Türk mezar taşları kentleşmenin aşamalarını yansıtıyor

Selçuk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Bahar, önce mezar taşlarının ebatlarının yarı yarıya düştüğünü, ardından ise şekillenip küçülmeye devam ettiğini söyledi.

KÜLTÜR-SANAT 27.09.2021, 16:46 28.09.2021, 10:18
Türk mezar taşları kentleşmenin aşamalarını yansıtıyor

Konya’da geçmişi asırlar öncesine dek giden mezarlıklardaki insan boyunu aşan dev mezarlardaki insan boyunu aşan dev mezar taşları görenleri şaşkına çeviriyor.

Şehir merkezindeki Üçler ve Musalla mezarlıklarında yer alan farklı zamanlara ait andezit, kayrak, mermer gibi taşlardan yapılan mezar taşları, boyutları, şekilleri ve süslemeleriyle birbirinden ayrılıyor.

Alışılmışın ötesinde görüntülere sahne oluyor

Kimi mezar taşlarının boyu 3 metreyi aşarken, bir arada bulunan yeni ve eski mezar taşları alışılmışın ötesinde görüntüler oluşturuyor.

Selçuk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan bahar, farklı yüzyıllardan Türk mezar taşlarının şehirlerin kültürel gelişim aşamalarını yansıttığını kaydetti.

Türklerin Anadolu’ya ilk kez geldiği dönemlerde 5-6 metreye uzanan kayrak taşlarını mezar taşı olarak kullandığını söyleyen Bahar, 11. yüzyıla ait mezar taşlarının menhirleri andırdığını söyledi.

Göçebe yaşamdan yerleşik yaşama geçildiğinde mezar taşlarının da şekil almaya başladığını söyleyen Bahar, “Göçebe kültürden gelen insanlarımız yerleştiğinde, şehirleşme başlayıp eli çekiç tuttukça yavaşça taşları şekillendirmeye başlamış. Önce mezar taşlarının ebatları yarı yarıya düşmüş, ardından ise şekil alarak küçülmeye devam etmiş.” dedi.

“Mezar taşlarında tarihimizde atmış olduğumuz adımları görebiliyoruz”

Kültür ve sanatta meydana gelen gelişimin mezar taşlarına da yansıdığını söyleyen bahar şu ifadeleri kullandı:

“Süslemeler başlamış önce, Daha sonraki yüzyıl okuma yazmayla desenler kazınarak yazılar yazılmaya başlanmış. Osmanlı’nın klasik döneminde mesela, 15-16. yüzyılda çok daha edebi şiirlerle karşılaşıyoruz artık ve ardından içinde yatan kişinin kimlikleri ortaya çıkmaya başlıyor. Kavuklar ve fesler yapılmaya başlanıyor. Kadın mezarları da aynı estetikle inşa edilmiş. Alimlerin, hocaların, sanatçıların, askerlerin ayrı… Mezarlar da artık kimlik kazanmaya başlamış. Mezar taşlarına baktığımızda kültürleşme, kentleşme ve tarihimizde atmış olduğumuz bütün adımları görmek mümkün oluyor.”

“Mezarlarımız birer arşiv gibi”

Mezarların, ülke kültürünün merkezinde olduğunun altını çizen Bahar, tarihte ilk kez Türklerin sözünü eden, Türk isminin yer aldığı Bilge Kağan’ın Bengü Taşı yazıtının da bir mezar taşı olduğunu hatırlatarak sözlerini şöyle tamamladı:

“Kimi tarihi yerleşimler tahribata uğrayabiliyor ancak mezarlara olan saygımızdan ötürü kültürel kalıntılarımızın çoğu mezarlıklarda yaşıyor. Mezarlarımız birer arşiv gibi. Bu mezarlar bir de ahiret ve dünya arasında sınır taşları gibi görülüyor. İnsanlık her zaman ölümsüz olmayı aramış ve bunu da mezarlara yansıtmış. Bakıldığında mezar hem ölüme hem de ölümsüzlüğe giden bir yol olarak karşımıza çıkıyor.”

Yorumlar (0)