Sivas Kongresi 100 yaşında!

'Manda ve himaye' fikrinin reddedildiği ve ulusal kurtuluş mücadelesine ışık tutan kararların alındığı Sivas Kongresi'nin üzerinden tam 100 yıl geçti. Peki Mustafa Kemal Atatürk'ün başkanlığında toplanan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı bu kongrede hangi kararlar alındı? Detaylar haberimizde...

ÖZEL HABER 04.09.2019, 13:25 04.09.2019, 16:34
Sivas Kongresi 100 yaşında!

Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919'da Samsun’da başlattığı ulusal kurtuluş mücadelesini, 'güvenilir kent' olarak gördüğü Sivas’a gelerek sürdürdü. 

Sivas’ta yapılan toplantıda ülkenin durumu görüşülerek, en kısa zamanda kentte milli bir kongre yapılması kararı alındı.

Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, Refahiye-Suşehri üzerinden 2 Eylül 1919 sabahı Sivas'a vardı. Sivas'a 5 kilometre mesafede çadırlar kurulmuş, neredeyse tüm Sivas halkı Kılavuzan tepesinde Mustafa Kemal Paşa'yı karşılamaya gelmişti. Fransız binbaşının tehdidi yüzünden telaşlanan genç Rasim'i gören Paşa, "Gençler için vatan işlerinde ölmek olabilir, korkmak asla." dedi.

Kongre'nin düzenleneceği Sultani (Lise) binasına geldiklerinde kafileyi Vali Reşit Paşa karşıladı. Mustafa Kemal Paşa, akşam yemekte Reşit Paşa'ya "Binbaşı Bruno nerede?" diye sordu. "Malatya'ya doğru firar ile meşgul..." yanıtını aldığında hafif tebessüm etti. 

"Tarih, bir miletin varlığını inkâr edemez"

4 Eylül 1919 Perşembe günü öğleden sonra saat 14.00'da kongre açıldı.

Mustafa Kemal Paşa, kongreyi açarken yaptığı konuşmada şunları söyledi: 

Saygıdeğer Efendiler!

Vatan ve milletin kurtuluşunu hedefleyen mecburiyetler, sizleri bunca sıkıntı ve engellere rağmen Sivas’ta topladı. Kahramanca kararlılığınızı tebrik eder ve sizlere hoş geldiniz demekle mutluluğumu arz ederim.

Efendiler, milletimizin sizin gibi aydınları, millî onur ve haysiyet sahipleri, manzaranın üzücü karanlığından dolayı ümitsizliğe kapılmadı. Çünkü onlar bilirler ki, tarih bir milletin varlığını, hakkını hiçbir zaman inkâr edemez. Çünkü onlar kuvvetli bir iman ile inanmışlardır ki, bir yalancı perdenin arkasından vatan ve milletimiz aleyhinde verilen hükümler, ortaya sürülen kanaatler muhakkak iflasa mahkûmdur.

Kongre başkanlığına seçildi

Bu konuşmanın ardından başkanlık seçimine geçildi. İsmail Fazıl Paşa, kongre başkanlığının sancak adlarının baş harflerine göre nöbetleşe yapılmasını önerdi ancak bu teklif reddedildi. Mustafa Kemal Paşa, 3 muhalif oya karşı ezici bir çoğunlukla başkan seçildi.

Daha sonra kongrenin partilerle, özellikle İttihat ve Terakki ile alakalı olmadığını göstermek için bir yemin hazırlandı. 5 Eylül 1919 Cuma günü birinci celse sonunda delegeler toplantı salonunun kapısında tek tek şu yemini okudu:

"Saadet ve selamet-i vatan ve milletten başka hiçbir şahsi amaç takip etmeyeceğime; İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin ihyasına çalışmayacağıma ve mevcut siyasi partilerden hiçbirinin siyasi emellerine hizmetkâr olmayacağıma vallahi, billahi..."

Tıbbiyeli Hikmet’ten duygulandıran sözler...

Yurdun çeşitli yörelerinden delegelerin katılımıyla düzenlenen kongrede öğrenci arkadaşlarının temsilcisi olarak, aralarında topladıkları parayla kente gelen Hikmet ismindeki askeri tıbbiye öğrencisi de bulunuyordu. 

8/9 Eylül gecesi Mustafa Kemal Paşa, odasında bir toplantı yaptı. Mandacıların, yabancı işgali altında 'cesaret' ve ümitlerini' kaybetmiş olmanın verdiği üzüntüyle 'hastalıklı bir ruh haliyle' hareket ettiklerini söyledi. "Şerefsiz, istiklalsiz, esir bir millet çocukları olarak yaşamak yerine, efendice ve kahramanca ölmek elbette ki tercih edilir. Bunu anlayamamak ne garip mantıktır?" dedi.

O sırada orada bulunan kongre delegelerinden Tıbbiyeli Hikmet adlı bir genç, biraz da Mustafa Kemal Paşa'nın sözlerinden cesaret alarak yüksek sesle şunları söyledi:

Paşam, delegesi bulunduğum tıbbiyeliler, beni buraya istiklal davamızı başarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa bunlar her kim olursa olsun, şiddetle ret ve takbih ederiz. Farzımuhal, manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak adlandırır ve tel'in ederiz.

Bu sözler karşısında duygulanan ve "Arkadaşlar gençliğe bakın, Türk milli bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin." diyen Mustafa Kemal Paşa, daha sonra Hikmet Bey’e dönerek, "Evlat, müsterih ol. Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz, ekalliyette (azınlıkta) kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez, ya istiklal, ya ölüm." dedi.

Bunun üzerine yerinden fırlayan Tıbbiyeli Hikmet, "Var ol Paşam!" diyerek Mustafa Kemal'in elini öptü. Mustafa Kemal Paşa da bu yiğit gencin alnından öptü.

Manda ve himaye fikri reddedildi!

"Manda ve himaye kabul edilemez." gibi ulusun kurtuluşu için çok önemli kararların alındığı kongre, kayıtlara göre 7 gün boyunca devam etti. Kongre, 11 Eylül 1919’da sonuç bildirgesinin yayımlanmasıyla kapandı. 12 Eylül 1919'da Mustafa Kemal Paşa ve Heyet-i Temsiliye, halkın da katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda kongre beyannamesini yayımladı.

İşte kongrede alınan kararlar...

  • Milli sınırları içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz.
  • Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet top yekûn kendisini savunacak ve direnecektir.
  • İstanbul Hükümeti, harici bir baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk mecburiyetinde kalırsa, vatanın bağımsızlığını ve bütünlüğünü temin edecek her türlü tedbir ve karar alınmıştır.
  • Kuvay-ı Milliye’yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hâkim kılmak temel esastır.
  • Manda ve himaye kabul edilemez.
  • Milli iradeyi temsil etmek üzere, Meclis-i Mebusan’ın derhal toplanması mecburidir.
  • Aynı gaye ile milli vicdandan doğan cemiyetler, “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında genel bir teşkilat olarak birleştirilmiştir.
  • Genel teşkilatı idare ve alınan kararları yürütmek için kongre tarafından Temsil Heyeti seçilmiştir.

Kongreyi engellemeye çalışmışlardı

3 Eylül 1919'da İçişleri Bakanı Adil Paşa ve Harbiye Nazırı Süleyman Şefik Paşa, Elazığ Valisi Ali Galip'e Kürt aşiretlerinden bir çeteyle Sivas'ı basıp Mustafa Kemal Paşa'yı tutuklamasını ve Sivas Kongresi'ni dağıtmasını emretmişlerdi. 6 Eylül günü Ali Galip, Elazığ'dan Malatya'ya gelip Sivas'a doğru ilerledi. Bu sırada Mustafa Kemal Paşa, olaydan haberdar olup gerekli önlemleri aldı. 9 Eylül'de bu konuda kongreye bilgi verdi. Olaya bir de İngiliz Binbaşı Noel de karıştı.

Üzerine asker gönderilen Ali Galip, adamlarıyla birlikte Malatya'ya kaçtı. Oradan Urfa'ya, Urfa'dan da Halep'e geçti. Mustafa Kemal Paşa, İçişleri Bakanı Adil'e gönderdiği telgrafta, "Alçaklar, caniler, düşmanlarla millet aleyhinde tertiplerde bulunuyorsunuz. Aklınızı başınıza toplayın!" ifadelerini kullandı.

Sivaslı kadınlar da mücadelede!

O dönemde Sivaslı kadınlar, Trabzon ve Erzurum’dan gelen çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan göçmenlerle yakından ilgilendi. Mustafa Kemal Paşa’nın Türk kadınlarının da Milli Mücadele’ye örgütlü olarak katılması gerektiğini ifade etmesi üzerine Sivaslı kadınlar dernek kurmak için çalışmalara başladı. 

Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti adı verilen dernek, 9 Aralık 1919 tarihinde kuruldu.

Sivas Kongresi'nden Cumhuriyet'in ilanına...

Sivas Kongresi ile Mustafa Kemal Paşa’nın gençlik yıllarından beri düşündüğü ve seslendirdiği, Samsun’a çıktığı andan itibaren resmi yazışmalarında en önemli mesele olarak yer verdiği 'milli egemenlik' ve 'milli irade' kavramları devlet hayatına yansıtılmaya başladı.

Halkın bütününü kapsayan ilk örgütsel faaliyet Sivas’ta gerçekleştirildi. Sivas Kongresi, şekli ve içeriği itibarıyla adeta milli bir meclis işlevi gördü. Kongrede yeni seçilen üyelerin katılımıyla yurdun tamamını kapsayan Heyet-i Temsiliye, ülkenin kaderinde birinci derecede söz sahibi bir kurul halini aldı ve ulusal hareketin meşru organları biçimlendirilmiş oldu.

Sivas Kongresi, devletin önündeki engelleri ortadan kaldırarak halkı bir bütün halinde, çizdiği program doğrultusunda harekete geçirmeyi sağladı. Bu hareket, 9 Eylül 1922’de büyük bir zafere kapı açıp 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanıyla taçlandı.
 

Yorumlar (0)