Bulaşıcı hastalıklarının %58'i iklim değişikliği ile daha da kötüleşebilir!

Koronavirüs sürecinde insanlık küresel anlamda yaşanan bir salgının ekonomimizden sosyal hayatımıza kadar bizi nasıl etkileyebileceğini en acı şekilde tecrübe etti. Bu süreçte pek çok ülke ekonomik anlamda bir durgunluk yaşarken birçok ülkenin sağlık sistemi ise çökme noktasına geldi. Dünya üzerinde yaklaşık 6,5 milyon insan koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirirken geliştirilen aşıların ardında ülkeler normalleşme sürecine girip COVID döneminde yaşanan ekonomik kayıpların önüne geçmek adına üretimlerini hızlandırdı. Sera gazı salınımlarını artıran bu politikalar gelecekte daha da büyük salgınların yaşanmasına neden olabilir. Yapılan araştırmalar bulaşıcı hastalıklarının %58'inin iklim değişikliği ile daha da kötüleşebileceğini gösteriyor.

SAĞLIK 15.08.2022, 22:13 18.08.2022, 09:52
Bulaşıcı hastalıklarının %58'i iklim değişikliği ile daha da kötüleşebilir!

Sağlık alanında yapılan çalışmalar, koronavirüsün küresel anlamda sağlık sistemlerini nasıl etkilediğini ve bazı şartlarda hayati hizmetlere erişimi ciddi biçimde kısıtladığını ortaya koyuyor. Bu aksamaların, yüzyılın ilk 20 yılında hem yaşam süresi hem de sağlıklı yaşam beklentisi konusunda küresel ilerlemeyi engellemesi muhtemel görülüyor. Küresel anlamda beklenen yaşam süresi 2000 yılında 66,8 yıl iken 2019 yılında 73,3 yıla ve sağlıklı yaşam beklentisi ise 2000 yılında 58,3 yıl iken 2019 yılında 63,7 yıla kadar yükselmişti. Bu büyük ölçüde anne ve çocuk sağlığındaki kazanımlardan ve HIV, tüberküloz ve sıtma gibi bulaşıcı hastalık programlarındaki büyük yatırımlar ve iyileştirmelerden kaynaklanıyordu. Ancak 2020 verileri, sağlık hizmetinde yaşanan kesintilerin 2019 ve 2020 yılları arasında tüberküloz ve sıtma kaynaklı ölümlerdeki artışa nasıl katkıda bulunduğunu gösteriyor.

Son 20 yılda küresel anlamda cesaret verici gelişmeler yaşandı

Pandemiden önce alkol tüketiminin ve tütün kullanımının azaltılmasının yanı sıra güvenli bir şekilde tedarik edilen içme suyuna, temel hijyene, temiz yakıtlara ve teknolojilere erişimin artırılması anlamında küresel olarak cesaret verici eğilimler vardı. Bu ilerlemeler, 2000 ile 2019 yılları arasında küresel sağlık harcamalarını iki katına çıkarak küresel gayri safi yurtiçi hasılanın %9,8'ine ulaşmasıyla kısmen desteklenmişti. Ancak bu harcamaların yaklaşık %80'i yüksek gelirli ülkelerde gerçekleşti ve büyük kısmı (yaklaşık %70'i) hükümet bütçelerinden sağlandı. Düşük gelirli ülkelerde ise cepten yapılan harcamalar sağlık harcamalarının ana kaynağını oluşturuyordu (%44) ve bunu dış yardımlar (%29) takip etti.

COVID salgını yaşanan ilerlemeleri durdurdu

Son 20 yılda hizmet kapsamı iyileşirken, sağlık alanında yapılan harcamalar artış gösterdi. Mevcut küresel ekonomik durgunluk ve sağlık hizmetlerinin sürekliliğini sağlamak için mücadele eden sağlık sistemleri ile birlikte, COVID-19 salgınının hizmet kapsamında kaydedilen ilerlemeyi durdurması ve küresel olarak finansal korumayı daha da kötüleştirmesi muhtemel görülüyor. Bunun en büyük nedenlerinden biri bazı kişilerin maddi imkânları olmadığı için bakıma hiçbir şekilde erişememeleri. Ek olarak, hizmet arayan ve alan kişiler arasında, cepten yapılan sağlık harcamaları nedeniyle, pandemi öncesine göre daha büyük bir finansal zorlukla karşı karşıya kalma riski de var. Sağlık anlamında yapılan bu ilerlemeler büyük anlamda son 20 yılda gerçekleştirildi. Ancak uzun araştırmalar ve geliştirmeler sonucunda elde edilen bu yenilikler iklim değişikliği nedeniyle elimizden kayıp gidebilir. Zira 70 binin üzerinde incelenen araştırmalardan elde edilen bulgulara göre iklim değişikliği bulaşıcı hastalıkların yaklaşık yüzde 58’ini daha da kötü bir hale getirerek ölüm olasılıklarını artırabilir.

İklim değişikliği bulaşıcı hastalıkların yüzde 58’ini daha da kötüleştirebilir

Yeni araştırmalara göre iklim değişikliği, su yoluyla bulaşan yaygın virüslerden veba gibi ölümcül hastalıklara kadar, insanların dünya çapında temas ettiği bulaşıcı hastalıkların tam %58'ini daha da kötüleştirebilir. Çevre ve sağlık bilim çalışanlarından oluşan bir ekip, iklimle ilgili tehlikelerin ağırlaştırdığı insan risklerinin bir haritasını oluşturmak için bilinen tüm patojenik hastalıklar hakkında onlarca yıldır yazılan 70 binin üzerindeki bilimsel makaleyi gözden geçirdi. Araştırmacıların bulduğu rakamlar ise sarsıcıydı. Yapılan incelemeler sonucunda 375 insan hastalığından 218'inin, iklim değişikliğinden etkilenebileceği keşfedildi. Bu durum iklim değişikliğinin gelecekteki sağlık sistemleri ve yaşam süreleri üzerinde ne denli bir etki oluşturabileceğini gözler önüne seriyor.

İklimin bulaşıcı hastalıklarla ilişkisi

İklimin ilk başta bulaşıcı hastalıklarla bir ilgisinin olmadığı düşünülebilir. Zira iklim değişikliğinin direkt olarak doğa olaylarına, çevreye ve kutuplardaki buzullar gibi dünyanın kendi ekosistemi içindeki düzene etkileri görülüyor. İlk bakışta alakasız gibi gözükse de dolaylı olarak da olsa iklimin sağlık sorunları ve hastalıklarla yakın bir ilişkisi var. Örneğin yaşanan sel felaketleri hepatiti daha da yayabilir. Artan sıcaklıklar sıtma taşıyan sivrisineklerin ömrünü uzatabilir. Kuraklık, yiyecek ararken hantavirüs bulaşmış kemirgenlerin şehirlere girmesine neden olabilir. İklim değişikliğinin bunun gibi 1.000'den fazla iletim yolunu etkilemesi ve iklim tehlikelerinin küresel olarak giderek artmasıyla, toplumların bu etkilerin hepsine başarılı bir şekilde uyum sağlamasını beklemenin gerçekçi bir seçenek olmadığı sonucuna varıldı. Dünyanın yakın bir gelecekte bu riskleri azaltmak için iklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarını azaltması gerekecek.

İklim-sağlığı tehlikelerini haritalamak

İnsanlığın küresel sağlık krizlerini önleyebilmek için, iklim değişikliğinin patojenik hastalıkları etkileyebileceği yollar ve büyüklüğü hakkında kapsamlı bir anlayışa ihtiyacı var. Bu etkiler tam olarak anlaşılmadan ülkeler ve toplumlar iklim değişikliğinin tehlikelerini tam olarak anlayamayacak ve bu tehdide karşı bir adım atmak için yeterince istekli olmayacaklardır. Yapılan araştırmada artan sera gazı emisyonlarıyla bağlantılı iklimle ilgili 10 tehlikeye odaklanıldı: atmosferik ısınma, sıcak hava dalgaları, kuraklık, orman yangınları, yoğun yağış, sel, fırtınalar, deniz seviyesinin yükselmesi, okyanus ısınması ve arazi örtüsü değişikliği. Daha sonra, bu tehlikelerle bağlantılı insan hastalığı oluşumlarının spesifik ve ölçülebilir gözlemlerini tartışan çalışmalar incelendi. Yani iklim değişikliği bulaşıcı hastalıkların daha kolay yayılması için daha uygun bir ortam hazırlayarak hastalıkların etki gücünü artırıyor.

Vektör kaynaklı hastalıklar

Toplamda 77.000'den fazla bilimsel makale incelendi. Bunlardan 830 tanesi, belirli bir yerde ve zamanda belirli bir hastalığı etkileyen iklimsel bir tehlikeyi inceliyordu ve bu durum bilim insanlarının, iklimsel tehlikeler, bulaşma yolları, patojenler ve hastalıklardan oluşan bir veri tabanı oluşturmasına izin verdi. Tehlike ve patojen arasındaki her yolun etkileşimli bir haritası çevrimiçi olarak tasarlandı. İklim değişikliğinin ağırlaştırdığı en fazla sayıda hastalık, sivrisinekler, yarasalar veya kemirgenler tarafından yayılanlar gibi vektör kaynaklı bulaşmalardan oluşuyordu. Vektör kaynaklı hastalıklar, sivrisinekler, keneler, triatomin böcekleri, tatarcıklar ve karasinekler gibi enfekte eklembacaklı türlerinin ısırmasıyla bulaşan enfeksiyonlar olarak biliniyor. Eklembacaklı vektörler soğukkanlıdır ve bu nedenle özellikle iklim faktörlerine karşı oldukça duyarlıdır. İklim şartları, vektörlerin hayatta kalma ve üreme oranlarını, habitat uygunluğunu, dağılımını ve bolluğunu yakından etkiler. Vektör kaynaklı hastalıklar Avrupa'da yaygındır ve iklim değişikliği ile ilgili en iyi çalışılmış hastalıklar arasında yer alıyor. İklim tehlikesinin türüne bakıldığında ise iklim etkilerinin çoğunluğu atmosferik ısınma (160 hastalık), yoğun yağış (122) ve sel (121) ile ilişkilendirildi.

İklim patojen riskini nasıl etkiler?

İklimsel tehlikelerin patojenler ve insanlarla etkileşime girmesi için dört temel yol bulundu:

1) İklimle ilgili tehlikeler, patojenleri insanlara yaklaştırır

Bazı durumlarda, iklimle ilgili tehlikeler, tehlikeli patojenik hastalıklar için vektör olarak hareket edebilen hayvan ve organizma çeşitlerini değiştiriyor. Bu hayvanlar iklim değişikliği sonucu daralan yaşama alanları nedeniyle yaşam alanlarını insanların yaşadığı bölgelere doğru genişletebilirler. Bu durum insanları gelecekte daha büyük bir tehlikenin içine atarak bulaşıcı hastalıkların yaşanma ve yayılma olasılıklarını da oldukça artırabilir.

2) İklimle ilgili tehlikeler insanları patojenlere yaklaştırır

İklim felaketleri ayrıca insan davranış kalıplarını patojenlere maruz kalma şanslarını artıracak şekilde değiştirebilir. Örneğin, sıcak hava dalgaları sırasında insanlar genellikle suda daha fazla zaman geçirir ve bu da su kaynaklı hastalık salgınlarının artmasına neden olabilir. Özellikle, 2014 yılında kuzey İskandinavya'da yaşanan sıcak hava dalgasının ardından İsveç ve Finlandiya'da Vibrio ile ilişkili enfeksiyonlar önemli ölçüde artmıştı.

3) İklimle ilgili tehlikeler patojenleri artırır

Bazı durumlarda, iklimle ilgili tehlikeler ya patojenlerin vektörlerle etkileşime girme fırsatlarını artırabilen ya da patojenlerin insanlarda ciddi hastalıklara neden olma yeteneklerini artırabilen çevresel koşullara yol açabilir. Örneğin, yoğun yağış ve sel nedeniyle bir yerde biriken durgun su sivrisinekler için üreme alanı sağlayarak sarıhumma, dang humması, sıtma, Batı Nil humması ve leishmaniasis gibi hastalıkların bulaşmasının artmasına neden olabilir. Öte yandan birçok su kaynaklı hastalık, sel ve aşırı sağanak gibi iklim tehlikeleri ile yayılabilir Çalışmalar, artan sıcaklıkların virüslerin ısıya karşı daha dirençli hale gelmesine yardımcı olabileceğini ve patojenlerin insan vücudundaki ateşe daha iyi uyum sağlayabilmesiyle hastalık şiddetinin artmasına neden olabileceğini göstermiştir.

Örneğin, araştırmalar, yükselen küresel sıcaklıkların mantar patojenlerinin ısı toleransının artmasına yol açtığını ileri sürüyor. Daha önce insanlar için patojen olmayan bir mantar olan Candida auris'in tedaviye dirençli insan enfeksiyonlarının birden fazla kıtada aniden ortaya çıkması, artan küresel sıcaklıklarla ilişkilendirilmiştir. Benzer şekilde, kentsel ortamlardaki mantarların, daha serin olma eğiliminde olan kırsal alanlardaki mantarlardan daha fazla ısıya dayanıklı olduğu gösterilmiştir.

4) İklimle ilgili tehlikeler, vücudun patojenlerle başa çıkma yeteneğini zayıflatır

Çalışmalar, artan sıcaklıkların virüslerin ısıya karşı daha dirençli hale gelmesine yardımcı olabileceğini ve patojenlerin insan vücudundaki ateşe daha iyi uyum sağlayabilmesiyle hastalık şiddetinin artmasını etkileyebileceğini gösteriyor. Bu durum örneğin afet hasarlarının kalabalık koşullarda yaşayan ve iyi sağlık koşullarından yoksun olan veya patojenlere maruz kalmalarını artıran durumlara yol açması gibi insanları tehlikeli koşullara zorlayabilir. Tehlikeler, örneğin yetersiz beslenme yoluyla vücudun patojenlerle savaşma kapasitesini de azaltabilir. İklimsel tehlikelerle yaşamak aynı zamanda stres nedeniyle kortizol üretiminin artmasına neden olarak insan vücudunun bağışıklık tepkisinde de bir azalmaya yol açabilir.

Bu konuda ne yapılmalı?

İklim değişikliği insan yaşamı, sağlık ve sosyoekonomik refah için önemli bir tehdit oluşturuyor. Bilim insanları tarafından hazırlanan bu son harita bu tehdidin ne kadar kapsamlı olabileceğini gösteriyor. Araştırmalara göre, riski geri çevirmek için insanlık, küresel ısınmayı körükleyen insan kaynaklı sera gazı emisyonlarını frenlemek zorunda kalacak. Son yıllarda yaşadığımız COVID süreci küresel sağlığın ne denli tehdit edici bir unsur olabileceğini ve küresel salgınların hayatımızı her anlamda nasıl etkileyebileceğini acı bir şekilde gözler önüne serdi. Gelecekte daha kötü senaryolarla karşı karşıya kalmamak adına iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirip daha güvenli ve sağlıklı bir gelecek inşa etmemiz gerekiyor.

HABERNEDİYOR.COM | TAYFUR BAL – ÖZEL HABER

Yorumlar (0)