Zehrin İşlemediği Kral: Mithridatis VI

Pontus’un Kralı Mithridatis, Roma’ya Hannibal’den sonra en zor zamanlarını yaşatan bir zehir bilimciydi. 

ÖZEL HABER 11.10.2019, 10:15 11.10.2019, 16:20
Zehrin İşlemediği Kral: Mithridatis VI

Mithridatis, MÖ 132 yılında Pontus Kralı 5. Mithridatis V ve 6. Laodice’in oğlu olarak dünyaya geldi. Soyunun annesi tarafından Büyük İskender’e, baba tarafından Pers Kralı Büyük Darius’a dayandığı iddiasından bulunarak, hem Doğu medeniyetini temsil eden Persler hem de Batı medeniyetini temsil eden Yunanlar tarafından büyük saygı gördü. 

Her ne kadar soylu bir aileden gelse de yaşamı büyük zorluklarla geçti.  Mithridatis 13 yaşındayken babası zehirlenerek Sinop’ta öldürüldü. Babasının suikaste kurban gitmesi Mithridatis’in üzerinde büyük etki bıraktı. Sonrasında hem Mithridatis’in hem de kardeşinin yaşının çok küçük olması sebebiyle, annesi Laodice, krallığı saltanat naibi olarak yönetti. Ancak çok geçmeden Mithridatis, annesinin kendisine karşı komplo kurduğuna dair duyumlar almaya başladı ve saraydan kaçtı. Bu esnada kendisinden haber alınamadı. Ancak bilindiği kadarıyla bu dönemi fiziksel ve zihinsel açıdan kendisini güçlendirmek için harcadı. 
Dünyanın dört bir yanındaki hekimler ve zehir üstatlarıyla iletişime geçti. Onlardan öğrendiği tıp, kimya ve bitki ilimleriyle kendisini geliştirdi ve babasının başına geleni yaşamamak için elinden geleni yaptı. Bunun sonucunda zehirlerden küçük dozlarda içerek bağışıklık kazanma tekniğini geliştirdi. Zehirlere bağışıklık kazanma hevesi kendisini birçok kez ölümün kıyasına getirse de hepsini atlattı.

Mithridatisle ilgili diğer bir ilginç gerçekse kız kardeşiyle evlenerek hanedan soyunun saflığını koruma çabasıdır. O dönemlerde ensest ilişkinin bugüne kıyasla oldukça yaygın olduğu biliniyor.

Roma’nın Hannibal’dan sonraki en büyük düşmanıydı

Mithridatis’in en büyük amacı Pontus Krallığı’nın topraklarını genişletmek ve bölgedeki Roma hâkimiyetini bitirerek hem Doğu’nun hem Batı’nın temsilcisi haline gelmekti. Bu nedenle Roma vatandaşlarına karşı büyük katliamlara girişti. Örneğin, Romalılar’ın zenginliklerinden yararlanmak istediği Efes kentinde büyük bir törenle karşılandı. Zira Yunanlılar ancak Mithridatis’in kendilerini Romalılar’dan kurtarabileceğine inanıyordu. Mithridatis, şehri ele geçirdikten sonra önce Romalı Komutan Akilius’u ele geçirerek boğazından eritilmiş altın dökerek öldürür, daha sonra seksen bin nüfuslu Efes şehrindeki tüm Roma vatandaşlarına yönelik katliamı başlatır ve Romalı vatandaşların kitleler halinde bölgeden kaçmasını sağlar. 

Ermenistan Krallığıyla İttifak 
 
Mithridatis, bölgede elini güçlendirmek için Ermenistan Kralı Büyük Tigranes ile kızını evlendirdi. Böylece zaten Romalılardan hoşlanmayan Ermenistan Kralı, Mithridatis ile beraber bölgede güçlerini birleştirirek Roma’ya cephe aldılar. 
Tüm bu hamleler sonucunda Mithridatis, artık küçük bir şehir devletinin kralı olarak değil ikinci Hannibal vakası olarak görülmeye başlandı. Bu nedenle Roma’da ün yapmak ve senatoda güç kazanmak isteyen generaller hedeflerini Mithridatis’e çevirdiler. Tıpkı Osmanlı İmparatorluğu’nda savaşçı padişahların ahalinin gözdesi olduğu gibi, Roma’da da halkın sempatisini kazanmak isteyen ve politik güç elde etmek isteyen generaller ünlü bir krala, generale karşı savaş kazanmak zorundalardı.

Mithridatis Savaşları

1. Mithridatis Savaşı MÖ 88- MÖ 84 yılları arasında ünlü Romalı komutan ve diktatör Sulla’nın ordusuyla Mithridatis arasında yaşandı.  Sayısal eksikliğe rağmen Roma Ordusu savaştan galip çıktı ve Mithridatis’in Batı Anadolu’daki egemenliğini sonlandırdı. Ancak Sulla, rakibi Gaius Marius’un senatoyu ele geçirmek üzere olduğunu duyunca Mithridatis ile barış imzalayıp hızlıca Roma’ya döndü.

Mithridatis’in eski komutanı Archelaus Roma’ya karşı birkaç savaş kaybetmesinin sonucunda ölüm korkusuyla Roma’ya sığınmış ve Roma’yı Mithridatis’e karşı doldurarak 2. Mithridatis Savaşları’na neden oldu. Savaş, Romalı komutan Murena’nın Mithridatis’e saldırmasıyla başlamış ve Mithridatis bu savaş sonucunda kendi lehine bir anlaşma elde etmiştir.

2. Mithridatis Savaşı’ndan yaklaşık on yıl sonra Roma günümüz Bursa-Zonguldak civarındaki Bitinya’yı işgale kalkışmış ve bunun sonucunda Üçüncü Mithridatis Savaşları başladı.

3. Mithridatis Savaşları’nda Mithridatis önce Roma’nın ünlü generallerinden Lucullus’la karşılaştı. 

Bitinya’da Roma lejyonlarından biri Pontuslularca kuşatma altına alınmıştı. Lucullus’un kuşatılmış lejyona ulaşmasının tek şansı, Pontus Ordusu tarafından tutulan dar geçitten geçmesiydi. Savaş öncesinde, Roma’nın hain generali Sertorius’un danışmanları, Roma’ya karşı Mithridatis ile ittifak içindeydi. Fakat Sertorius, İspanya’da suikasta kurban gidince, Roma Senatosu tarafından affedilmek istenen danışmanlar Mithridatis’e karşı komplo hazırladı. Pontus Kralı’yla iletişimi sürdüren Sertorius’un danışmanları, Mithridatis’e, Lucullus’un Ordusu’nun onu terk ettiği yalanını söyledi. Yalana inanan Mithridatis, dar geçidi tutan birliklerini bölgeden çekince, Lucullus bölgeye ordusunu rahatça sokarak Pontus Ordusu’nun tedarik yolunu kesti ve Pontuslular açlığa mahkûm edildi. Tedarik yolu kesilen Pontus Ordusu yüksek kayıplar vermeye başladı ve Mithridatis, Karadeniz’de beklettiği donanmasına binerek kaçtı.

Lucullus’a yenilen Mithridatis, daha sonra ünlü General Pompey tarafından da ağır bir yenilgiye uğratıldı ve topraklarının başkent Sinop da dahil olmak üzere neredeyse tamamını kaybetti. Bunun üzerine son bir kez ordu hazırlayarak kaybettiği toprakları geri almak isteyen Mithridatis, bir de oğlunun kendine karşı Roma ile işbirliğine girdiğini öğrenince oğlu Machares’i idam ettirmiştir.

Mithridatis’in ölümü

M.Ö altmış üç yılında ülke içinde isyan çıkınca Mithridatis yakalanmamak için zehir içerek intihar etmeye çalıştı ancak başaramadı ve kendisini yakın korumasına öldürtmek zorunda kaldı.

Yorumlar (0)