Barış Pınarı sonrası anketler ve erken seçim

Barış Pınarı Harekâtı'nın ardından anket firmalarının verdiği oranların gündeme gelmesiyle beraber en çok merak edilen konuların başında harekâtın iç politikaya nasıl yansıyacağı, erken seçim getirip getirmeyeceği ve bunun nasıl yorumlanabileceği oldu.

ÖZEL HABER 06.11.2019, 17:17 06.11.2019, 18:04
Barış Pınarı sonrası anketler ve erken seçim

Ekim ayının yoğun gündeminin artçılarıyla devam eden Kasım ayının ilk haftası bitmek üzere. Bu hafta anket şirketlerinden de yeni veriler basına yansımaya başladı. 9 Ekim’de başlayıp tüm dünya basınının gündemini meşgul eden Barış Pınarı Harekâtı’nın yankıları hem dış politikada hem de iç politikada devam ediyor. Barış Pınarı Harekâtı’nın Cumhur ittifakının tabanını pekiştirip Suriye meselesi ve ekonomide kaybettiği iddia edilen kanı erken seçimle tazmin etmesine sebep olup olmayacağı bir süredir değerlendirilen bir ihtimaldi. Nitekim bu noktada yeni kurulması beklenen partiler ve Barış Pınarı’na destek vermesi beklenmeyen muhalefetin destekçi tavrının da halkın nabzını nasıl etkileyeceği merak konusu. Peki bugün seçim olsa kim ne kadar oy alır? sorusuna anket şirketlerinin verdiği oranlar ve yorumlar haberimizde.

İlk olarak Barış Pınarı Harekâtın’dan başlanırsa, Suriye’nin kuzeydoğusunda bir güvenli bölge oluşturup buradan hareketle ülke içindeki Suiyeli sığınmacı krizini de çözmeyi öngören operasyona halk desteğine dair veriler şöyle: bir hafta sonra yapılan Areda Survey’in anketine göre yüzde 76,  AK Parti’nin kendi yaptığı anketlere göre yüzde 86, MAK Danışmanlık’ın anket sonuçlarına göre ise yüzde 68 olarak kaydediliyor.



Verilerden kabaca bir ortalama alıp devam edersek Barış Pınarı Harekâtına destek yüzde 77 olarak ortaya çıkıyor. Nitekim ADA Araştırma’nın yaptığı anketin verdiği yüzde 75’lik oran da böyle bir ortalamaya tekabül ediyor. 

Operasyona destek AK Parti’ye doğrudan destek anlamına geliyor mu?

Operasyonlara destek vermeyenlerin oranı ise MAK Danışmanlık’ta yüzde 16, ADA Araştırma’nın anketinde yüzde 17 olarak görülürken arta kalanlar kararsız olarak belirleniyor. Areda Survey’in anketinde destek vermeyenlerin oranı yüzde 24 olarak belirleniyor. Bu araştırmaların ortalaması da kabaca yüzde 18’e karşılık geliyor. Yukarıda destek verenlerin ortalamasıyla bu oran toplandığında kararsızlara kalan oran yüzde 7 gibi bir sayıya ulaşıyor. 

Bu oranlar anketlerde AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek düzeyinde değerlendirilirse iktidar doğrudan bir destek anlamına gelip gelmediğinin anlaşılması kolaylaşıyor.  ADA Araştırma anketinde yüzde 26’lık bir oranla oldukça yüksek seyreden kararsızlar dağıtımı yapıldığında; 

  • AK Parti yüzde 29,2’den yüzde 41’e, 
  • MHP’de yüzde 5,8’den 8,4’e 
  • CHP’de yüzde 14,8’den yüzde 21,3’e
  • HDP ve İYİ Parti’de yüzde 5,2’den 7,5’a çıkıyor. 

Ağustos ayında aynı şirketin yaptığı anketler baz alındığında yüzde 32,1 olan Cumhur İttifakı oy toplamı yüzde 35’lere doğru bir artış gösteriyor. Bu denkleme kararsızların dağılımı eklendiğinde ise AK Parti-MHP toplam oyları yüzde 50,3 olarak karşılık bulurken kurulması beklenen yeni parti ya da partilerin oranı yüzde 9,2 olarak belirleniyor. Ancak kararsızların oranının yüksekliği uzmanları kesin bir yorum yapmaktan uzak tutuyor. Bu veriler yanında Barış Pınarı sonrası Erdoğan’ın halkın nabzındaki yansımasına baktığımızda MetroPoll’ün anketi açıklayıcı veriler sağlıyor. 

Barış Pınarı sonrası Erdoğan’a destek ne durumda?

Barış Pınarı Harekâtı öncesinde Eylül ayında yapılan anketlerde AK Parti tabanından(son seçimlerde oy verilen parti verisi baz alınarak) Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek yüzde 92,6’dan yüzde 87,3’e düşmüş durumda ancak MHP tabanında Eylül 2019’da yüzde 46 olarak belirlenen onay grafiği Ekim 2019’da 76,7’ye ulaşıyor. Benzer şekilde İYİ Parti’de Eylül 2019’da yüzde 11,7 olan oran yüzde 16,8’e çıkmış durumda. Hatta Millet İttifakının önemli aktörü, ana muhalefet partisi rolündeki CHP tabanında da Erdoğan’ın onay grafiğinin yüzde 7,9’dan yüzde 13’e ulaştığı görülüyor.

Genel toplamda bir karşılaştırma yapılınca 2019 Ağustos’undan bu yana Erdoğan’a onay verenlerin oranı yüzde 44 iken şu an yüzde 48. Öte yandan onay vermeyenlerin oranında da yüzde 48’lerden yüzde 33,7’ye bir gerileme görülüyor.  



Kendi tabanında kaybettiği destek oranı yüzde 5’ken hem Cumhur İttifakındaki ortağı hem de Millet İttifakı’nın tabanında özellikle İYİ Parti’de hayli yükselttiği destek oranı Türkiye’nin dış politika hamlelerinin milliyetçi söylemi pekiştirdiğini söylemek mümkün görünüyor.  Ancak Erdoğan’a destekteki yüzde 4’lük artış ve ortalama yüzde 75 olarak belirlenen Barış Pınarı Harekâtına destek dış politikanın iç siyasette o kadar da belirleyici olamadığına yönelik de yorumlanıyor.

Yeni partiler, muhalefet ve güvenli bölgenin etkileri

AK Parti Merkez Karar Yürütme Kurulu ve Merkez Yürütme Kurulu toplantılarında Barış Pınarı Operasyonu’nun “Millet İttifakı”nda zayıflamaya sebep olacağına yönelik değerlendirmelerde bulunulsa da oranlar ciddi bir kırılma yahut zayıflamaya işaret etmiyor denebilir. 

Nitekim operasyon sonrası süreçte “güvenli bölge” sürecinin, sığınmacılar sorunu ve iktisadî durumun halktaki yansımasının daha sonraki anketlere yansıyacak oranlarda belirleyici olacağı yorumları da yapılıyor. Bu durum da erken seçim ihtimalini masadan kaldırıyor yorumunu yapmak mümkün.

Hepsinin yanında meraklandırıcı konulardan bir tanesi kurulacak yeni partilerin durumu ve olası bir seçimi nasıl etkileyeceği yönünde şekilleniyor. AK Parti’nin yaptırdığı anketlerde yüzde 0,3 ve yüzde 0,7 ile toplamda yüzde 1 olan “yeni partilerin” oy oranları yüzde 50’ye oldukça yakın ve kritik düzeyde seyreden Cumhur İttifakı için belirleyici olabilir. Konsensus Araştırma’dan Murat Sarı’nın verdiği oranlara göre ülke genelinde her beş kişiden bir kişi yeni bir parti kurulmasını bekliyor. 

Barış Pınarı Harekâtının milliyetçi tabanı konsolide ettiği bir gerçek olsa da aynı oranda Kürt seçmenin oylarını da kaybettirdiğini söylemek mümkün görünüyor. MetroPoll anketinin HDP seçmenin Erdoğan’a onay verme oranını 2019 Eylül’de yüzde 6,5’tan 2019 Ekim’de 0,6’ya düşürmesi buna bir kanıt olarak gösteriliyor.  Yeni partiler ile bu konu üzerinden bir bağlantı kurmak gerekirse Murat Yetkin’in bugün yayınlanan yazısında daha önce iktidar partisinde politika hayatını devam ettirmiş bazı Kürt siyasetine yakın isimlerin Babacan’la görüşmeler sağladığı iddiaları mevcut. Bunların yanında AK Parti tabanındaki destek düşüşü de parti içinde Mustafa Yeneroğlu’nun istifasını takiben devamı gelebilir kaygısının bir yansıması olarak görülüyor ancak çözüm için de adımlar atılıyor. Nitekim AK Parti içinde Yeneroğlu’nun istifasına yönelik haberlere eşlik eden bir başka çağrı Erdoğan’ın parti içine yönelik “yeniden kucaklaşalım” mesajıydı. Şimdilik bu hamleye ilişkin somut emareler görülmemiş olsa dahi durumun farkında olunduğu söylenebiliyor. 

Son olarak hem iç hem dış politika gündeminin fazlasıyla hızlı dönüştüğü bu denli değişken bir siyasi topoğrafyada bir erken seçim olmayacağı yorumu yapılabilse dahi iç siyasetteki sorunlarda çözüm önerileri ve uygulamalarının ardından maddî koşulların halk algısında nasıl şekilleneceği bir muamma olarak görülüyor.


 

Yorumlar (0)