ABD petrolün mü peşinde?

ABD, Donald Trump önderliğinde Ortadoğu'da değişken politikalar izleyerek bölge coğrafyasını memnun ediyor. Birliklerini bölgeden çekmek isteyen ABD son olarak petrolü öne sürerek birliklerin kalacağını açıklamıştı. Peki ABD gerçekten petrolün mü peşinde?

ÖZEL HABER 08.11.2019, 17:01 08.11.2019, 17:26
ABD petrolün mü peşinde?

ABD birlikleri, Suriye’nin doğusundaki petrol sahalarını korumak için harekete geçtikçe bölge sakinleri de ABD'nin petrol kaynakları bakımından zengin olan bu coğrafyaya istikrar ve refah getireceğini ve  Suriye hükûmetini bölgeden uzak tutacağını umuyor.

Gelişmeler ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'deki ABD birliklerinin görev süresi ve kapsamına ilişkin yapacağı açıklamalar ya da atacağı tweetlere bağlı kalsa da Trump'ın son sözlerinden ötürü bölge sakinleri umutlarını koruyor. 

Trump'ın değişken tavırları

Trump geçtiğimiz yılın Ekim ayından bu yana Suriye'ye yönelik günden güne değişen tasarruflarına devam ediyor. Trump, Ekim 2018'de Suriye'de kalmak için bir neden kalmadığını ve Aralık 2018'de DEAŞ'ın Suriye'de yenildiğini söyleyerek ABD askerlerinin ülkeden çekileceğini duyurduktan sonra ABD birliklerini bölgede konuşlandırmaya devam etmişti. Geçen ay da yine ABD'nin "sonsuz" savaşlardan kurtulma vaktinin geldiğini söyleyen Trump, daha sonra petrol altyapısını elinde tutacak bir gücü bölgede tutmaya karar vermişti.

Trump'ın çok uzakta olduklarını söyleyip "bizi ilgilendirmez" tutumu sergilemesine rağmen bu kararıyla ABD birliklerini Suriye’nin petrol ve doğal gaz bakımından zengin, Türk, Kürt, Rus, Suriye ve İran destekli birliklerle dolu karmaşık siyasi coğrafyasının ortasında tutma kararı alması birçok soru işaretini de beraberinde getiriyor.

Suriye petrol sahaları ve YPG

Suriye'de petrolün bulunduğu Fırat'ın doğusundaki bölgelerin çoğu ülkedeki sekiz yıllık iç savaş süresince Beşar Esad hükûmeti tarafından kaybedildi.

Çoğunlukla YPG/SDG yönetimine geçen bölgedeki milislerin Barış Pınarı Operasyonu kapsamında Suriye rejimiyle hareket etse bile Esad güçlerini petrol sahalarından uzak tutmak için ellerinden geleni yaptığı kaydedildi.

Bölge halkı ve YPG memnun 

Geçmişten beri ABD ile iyi ilişkiler içerisinde olan YPG/SDG doğal olarak Trump'ın bölgede kalma kararını memnuniyetle karşılıyor. Aynı şekilde bazı Araplar, Kürt liderliğindeki gücün bir parçası olmuşlar ve yeni ABD misyonunda hâkim oldukları alanlarda daha büyük bir rol oynamayı umuyorlar. Bölge halkı, ABD'nin kalma kararının yatırımları ve ekonomik gelişmeyi tetikleyerek bölgeye huzur ve refah getireceğini düşünüyorlar.

Yerli halk, Deyrizor'un bir petrol denizinin üzerinde olduğunu söyleyerek ABD’nin sahaları devralması durumunda yeni şirketler ile uzmanlık getireceklerine inandıklarını ve böylece işsizlerin iş bulacaklarını ifade ediyor. Deyrizor alındıktan sonra DEAŞ'tan ele geçirilen Şeddade, el Ömer, Tanak, Cefre petrol sahaları gibi Suriye'nin kuzeydoğusundaki birçok noktada ABD varlığı bekleniyor.

"Gelirler ABD’ye değil SDG’ye gidecek"

Pentagon da dün yaptığı basın toplantısında, Suriye’nin kuzeydoğusundaki petrol sahasının gelirlerine ilişkin tasarrufunu açıkladı. Pentagon Sözcüsü Jonathan Hoffman basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Buradan gelecek gelirler ABD’ye değil SDG’ye gidecek” dedi. Hoffman, Amerikalı askerlerin Suriye’nin kuzeydoğusundaki petrol sahalarını tehdit eden her türlü güce karşı kendilerini savunma hakkına sahip olduklarının da altını çizdi.

Öte yandan, Suriye'de ilk kez kullanılan mekanize zırhlı araçlar da dahil olmak üzere ABD askerlerinin, Haseke ve Deyrizor illerindeki üslerde görev yaptığı söyleniyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin açıklamalarına göre bazı ABD askerleri sadece birkaç gün önce Haseke'de tahliye ettikleri bir üsse geri dönüyor. Pentagon'un Suriye'deki ABD birliklerinin sayısını açıklaması beklenmezken bazı yetkililer bu sayının en az 800 olabileceğini öne sürüyor.

Trump, ordu birliklerinin yanı sıra ABD şirketlerini de petrol sahalarını modernize etmek için bölgeye götürecek mi bunu görmek için hâlen erken gözüküyor ancak sıradışı başkan “Exxon Mobil veya 4 büyük şirketimizden biri oraya gidecek ve bu işi doğru bir şekilde yapacak” ifadelerini kullanarak ABD'li petrol şirketleriyle anlaşma yapmak istediğini söylemişti.

Amerikan şirketleri bölgeye girecek mi?

Suriye’nin, transit yollar boyunca stratejik noktalara konumlandırılmış petrol rezervlerindeki üretimin 2011 yılında yaklaşık 2,5 milyar varil olduğu tahmin ediliyor. Günlük üretimin, 380 bin varil tepe noktasından 80 bin adede düştüğü sanılıyor.

Şu anda, YPG yönetimi petrolü yerel pazarda ya da Suriye hükûmetine satıyor. Dolayısıyla Amerikan petrol şirketlerinin bölgeye intikal etmesiyle işin seyri fazlasıyla değişecek.

"ABD’nin petrole ihtiyaç duymadığını herkes biliyor"

Öte yandan YPG/SDG'nin sözde komutanı Mazlum Abdi, Amerikan birliklerinin YPG/SDG milisleriyle koordineli olarak çalışacağını ve ABD'nin YPG/SDG'yi eğitmeye devam ederek DEAŞ kalıntılarına karşı operasyonlara devam edeceğini söylüyor.

ABD'nin bölgedeki varlığına ilişkin “bunun arkasındaki ana neden kesinlikle petrol değil. ABD’nin petrole ihtiyaç duymadığını herkes biliyor” diyen sözde komutan ABD'nin esas planlarına yönelik soru işaretleri oluşturuyor. 

Amaç Esad'ın ve İran'ın güçlenmesini engellemek

Washington merkezli düşünce kuruluşu Global Policy'den Suriye ve terör uzmanı Hassan Hassan da ABD'nin yeni misyonunun “şu anda İran ve Suriye rejimine odaklanan önceki planın yeniden kalibrasyonu” olduğunu ifade ediyor.

Bu bir rekalibrasyon mu yoksa geleneksel politika mıdır bilinmez ancak ABD sahadaki varlığını sürdürerek hem Şam'ın doğuyu tekrar ele geçirme hem de İran’ın bölgedeki nüfuzunu Irak, Suriye ve Lübnan üzerinden artırma çabalarını engellemek istiyor. Dolayısıyla ABD'nin varlığı aslında sadece YPG'yi korumak için değil, bu durum, coğrafyadaki parçalanmışlıktan faydalanıp etki alanını genişletmek istediği düşünülen İran için kötü bir durum teşkil ediyor gibi gözüküyor.

Habernediyor.com / Turgut Başer 

Yorumlar (0)