinde kullanılan ruhsatı olan ama geri ödemesi bulunmayan pahalı ilaçlar, hem geri ödemesi hem de ruhsatı olmayan pahalı ilaçlar ve bir türlü bulunamayan ucuz ilaçlar sıkıntıları yaşanıyor. Pahalı ilaçlar için Türkiye’de geri ödeme referans alınan ülkelere bakılarak belirleniyor. En düşük referans ülke fiyatı bir yüzdeyle çarpılıyor, sabitlenmiş döviz kuruna göre tespit ediliyor. Bu fiyatlar da ilaç firmalarına yeterli gelmiyor. Türkiye'de geri ödeme alabilmiş ilaçlar dünyanın diğer ülkelerine kıyasla daha ucuz” şeklinde konuştu.

“Ekonomik sorunlar hastalığın seyri için ciddi bir sorun”

Meme kanserinin tek bir hastalık olarak değerlendirilmesinin çok doğru olmadığını, hastalığın biyolojik türlerine ve evrelerine göre tedavilerin farklılık gösterdiğini vurgulayan Onkolog Saip, “Ne yazık ki meme kanserinin bazı çeşitlerinde etkili olan yeni ilaçların bazıları ülkemizde geri ödeme kapsamında bulunmuyor. Kanser hastalığı hasta ve ailesinde ekonomik sıkıntılara yol açar ve bu durum hastalığın seyri açısından risk oluşturur. Ülkelerin gelir seviyesi, sağlığa ayırdığı bütçe ve finansal yan etki arasında sıkı bir ilişki vardır. Örneğin batı Avrupa’da meme kanseri daha sık görülür ancak orta Avrupa’da hastalığın seyri daha kötüdür. Bu da hasta bakımının ve ilaca erişimin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Yeni geliştirilen ilaç fiyatları gün geçtikçe artmaktadır. Eski ilaçlar ise fiyat anlamında daha ulaşılabilir oldukları için piyasada bulunmamaktadır” diye konuştu.

“Gereksiz harcamalar yerine sağlık yatırımları şart”

Prof. Demir, akıllı molekül ve immünoterapi ilaçlarının yüksek maliyeti konusunda, “Evet, bu ilaçların çok maliyeti gerçekten çok yüksek ama bir insanın yaşamına kazandıracağımız bir günün hiçbir maddi bedeli yok. Bu açıdan görmek gerekiyor durumu. Ekonomik yan etkiler bütün dünyanın uğraştığı bir sorun, Türkiye de finansal toksisite üzerinde çalışıyor.” derken, Prof. Saip, “Ülkemizin Sağlık Bakanlığı ve SGK'sı özellikle hastalarımıza faydası olacak ilaçlar konusunda elinden gelen her şeyi yapmalı. Başka gereksiz harcamalardan kısılıp ömrü uzatacak, insan sağlığı için ihtiyaç olan konulara mali destek sağlamalı.” değerlendirmesinde bulundu.

“İlaçların geliştirilmesi süreci sadece ilaç firmalarına bırakılmamalı”

Yeni geliştirilen ve pahalı olan her ilacın, yeterince etkili olamayabileceğinin altını çizen Dr. Saip, “klinik yarar” konusuna vurgu yaparak şunları söyledi:

“Yeni geliştirilen bazı ilaçlar klinik olarak anlamsız ama istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar verebiliyor. Burada sadece fayda önemli değil, bu faydanın ne kadar olduğu, ne pahasına olduğu da çok önemli. Bazı yeni ilaçların yan etkisi az, etkisi çoktur, bu tür ilaçlara ilgili uzmanlık derneklerinin görüşü alındıktan sonra onay verilmeli, bu ilaçlar geri ödeme kapsamına alınmalı. Ama faydası net olmayan veya yan etkisi çok olan ilaçlarda geri ödeme sağlanması çok da şart değil. Yani sadece istatistiksel yarar değil, klinik yarar da değerlendirme sürecinde bir kriter olmalı. İlaç araştırma ve geliştirme çalışmaları gerçekten çok pahalı ve uzun bir süreç. Bu süreç yalnızca ilaç firmalarına bırakılmamalı. Bağımsız araştırmacılar devlet tarafından desteklenerek daha ucuz ve etkili ilaçların geliştirilmesi bir devlet politikası olarak işletilmeli.”

Yorumlar (0)