Ergenlik dönemine sınav stresinin etkilerini açıklıyoruz!

Milyonlarca öğrencinin gelecek planlarının arasında ilk sırada üniversite sınavında başarılı olmak ve hayallerindeki üniversitede eğitim almak var. Yaklaşan sınav dönemiyle birlikte öğrencilerin endişeleri ise artmış durumda. Oysa uzmanlar sınav stresinin üstesinden başarı ile gelinebileceğini söylüyor. Peki, ergenlik dönemine sınav stresinin etkileri nelerdir? Sınav stresinin üstesinden nasıl gelinir? Bu süreçte ailelere düşen görevler nelerdir? Sınav kaygısının öğrencilerin psikolojisine etkisi nasıldır? İşte tüm bu soruların yanıtlarını Psikolojik Danışman ve Terapist Ayşegül Keskin yanıtladı.

SAĞLIK 31.03.2022, 19:47 02.04.2022, 10:22
Ergenlik dönemine sınav stresinin etkilerini açıklıyoruz!

Üniversite sınavına az bir süre kaldı. Milyonlarca öğrenci 18 -19 Haziran 2022 tarihinde üniversite sınavına girecek. Bu sürece uzun zamandır hazırlanan öğrencilerin ise gün geçtikçe sınav stresleri ve kaygıları artıyor. Psikolojik Danışman ve Terapist Ayşegül Keskin, sınav stresinin üstesinden nasıl gelineceğine dair önemli açıklamalar yaptı ve merak edilen soruları yanıtladı. İşte sınav stresi ile baş etmenin yolları...

Ergenlik dönemi ne zaman başlar? Ne zamana kadar devam eder?

Çift terapilerinde boşanma dönemlerine baktığımızda çocukların 7 yaş öncesi dönemine veya ergenliğine denk geldiğini gözlemliyorum. Bu dönemde açıkçası çocuklar sallanıyor. Ergenlik dönemi 12 – 13 yaştan başlayıp 26 yaşına kadar devam edebiliyor.

Ergenlik döneminde, gençleri olumsuz etkileyen durumlar neler olabilir?

Ergenlik dönemi dediğimiz süreç, gencin aile içindeki muhatap olduğu ilişkilerle alakalı ve muhatap olduğu ilişkiler sonucundaki kendi olgunluğuyla alakalı bir dönemdir. Bu sebepten dolayı ergenlik döneminde anne baba çatışmaları yaşanabilir. Bir gencin ergenlik dönemini sıkıntılı geçirmesi birçok nedene bağlıdır. Mesela; anne ile babanın boşanması, birinin ölümü, ani bir kayıp veya maddi krizler gibi ani gelişen mevzular genç bireyi derinden etkileyebilir.

Genç bireyin ergenlik döneminde yaşadığı sıkıntıların üstesinden tek başına gelmesi mümkün mü?

Yönetemediği durumlar genç bireyi iyice hırpalar. Bu durumu şöyle ifade eder; ya içine çok kapanır ya çok saldırgan, hırçın ve öfkeli olur. Kendi de kendini yönetemez. Kendi de buralarda tıkanıp durur. Bu durum genci çok etkiler ve yorar.

Anne babasının sorunlarıyla, maddi sorunlarla, okulda öğretmen problemleriyle, arkadaş ve akran zorbalıklarıyla mücadele eden ve işin içinden çıkamayan gençler gerçekten bu dönemde çok zorlanıyorlar. Bu zorlanma gencin hazırlandığı sınava, derslerine, sosyal ilişkilerine ve ebeveynleriyle ilişkilerini de etki ediyor. En önemlisi de kendileriyle kavgalarına sebep olduğu için kendilerini direk etkiliyor.

Anne ve babaların çocuklarına karşı bu dönemde aşırı koruyucu yaklaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Birçok aile çocuğunu çok korumacı yetiştirdiği için çocuğun karşılaştığı sorunlar karşısında da çocukların sorunla muhatap olmasına izin vermeyip kendileri sorunla muhatap olup çözüyor. Durum böyle olunca çocuk, sudan çıkmış balığa dönebiliyor. Çocukluktan ergenliğe geçtiğinde çocuklar bu çatışmayı yaşıyorlar. Bu dönemde gençler ‘Bu sorunu şimdi nasıl çözeceğim? Problem var ne yapacağım? Ne yaparsam zarar görmeden bunu atlatabilirim.’ gibi sorularla yüzleşiyor. Bu da oldukça önemli bir yüzleşme.

Ergenlik döneminde aile desteği şart!

Ergenlik dönemindeki birçok gencin dışlanmaktan korktuğuna dikkat çeken Ayşegül Keskin, bu dönemde ailenin desteğinin ve ilgisinin oldukça önemli olduğunu belirtti.

Gençlerin ergenlik döneminde aileden beklentileri var mı?

Genç birey ergenlik döneminde hem tepki vermek hem de verdiği tepkiden dolayı dışlanmamak istiyor. Bu yaş grubunda dışlanıp dışlanmamak da çok önemli! Bu sebepten dolayı genç, dışlanmadan, değersizleştirilmeden, suçlanmadan, yargılanmadan kendini ortaya koyup bir şeyler ortaya çıkarıp kendini iyi hissetmek istiyor. Ama bu aile desteğini almadan olmaz! Kaç yaşında olursa olsun insanlar ailesine ihtiyaç hisseder ve aile desteğini önemser. Bu noktada anne babaların olgun olması ve çocuklarla iyi bir iletişime sahip olması çok önemli.

Ergenlik döneminde psikolojik destek almak, genç bireyin kendini daha iyi hissetmesini sağlar mı?

Bu dönemde genç kendini toparlayamıyorsa, ders stresini aşamıyorsa, düzene giremiyorsa mutlaka bir destek almalılar. Yardımla birlikte gençte ailede güzel sonuçlar alacaktır. Destek alan gençlerin üstlerinden bir yük kalkıyor, kendileriyle barışıyor. Çünkü ergen demek kendiyle kavgalı olan demektir. Kendini beğenmeyen demektir. Dışarıya tepkili olan demektir ve dışarının beğenip beğenmemesini birinci derecede çok önemseyen demektir. Grup arkadaşlıklarını yine çok önemseyen demektir.

Siz gençle terapi yaparken nelere dikkat ediyorsunuz? Nasıl bir yol izliyorsunuz?

Gence ‘hadi gel stresli olduğun durumları çözelim’ demekle olmaz. Çok geriye gitmelisiniz. Bunun içinde gencin sistemini öğreniyoruz, aile düzenini, aile yapısını öğreniyoruz. Ailenin sorun çözme ve kriz yönetme becerisi olmuş mu onu görüyoruz.

Dikkat! Kaygılı aile, kaygılı çocuk demek

Ergenlik dönemi gençler için aynı zamanda sınav dönemi demek. Sorun yaşayan gençler bu dönemde çok kaygılı oluyor. Bu durumun önüne nasıl geçilebilir?

Çocukta ki kaygı düzeyinin aile kökenli olduğunu dile getiren Keskin, kaygılı ailelerin çocuklarının da kaygılı olacağını söyledi ve şöyle devam etti: ‘Ben bütün gençlerin kesinlikle sınav öncesinde bir terapi almasını, kaygı, stres, evham, endişe, korku değersizlik, öz güven problemi gibi yorucu olan bu negatif duygulardan arınmasını tavsiye ediyorum. Terapi inanılmaz iyi geliyor. Odaklanma, motivasyon konusunda da bir disiplin oluşturuyor. Beraber uzmanla bir yol haritası çiziliyor. Nerede takılıyor? Nerede takılmıyor? Neresi zayıf? Neresi kuvvetli? Nereye yatırım yapmak lazım? diye bir yol haritası çıktığında çok güzel ilerlenebiliyor. Yani gencin sınav öncesinde bir destek alması kesinlikle işine yarayacaktır. Özgüven oldukça değerlilik oldukça kendiyle el sıkışabildikçe işler yolunda gidecektir. Genç çoğu şeyi fazlaca büyüttüğünü anlar ve fark eder. Bu yüzden bir destek alınmasını çok önemsiyorum.

Sınav stresi öğrencinin psikolojisini olumsuz etkiler mi?

Sınav stresi dediğimiz şey her zaman negatif değildir. Stres bazen motivasyona da artı döner. Bizim istediğimiz bu zaten. Yani stresi yaşayalım ve en iyisini yapmaya çalışalım. Fakat stresi yaşayıp elimize yüzümüze bulaştırıp panik yapıp her şeyin daha kötü olmasını sağlamak değil, stersi ters etkiye yani olumlu yöne çevirmek önemli. Bizim istemediğimiz şey kötü stres, insanı negatife düşüren, olumsuza düşüren, kendini yerden yere vurup dibe düşüren, kendini inciten, kendini yoran stres. Yoksa stres, rüzgâr gibi arkaya alındığında çok güzel yerlere götürür. Yeter ki abartılı olmasın.

Bu süreçte öğrencilerin ailelerine düşen görevler nelerdir?

Bazı aileler ‘Oğlum kazanmasan da önemli değil. Kızım sen işte iyi ol, önemli olan o, biz problem etmiyoruz’ falan filan gibi cümleler kursa da gençler onun reklam cümlesi olduğunu fark ediyor. Veliler öğrencilere sürekli ‘çalıştın mı? çalışıyor musun? Odanın ışığın kapalıydı, ses geliyordu, çalışsana’ gibi sorular soruyor. Bu da yetmiyor gibi ikide bir odaya girip kontrol ediyor. Ders çalışırken meyve ya da çay götürüp getirmeler gibi. Bunlar sistemi bozan işler.

Sınav döneminde sosyal yaşantının devam etmesi şart!

Sınav döneminde öğrenciler, ders çalışmanın dışında başka aktiviteler yapmalı mı?

Kesinlikle yapılmalı. Mesela haftada bir veya haftada iki birer saatten spor aktivitesi olabilir. Herhangi bir enstrüman çalınabilir. Resimle uğraşılabilir. Doğayla buluşulabilir. Yani en kötü ihtimal haftada bir bile olsa bir sosyallik olması lazım.! Gencin de buna ihtiyacı var. Tamamen her şeyden soyutlanmak doğru değil. Tamamen dersle baş başa kalıp gezmeden, eğlenmeden, diyalog kurmadan, arkadaşlarla görüşmeden sadece sınava hazırlanmak doğru değil. Fakat bir disiplin gerekiyor. Bu arada disiplin dendiğinde böyle korkutucu bir şey gibi geliyor ama ondan bahsetmiyorum. Baskı anlamında söylemiyorum. Düzen olduğu zaman zihin kendini iyi hisseder.

Ders çalışmaya başarı ve başarısızlık olarak dersek çocuğu hırpalarız!

'Başarı ve başarısızlık bir sonuçtur, damga değildir' diyen Terapist Ayşegül Keskin, mükemmeliyetçi yaklaşımı olan gençler için şunları söyledi: ‘Dört dörtlük başarı diye bir şey yok. Fakat gençlerde böyle bir imaj var. Özellikle sınavı stres yapan, sınav stresini yoğun yaşayan gençlerde ‘yapmalıyım, şöyle olmalı, böyle olmalı’ diye kuralcı ve mükemmeliyetçi bir yaklaşım var. Bunun geri planına baktığımızda ailede de mükemmeliyetçi yaklaşım var. Örneğin; sınav sürecinde gencin çok stresli ve mükemmeliyetçi olduğunu görüyoruz. Ardından aileyi gözlemliyoruz ve görüyoruz ki o ailenin de mesela temizlik veya düzen konusunda mükemmeliyetçilikleri var. Yani eğitim konusunda ya da benzer konularda bu durumun olması şart değil. Alakasız bir konu da benzer benzer tepkileri öğrenmiş genç öğrendiği şeyi kendine en hassas olduğu noktada uyguluyor. Böyle bir durum var.

HABERNEDİYOR.COM / KÜBRA ÖZGÜ - ÖZEL HABER

Yorumlar (0)