Doktorun tesadüfen muayene ettiği küçük kız kör olmaktan kurtuldu

Samsun’da göz randevusuna giden dedesine eşlik eden 7 yaşındaki Elisa’ya, herhangi bir şikayeti olmamasına rağmen doktorun kendisini de muayene etmesi neticesinde, oldukça ciddi bir hastalık olan ve geri dönüşümü olmayan körlüğe sebep olabilen psödotümör serebri tanısı kondu. 

SAĞLIK 23.07.2021, 15:12 24.07.2021, 20:17
Doktorun tesadüfen muayene ettiği küçük kız kör olmaktan kurtuldu

Samsun’da Ender Bilgici göz muayenesi için gittiği VM Medical Park Samsun Hastanesi’ne giderken torunu Elisa’yı da yanında götürdü. 

Dedesine eşlik etmek için gittiği hastanede serebri tanısı kondu

Ender Bilgici’nin göz muayenesinin bitmesinin ardından Göz Hastalıkları Uzm. Dr. Aziz Çil, küçük Elisa’ya “Seni de muayene edeyim gel” demesiyle birlikte Elisa’nın göz dibinde bir anormallik bulunduğu, görme sinirinin başlangıcında ödem bulunduğu fark edildi. Dr. Aziz Çil, bunun üzerine minik Elisa’yı Çocuk Nörolojisi polikliniğine sevk etmeye karar verdi. Poliklinikte nörolojik muayenesi gerçekleştirilen hastaya, lazım olan testleri isteyen ve tanısal yöntemleri gerçekleştiren Dr. Öğr. Üyesi Hülya İnce, küçük Elisa’da Psödotümor serebri tanısı koydu. Hemen ilaç tedavisine başlayan Dr. Öğr. Üyesi Hülya İnce, ilerlediğinde geri dönüşü bulunmayan körlüğe neden olan hastalığın önüne geçti. 

“Tesadüfen fark edilmiş”

Tanı koyma aşamasını aktaran Dr. Öğr. Üyesi Hülya İnce, şunları anlattı:

"7 yaşındaki hastamız Elisa, dedesi ve anneannesinin yanında göz polikliniğine gitmiş. Herhangi bir şikayeti olmamasına rağmen, göz doktorumuzun polikliniğe gelen bütün çocuklara tarama amaçlı göz muayenesi gerçekleştirme duyarlılığı sayesinde, tesadüfen fark edilen Psödotümor serebri olgusudur. Mesleki duyarlılığıyla göz hekimimiz, hiçbir şikayeti olmamasına rağmen, büyükleriyle birlikte gelen tüm çocuklara tarama amaçlı göz muayenesi uygulamış ve küçük hastamızın göz dibinde bir anormallik, papil ödemi olduğunu fark etmiş. Kafa içinde basınç artışı bulunan hastalarımız, genellikle baş ağrısı, gözlük numarasının hızlı yükselmesi, çift görme, gözlerde içe kayma ya da dışa bakamama, sabah kalktığında kusma gibi şikayetlerle bize başvuruyorlar. Söz konusu vakadaki ilginç olan şey, kliniğin henüz ilerlemeden, şikayeti yokken, tarama amaçlı bir göz muayenesiyle tanının konulmasıdır. 'Çocuk İzlem Protokolleri' çerçevesinde 0-3 aylık bebeklere ilk göz muayenesinin uygulanması, okul öncesi süreçte ise 36-48 aylık çocukların ve ilköğretim 1. sınıftaki öğrencilerin rutin göz taraması gereklidir.” 

"Son 5 yılda 45 olgu”

Bu hastalığın erken tanı konulmaması ve tedavisinin yapılmaması durumunda geri dönüşümü olmayan körlüğe sebep olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Hülya İnce, sözlerine şöyle devam etti:

"Psödotümor serebri; kafa içerisinde bir yer kaplayan lezyon olmamasına rağmen, bir kitle varmış gibi, beynin basıncının artışı olarak bilinir.  Nasıl ki dolaşım sisteminin bir tansiyonu, göz tansiyonu varsa, kafa içerisinde bulunan yapıların anormalliğine bağlı olarak beynimizin de tansiyonu artabiliyor. Çocuk nöroloji uzmanı olarak biz de, ilk başta kafa içerisinde tümoral, vasküler veya herhangi bir lezyon var mı şeklinde bir beyin MR ile değerlendiriyoruz. MR venografi denilen yöntemle, beynin toplar damarlarında kan akımında anormallik bulunup bulunmadığını araştırıyoruz. Uygun hastalarda, beyin omurilik sıvısının basıncını ölçerek, yüksekliğini değerlendiriyoruz. Özellikle doğurganlık dönemindeki obez kadınlarda çok sık görülen bu rahatsızlığın, çocuklarda da sık bir şekilde görüldüğü bilinmektedir. Son 5 yıllık dönemde ben, 45 olguya tanı ve tedavi uyguladım. Bunların 24’ü kız ve 21’i ise erkekti. Ortalama olarak 9 yaş civarlarında bize başvurduğunu fark ettik. Hastalarımızın en çok yaptığı şikayet ise baş ağrısıydı. Geniş bir tarama testleri gerçekleştirdiğimiz bu hastaların yüzde 92’sinde etiyolojik bir neden bulduk. Bu nedenleri ortadan kaldırarak ve erken dönemde uygun tedaviye başlayarak hiçbir hastamızı cerrahiye göndermedik. İlaç tedavisiyle hepsini iyileştirdik. Bu çok büyük önem taşıyor. Psödotümor serebri denilen rahatsızlığın en korkutucu tarafı, geri dönüşümü olmayan körlük oluşturmasıdır. Bu sebeple tanıda geç kalırsak, ilaç tedavisi iyi yapılmazsa ve etiyolojik sebepleri ortadan kaldıramazsak hastalarımızı körlükten kurtaramayız. Ne yazık ki, görme sinirindeki kalıcı hasara bağlı gelişen görme kaybı tekrar elde edilemez. Bu sebeple uygun tedavi edilmeyen birçok hasta cerrahiye gönderilebiliyor. Bizim en büyük avantajımız, geniş etiyolojik testleri bütün hastalarımıza yaparak altta yatan sebebi ortaya koymamızdı. Hastamız Elisa özelinde bakarsak, bu etiyolojik testler neticesinde hastamızın beyin toplar damarlarında bir pıhtı bulunduğunu fark ettik. Genetik olarak da pıhtı oluşumuna sebep olan bir faktörün hem babadan hem anneden Elisa’ya aktarıldığını tespit ettik. Çocuk Hematoloji departmanımızla beraber ilk başta trombolitik, ardından antitrombotik koruyucu tedavi ile bir yandan kafa içinde artmış basıncı düzelttik, diğer yandan pıhtıyı erittik" 

“Şikayet olmasa bile göz taramaları yapılmalı”

Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Aziz Çil, "Çocuk hastaların, görmeyle ilgili bir şikayetleri olmasa bile uygun yaşlarda bu göz taramalarının yapılması lazım. Fakat, toplumda bu tarz bir bilinç ve alışkanlık yok. Bu yüzden çocukların geneline görme taraması yapılamıyor ve bu çocuklar genellikle gözleri çok ileri derecede bozulunca bize getiriliyor. Bu düşünceyle, yetişkin hastalarla birlikte gelen tüm çocuklarda bir bozukluk var mı? Anormal bir şey var mı? şeklinde çocuğu da mutlaka muayene ediyorum. Muayenemizde kızımızın gözünde hafif miyop olduğunu belirledik. Göz arkasında, görme sinirinde de ödem tespit ettik. Çocuk nörolojisine gönderdik. Beyninde basınç artışı olduğu belirlendi ve başarılı bir tedavi sonucunda beynindeki anormallik giderildi, görme sinirindeki ödem kayboldu" açıklamasını yaptı.

7 yaşındaki küçük Elisa’nın tedavisine devam ediliyor. 

Yorumlar (0)