Lübnan'da ne oluyor, ne olacak?

Lübnan'daki protestolar devam ederken Başbakan Saad Hariri istifasını vermişti. Bu olaylar üzerine ülkedeki gelişmelere ve olası senaryolara dair okuyucularımız için bir dosya oluşturduk.

ÖZEL HABER 31.10.2019, 16:34 08.11.2019, 18:21
Lübnan'da ne oluyor, ne olacak?

Lübnan’daki kitlesel protestoların patlak vermesinden 13 gün sonra 29 Ekim’de, Başbakan Saad Hariri istifasını Cumhurbaşkanı Mişel Avn’a sunmuştu.

Haftanın başlarında Hariri, Cumhurbaşkanı Avn'a danışmış ve iki yıldan fazla bir süredir yeni bir kabine formasyonu için ilk kez Hizbullah ile doğrudan temas kurarak nabız yoklamıştı. Hizbullah ile nasıl ilerleyeceğine dair bir anlaşmaya varamayan Hariri, istifaya karar verdi. Zaten geçmişte düşman, şimdi siyasi rakipler olan siyasi figürlerin ortak bir karar alması bir yana aynı masa etrafında yer almaları bile Lübnan için önemli bir gelişme olarak göze çarpıyor.

Ancak istifa, Hariri'nin siyasi güçten tamamen ayrıldığı anlamına gelmiyor. Aksine, Mişel Avn’ın Cumhurbaşkanlığını üstlenmesinin yolunu açan 2016’daki siyasi anlaşmanın Gelecek Hareketi ve Hizbullah’ın Yurtsever Hareketi ittifakı arasındaki parametrelerini değiştirme niyetini yansıtıyor.

İlk istifası değil

Öte yandan, bu istifa Hariri'nin aldığı ilk istifa kararı da değil. Ocak 2011'de Washington ziyareti sırasında Hizbullah'ı ve Serbest Vatanseverlik Hareketi'ni (FPM) temsil eden bakanlar istifa ederek Hariri hükûmetini hükümsüz kılmış ve Necib Mikati'nin öncülüğünde yeni bir kuruluşun oluşumunu hızlandırmıştı. Hariri 2017 yılında da istifa kararı almış, fakat kararı duyurduktan 17 gün sonra, istifasını geri çektiğini açıklamıştı.

Lübnanlılar problemlerden artık sıkıldı

Ancak bu sefer, Hariri'ye istifa yolunu açan farklı bir baskı kaynağı göze çarpıyor. Protestocular, herhangi bir sınıfa bağlı olmayan teknokratlar tarafından yönetilen yeni bir hükûmet kurulmasını istiyorlar. Fakat bazı siyasi güçler direniyor ve geçen yıl seçilen mevcut Lübnan parlamentosunun yapısını yansıtacak yeni bir kabine kurmaya hazırlanıyorlar.

Bununla beraber politik durum, Lübnan'daki temel problemlerin yansıması olduğundan siyasi erkin içinde bulunduğu durum çıkmazda gözüküyor. Halihazırda farklı din ve mezheplere dayalı siyasi bölünmeler açısından oldukça kırılgan bir yapıya sahip olan Lübnan'da, 2011 yılında başlayan Suriye'deki kriziyle maruz kalınan mülteci dalgaları ile siyasi problemler nedeniyle ekonomik sıkıntılar yaşanıyor. Lübnanlılar yolsuzluktan, kısa vadeli ekonomi planlarından, politik istikrarsızlıktan, işsizlikten, elektriksizlikten, su kesintilerinden, şahsi ya da mezhepsel çıkarlar doğrultusunda hareket eden siyasetçilerin polemiklerinden iyice sıkılmış durumda olduklarını söylüyor.

Kamu borcu uçmuş durumda

Lübnan Maliye Bakanlığının bu yıl Mayıs ayında yayımladığı rapora göre, ülkede kamu borcu 2019'un ilk çeyreği itibarıyla 86,2 milyar dolara ulaştı. Dünyada borcu en fazla olan ülkeler arasında yer alan Lübnan’ın ekonomisi, bankacılık, hizmet ve turizm sektörüne dayalı olduğundan ülke geleneksel olarak dışarıdan girecek sıcak paraya bakıyor. Protestolar her ne kadar dışarıdan "şirin" ve "kansız" gözükse de bu kaosun ülkenin turizm gelirlerine olumsuz olarak yansıyacağı öngörülüyor.

"Egemen sınıfın hiçbir kısmını istemiyoruz"

Hizbullah ve Cumhurbaşkanı Avn şimdilik Hariri'yi hükûmette tutmakta ısrar ediyorlar. Ancak, Cumhurbaşkanı'nın konumu da protestocuların eleştiri oklarını yöneltmesine sebep oluyor. Mişel Avn'ın bir kızının ülkede yolsuzluklarıyla ünlenmiş Dışişleri Bakanı Gebran Bassil ile evli olması bile birçok şeyin yansıması olarak göze çarpıyor. Protestocular, "Egemen sınıfın hiçbir kısmının bu hükûmetin bir parçası olmasını istemiyoruz. İstediğimiz en önemli şey, hepsinden kurtulmak ve mezhepçiliği ortadan kaldıran ve Lübnan'ı tek bir bölge yapan yeni bir seçim yasası oluşturmak." mesajını veriyorlar.

 

Hizbullah'ın, Hariri'nin başbakanlık görevini sürdürdüğü müddetçe Bassil'in hükûmetten çıkarılmasını kabul etmeyeceği ileri sürülüyor. Bu yüzden Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın protestolara kayıtsız kaldığı düşünülse de 13'üncü gününe giren protestolarda birkaç gün önce Hizbullah ve Emel Hareketi yanlılarının, başkent Beyrut'ta hükûmet karşıtı göstericilere taş ve sopalarla saldırdı.

Hariri sorunun sadece bir parçası

Hariri'nin istifa kararıyla halkın öfkesini bir süreliğine geçirip daha önce iki kez olduğu gibi siyasi gücünü geri kazanmasına yardım edeceğini düşünüyor olduğu öne sürülüyor. Lübnan'da mezhepsel çatışmalardan dolayı bir kabine oluşturmanın zorluğu göz önüne alındığında Hariri haklı çıkabilecek durumda. Ancak protestocuların halen sokaklarda kalmaya devam etmesinin nedeni hem Hariri'yi engellemek hem de diğer problemleri komple çözebilecek adımlar atılmasını beklemeleri olarak görülüyor. Beyrutta el Cezire'ye konuşan Pierre Mouzannar gibi bir çok gösterici, “Hariri sorunun bir parçası ama hepsi değil… Kimsenin istediğimizi aldığımızı sandığını düşünmüyorum.” ifadelerini kullanıyor. Mezheplere ve gruplara ayrılmış ve gruplar arası iletişimin neredeyse olmadığı Lübnan'da protestolarda toplumun her kesimine ait insanların bulunması bu açıdan umut verici olarak nitelendiriliyor.

3 olası senaryo

Fakat tüm bunlardan bağımsız olarak izlenecek üç farklı senaryo konuşuluyor:

Birincisi, Hizbullah ve Parlamentodaki müttefikleri Hariri'ye yeni bir kabine oluşturma yetkisi verebilir. Bu durumda Başbakan, Hizbullah'ı ve Gebran Bassil liderliğindeki Özgür Vatansever Hareketi'ni mutlu edecek bir kabine kurabilir ya da protestocuların talebini kabul etmeye karar vermek zorunda kalarak tüm bakanlık görevlerinde teknokratlar görevlendirebilir. 

Hizbullah ve Cumhurbaşkanı Avn, halkın baskısına ve kendi siyasi hesaplarına bağlı olarak direnmeye veya işleri kolaylaştırmaya karar verebilir. Ancak Hizbullah, teknokratlar tarafından yönetilen bir hükûmeti kabullenmenin erken seçimler ve güçlerini azaltabilecek yeni bir siyasi süreç anlamına gelebileceğinin farkında.

İkincisi, Hizbullah ve müttefikleri mecliste yeni kabine oylamasında liderlik edebilir ve Hariri'nin yerine geçecek güvenilir bir başbakan seçebilir. Yeni lider, protestoculara hitap ederek Hizbullah ve Hariri'nin rızası ile teknokratik bir kabine kurmaya çalışabilir, ancak her iki tarafın da politika yapmayı kontrol edemeyecekleri bakanlara teslim olacağını Lübnan siyasi yapısı içerisinde düşünmek zor.

Üçüncü ve en muhtemel senaryo ise, mevcut kabinenin öngörülebilir gelecekte geçici hükûmet olarak kalması ve politik oligarşinin riski en aza indirmesi olarak görülüyor. Mevcut durum, ülkedeki siyasi ve ekonomik krizi süresiz olarak genişleteceği için protestocuları pes ettirebilir. Çünkü şu anda Lübnan’da hükümetin istifa etmesi ve dağılması, zaten sallantıda olan bölgede yeni bir kaosun penceresini açabilir. Zira ülkede yaşanacak siyasi istikrarsızlık, ülkeyi İran’ın doğrudan destek verdiği belirtilen Hizbullah ile İsrail ve İran ile Suudi Arabistan arasında muhtemel bir bilek güreşi sahnesine dönüştürebilir.

Habernediyor.com / Turgut Başer 

Yorumlar (0)