Türk Mitolojisindeki Tanrıçalar

Türk tarihinde ve kültüründe kadınlar, hiç bir zaman erkeklerden aşağıda ya da geride bırakılmamışlardır. Erkeklerle beraber savaşa gitmişler, onların yokluğunda evi korumuş, çocukları büyütmüş, hastaları iyileştirmişlerdir. Türk tarihindeki ilk şamanlar kadınlardır. Türk Mitolojisinde de kadın Tanrıların çokça olduğunu görmekteyiz. Peki kimdir bu kadın Tanrılar? İşte cevabı haberimizde...

KÜLTÜR-SANAT 05.04.2022, 15:18 07.04.2022, 11:47
Türk Mitolojisindeki Tanrıçalar

AK ANA

 Ak Ana Türk mitolojisinde Tanrı Ülgen’e dünyayı yaratmasını söyleyen Tanrıçadır. Tanrı Ülgen dünyayı yaratmadan önce her yer su kaplıyken, Ak Ana su içerisinde yaşamıştır. Bedeni ışık gibi parlaktır ve oldukça zarif boynuzları vardır. Vücudunun alt kısmı denizkızı gibidir. Ak Ana yaratılanlara ruhlarını verir. 



Eski çağlarda tanrıça heykelleri Ak Ana gibi boynuzlu olarak tasvir edilmiştir. Moğol, Tibet vs. kültürlerde de evlenirken kadınlar saçlarını boynuz gibi yaparlar. Saçlara yapılan bu model sembolik olarak doğurganlığı ifade eder. Eski Türk kavimlerinde de kadınların ziynet eşyası olarak boynuz taktıkları söylenmektedir. 
 

UMAY ANA

Türk mitolojisinde Umay Ana, ana tanrıçalardan biridir. İnsanlar türediği zaman Umay Ana’nın iki tane kayın ağacı ile dünyaya indiği söylenir. Böylelikle Kayın ağacı,  Türk mitolojisinde kutsal olan Hayat ağacı ile özdeşleştirilir. Uygurların Türeyiş destanına göre Uygurların atası sayılan beş çocuğun anası ve atası bu iki ağaçtır. Umay Ana yeryüzüne kanatlı bir kuş kılığında iner ve bu kuş da Hüma ‘’devlet’’ kuşu olarak bilinir. 



Yerlere kadar uzanan beyaz bir elbise ile ve gümüş rengindeki uzun saçları ile betimlenmektedir. Bazı kaynaklarda boynuzu olduğu söylense de yaygın olarak başında tacı ve elinde bir kâse ile tasvir edilmektedir. Umay Ana elindeki bu kâse ile Ak Göl’den getirdiği sütü yeni doğan bebeklerin ağzına damlatır ve bebeklere bu şekilde ruh ve can verir. Bugün bile yeni ağaç dikerken kullanılan ‘’can suyu’’ ifadesi buradan gelmektedir. Umay ana yeryüzünde çocukları, kadınları (özellikle hamile kadınları) ve hayvanları koruyan bir Tanrıça ’dır. Ayrıca savaşa giden askerlerin de yola çıkmadan önce kendilerini koruması için Umay Ana’ya dua ettikleri bilinmektedir. 
 

AYIZIT, AYZIT YA DA AYISIT

Türk mitolojisinde Ayzıt, güzellik Tanrıçasıdır. Aşkın ve güzelliği sembolize etmektedir. Yunan mitolojisindeki Afrodit’le birbirlerine benzerler. Ayzıt yeryüzüne gümüş bir kısrak şeklinde inmiştir. Yeryüzünde ise istediği zaman kuğuya dönüşebilmektedir. Bu yüzden Ayzıt’ı simgeleyen kuğular kutsal sayılmış ve onlara dokunulması yasaklanmıştır. Aşkı ve güzelliği temsil etmenin yanında Ayzıt, çocukları ve hayvanları korumuştur. 
 

KÜBEY HATUN- (AĞAÇ- DOĞUM) TANRIÇASI

Türk geleneklerinde doğa dişildir ve üremeyi simgeler. Doğa ana dememizin altında yatan sebep de budur. Ağaçlar da doğurganlığın sembolüdür. Yakut Türkü şamanları, ritüellerini kutsal saydıkları Kayın ve Karaçam ağacı ile yaparlardı. Fakat ağaçlar ve şamanlar arasında ritüellerden farklı olarak bir bağ vardı. Şöyle ki, şaman adayı olan her genç için bir ağaç dikilirdi ve ağaç büyüdükçe şamanların da rütbesi artardı. Şaman öldüğünde, bu ağaç da ölürdü. Şamanların kendi ağaçlarına Turu ağacı denilirdi. 




Kübey Hatun, Türk mitolojisinde kutsal kabul edilen kayın ağacının içerisinde yaşardı. Yakut Türklerinin mitlerinde ilk insanı onun doğurduğu söylenir. 


KARTAL ANA



Yakut Türklerinde çıkmış olan bu mite göre şamanları yeryüzüne Kartal Ana getirmektedir. Kartal güneşin sembolü olarak görülür ve Yakutlar kartallara ‘’güneş kuşu’’ olarak seslenmişlerdir.  Kartal ana yeryüzündeki sıcaklığı kontrol etmektedir

ASENA




Göktürkler Hunların soyundan ve Aşina (A- shih- na) adındaki bir aileden gelmektedirler. Ayrı oymaklar halinde yaşayan Göktürkler, Lin adında bir ülke tarafından soyları katledilmiştir. Bu katliamdan yalnızca on yaşındaki bir erkek çocuğu sağ kalabilmiştir Lin askerleri çocuğu öldürmezler fakat ellerini ve ayaklarını keserek onu bir bataklığa atarlar. Çocuğun yanına dişi bir kurt gelir ve onu besler. Bir süre sonra kurt hamile kalır ve bir mağarada on tane çocuk doğurur. Zamanla büyüyen ve evlenen bu on çocuk ayrı boylar halinde Göktürklerin soyunu devam ettirir. Göktürk devletinin kurucularının olduğu Aşina (Asena) ailesi de bu on boydan biridir. 

AL KARISI (ALBASTI – AL ANA)




Al Bastı- Al Ana, Türk mitolojisinde Kötülük Tanrıçasıdır. Boyu deveden daha uzun, kırmızı, dağınık saçlı, çirkin bir kadın olarak tasvir edilir. Bazı metinlerde ise dünyanın en güzel kadınından bile kat kat güzel olduğu yazmaktadır. Al Ana genellikle kırmızı ya da siyah renkte uzun elbiseler giyer. Onu sadece elbisesinin yakasına iğne batırabilen kişi yakalayabilir. Yeryüzünde yapmaktan en hoşlandığı şey; atların yelelerini örmektir. 

Albastı adıyla da bilinmesinin sebebi, loğusa kadınlara ve yeni doğan çocuklara musallat olmasıdır. Tüm kötü ruhlar Al Ana’ya bağlıdır. Bunun yanında tarlaları, bağları, bostanları vs. yakıp yıktığı ve buralara yıldırımlar gönderdiği rivayet edilmektedir. Türkçe’ de kullanılan cadı, cazu, cazı vs. gibi kelimeler Al Karısı’ndan türetilerek günümüze gelmiş halidir. 
 

ÖTÜKEN- ÖTÜGEN YA DA İTÜGEN (YERYÜZÜ TANRIÇASI) 


Türk mitolojisinde Ötügen Yeryüzü Tanrıçasıdır. Toprağı temsil eden bu tanrıça, toprakla alakalı olan her şeyin koruyucusudur.  Tarımsal üretimi ve hayvanları korur. Adını Türklerin ilk yaşadığı yer olan Ötüken şehrinden almıştır. Tabi bazı araştırmacılar, Ötügen kelimesinin bir şaman ismi olan ‘’Utagan’’ dan türediğini söylerler. 

Utagan Öz -Türkçe anlam olarak ‘’döl yatağı ‘’ anlamına gelmektedir. Moğol İmparatoru Cengiz Han Yer Tanrıçası’ndan bahsederken ‘’İtügen Anamız’’ der. Tüm dünya mitlerinde toprak ve doğa dişi olarak kabul edilmiştir. Türklerde de ‘’Toprak Ana’’ diyerek toprağa dişi kimlik yüklenmesinin kökeni buradan gelir. 



Toprak Ana dört ya da sekiz köşeli bir kadın ruhu olarak düşünülmektedir. Hatta Yakut Türklerinde yeryüzünün ortası ‘’yer ananın sarı göbeği ‘’olarak ya da ‘’yer ananın gümüş göbeği’’ olarak tasvir edilir. 
Bir gezegen olan Satürn Türk mitolojisinde ‘’toprak yultuz (yıldız)’’ olarak bilinir ve onun sarı rengi ‘’yer ananın göbeğini’’ yani dünyanın merkezini- ortasını simgelemektedir. 

Türk mitolojisinde gök ve yer, kutsal bir çift olarak kabul edilmiştir. Gök tanrıdır ve Yer de onun eşidir. Dolayısıyla yer tanrısının Türk mitolojisinde çok önemli olmasının sebeplerinden biri budur.

Ötügen’in kimsenin bilmediği bir yerde, kerpiçten yaptığı evinde yaşamını sürdürdüğüne inanılmaktadır. Aynı zamanda Ötügen, alın teri ile çalışmanın ve alçak gönüllüğün de sembolüdür. Çünkü, bir Tanrıça olmasına rağmen kerpiçten bir evde, toprakla uğraşarak hayatını devam ettirmektedir. Halbuki Ötügen; suların, ağaçların, dağların, tarlaların, hayvanların vs. yeryüzündeki her şeyin anasıdır. Bu yüzden şamanlar ibadetlerini direkt olarak dağlara vs. ederler. Çünkü onlar Toprak ananın bizzat kendisidir ve her şeyi duyan varlığın ta kendisidir. 

ATEŞ TANRIÇASI (OD- ANA)


Türk mitolojisinde Od Ana, Ateş Tanrıçası’ dır. Ocağı (Ocak; içerisinde ateş yakılıp üzerinde yemek pişirilen, aynı zamanda ısınma ihtiyacının da giderildiği yere denilir.) ve içinde yanmakta olan ateşi korur. Od Ana her ocağa, onu koruması için bir ruh göndermektedir. Yeryüzündeki ilk ateşi Ülgen’in (İyilik Tanrısı) kızları yakmıştır ve daha sonra Od Ana’ya emanet etmişlerdir. Dolayısıyla Od Ana o günden sonra ‘’ateşin koruyucusu’’ olmuştur. Od Ana’nın dokuz ateş ırmağının kesiştiği yerde dokuz köşeli bakır bir evde yaşadığı söylenmektedir. 

Od Ana farklı şekillerde tasvir edilmiştir. Bunlardan ilki, kırmızı elbise giyen, uzun kırmızı saçlı, yaşlı bir kadın olduğudur. Kırmızı bir kısrak üzerinde gezdiği söylenmektedir.  Altay Türklerine göre; beyaz tenli, güzel bir kızdır. Ayrıca Altay Türkleri Od- Ana’ya ‘’Kız Ana’’ demektedirler. Yakut Türkleri ise Ateş tanrısını ak saçlı bir kadın olarak tasvir etmektedir. 




Günümüze kadar gelmiş olan bir şaman duasında Od Ana’dan şu şekilde bahsedilir: 
‘’Sen karanlık gecelerde, genç kızlar gibi saçlarını dalgalandırarak oynuyorsun! Kırmızı ipekli kumaşlar sallayarak, genç al kısrak üzerinde geziniyorsun. ‘’


Altay Türklerinde şamanlar dua ederken; ‘’atamızın yaktığı üç ateş, anamızın gömdüğü üç taş ocak’’ şeklinde üç sayısını tekrarlarlar. Üç eril bir sayı olmasına rağmen, ucu yukarıya dönük olan üçgen, ateşi ve erilliği temsil ederken; ucu aşağıya dönük olan üçgen ise ocağı ve dişiliği simgeler.  Dolayısıyla ocak dişidir ve yeri de evin kalbinde yani tam ortasında olmak zorundadır.


Ateş Türk inancında çok önemlidir. Çünkü insanı ruha dönüştüren ateştir. Ateşe hükmedebilen ruha da hükmedebilir. Bu yüzden şamanlar ve demirciler ateşin efendisidir. 
 

DENİZ- SU TANRIÇASI (GEYİK TANRIÇA)



Su Tanrıçasıdır. Su Ana ya da Usan Ece olarak da bilinmektedir. Su Ata’nın eşidir. Saçları kapkara (bazen sarı) ve yerlere kadar uzamaktadır. İri göğüslü, kaşsız, iri siyah gözleri vardır. Kızılımsı bir ten rengine sahiptir. Genelde su kenarlarında saçlarını gümüş tarağı ile taradığı zaman görünür. İnsanlardan korkar ve biri onu gördüğünde suya atlar. 
 

ERKE HANIM

Cazibe Tanrıçası olarak bilinen Erke Hanım ya da Erke Sultan, baştan çıkarıcı özelliği ile bilinir. İşve cilve ile insanları baştan çıkarır. Başka dillerde isminin anlamı arzu, istek anlamına gelmektedir. 
 

BELEN HANIM

Pelen Ana olarak da bilinen Belen Hanım, yolculuk tanrıçasıdır. Yolların güvenliğini sağlar ve yollara zarar verenleri cezalandırırdı. Uzun yola çıkacak olan kişiler, yola çıkmadan önce onun için adak adar ya da ağaçlara çaput bağlarlardı. Yolda olanlar ise ona dualar ederdi. 
 

HU HANIM

Hu Hanım Gazap Tanrıçası olarak bilinmektedir. Çok bilgili fakat bu bilgisini kötülük için kullanan bir tanrıçadır. Demirden bir asaya sahip olan Hu Hanım, bilinmezler alemini bilirdi. Kayaların içindeki görünmeyen tüm kapılar sadece onun sesi ile açılırdı.  İnsanlar arasında fitne çıkartır ve insanları kötülüğün içine iterdi. Merhametsizliği ile bilinen Gazap Tanrıçasının kara sularının en dibinde yaşadığı söylenmektedir. 
 

İNEHSİT

Türk mitolojisinde önemli bir yere sahip olan İnehsit; Doğumun ve doğurganlığın Tanrıçasıdır. Doğum yapan kadınlara ve hayvanlara gülüşü ile yardım etmektedir. Şöyle ki, Türk kültüründe gülmek oldukça önem taşımaktadır. Gülüş; bolluk ve tok gözlülüğe delalet etmektedir. Şamanlar doğduklarında ağlayarak değil, gülerek doğmaktadırlar. Kısırlık için yapılan ayin esnasında kısır olan kadın gülerse artık kısır olmadığına inanılırdı. Hatta Türk masallarında gülümsemek ölüyü bile diriltecek kadar güçlü bir eylemdir. 

ZARLIK YA DA YARLIG HANIM

Zarlık Türk mitolojisinde Yargı Tanrıçasıdır. 17 büyük gökyüzü mahkemesinin başkanlığını yapmaktadır. Yargıçları korur ve kollar. Adaletli olmayan yöneticileri lanetler ve başlarına türlü türlü felaketler getirmektedir. 
 

ALAHÇIN HATUN YA DA ALAHÇIN HANIM


Alahçın Hatun Yaşam Tanrıçasıdır. Doğaya can verir ve yeryüzünü korur. Temel isteği doğanın her zaman güzel olmasıdır. Fakat insanların doğaya ve hayvanlara verdiği zararlardan dolayı derin bir üzüntü, yas içerisindedir.  Ak saçlara sahip olan Alahçın, ışıl ışıl bir yüze sahiptir. Bir kızı ve bir oğlu vardır. Onlar da anneleri gibi doğayı korumaya, ona can vermeye çalışırlar. 
 

SATILAY 


Türk mitolojisinde Satılay, Fesatlık Tanrıçasıdır. İnsanlarda ruh hastalıklarının ve intiharın olmasını sağlar. Kötülük çıkartan Satılay, çaresiz kalmış ya da umudu tükenmiş insanları intihar etmeleri için ikna eder. İnsanlara kötü ruhları musallat edip, sonunda onları akıllarını kullanamaz hale getirir. 

Korkutucu bir görüntüye sahip olan Satılay, uzun ve dağınık saçlara sahiptir. Çıplak ayakla gezer. 
 

SİMİLTEY

Similtey Yeraltı Tanrıçasıdır. Cehennemin ve yeraltındaki tüm varlıkların efendisidir. Kısacası tüm yeraltının sahibidir. Yeraltı alemine bağlı olan tüm kadın şamanların lideridir. Ölüp dirilmeleri düzenler. 
Uzun bir gagaya sahiptir ve istediğinde bulutların üstünde uçabilir. 

ALMA HANIM

Alma Hanım Türk Mitolojisinde Savaş Tanrıçasıdır.

Türk Tarihinde kadınların erkeklerle beraber savaşa gittikleri, kadınların da  birer asker olarak yetiştiği bilinmektedir. Destanlarda, hikayelerde vs. anlatılan kadın savaşçılar mitolojide de Tanrıçaları Alma Hanım olarak karşımıza çıkmaktadır. Alma Hanım’ın isminin kökeni ise Türk tarihinde önemli bir kavram olan Kızıl Elma’dan gelmektedir. 
 

SUYOLTA

Suyolta Yaşam Tanrıçasıdır. Türk mitolojisindeki en kıymetli ve önemli varlık olan Hayat Ağacının koruyucusudur. Hayat Ağacının çok yakınında yaşar. 
 

GÜN ANA

Gün Ana, Gök Alemi’nin en üst katında oturduğu rivayet edilen Güneş Tanrıçasıdır. Gün Ana’nın yeryüzündeki insanların ilk anneannesi, Ay Dede’nin ise insanların ilk dedesi olduğu söylenir. Türk mitolojisinde Güneş dişi bir varlık olduğu için bugün bile yeni doğan kız bebeklere Güneş ismi verilmektedir.  


AŞAPATMAN

Aşapatman, Tıp ya da Sağlık Tanrıçasıdır. Hastalıkları iyileştiren Aşapatman; dünyadaki dengeyi, şamanları ve büyücüleri korumaktadır. Aynı zamanda gelecekten de haberler vermektedir. Kızıl saçları, bembeyaz ve çok güzel dişleri olduğu söylenir. Kimi zaman ise tek gözlü ve gri saçlı olarak tasvir edilmektedir. 


NOT: Türk tarihindeki ilk şamanlar kadınlardır. Şamanların görevi sadece büyü yapmak vs. mistik işler değil asıl görevleri hastalıkları tedavi etmektir. Bu yüzden Aşapatman, şamanları korur. Çünkü şamanlar belki de tarihin ilk doktorlarından biri olma özelliğini taşımaktadırlar. 

BAYANAY

Geçim Tanrıçası olarak bilinen Bayanay; avcıların, balıkçıların ve ormanın koruyucusudur. Avcılar ava çıkmadan önce Bayanay için ateş yakarlar ve avlarının bereketli geçmesi için ona dua ederlerdi. 
 


 

Yorumlar (0)