'Ölülerin kayıkçısı' ilk kez sergileniyor

Antik Çağ'da ölülerin ruhlarını Stiks Nehri'nden sandalıyla karşıya geçirdiğine inanılan kayıkçı Kharoon'un yaklaşık olarak 2 bin 400 senelik heykelciği İzmir Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor.

KÜLTÜR-SANAT 17.11.2022, 18:45 18.11.2022, 17:15
'Ölülerin kayıkçısı' ilk kez sergileniyor

Müzenin deposundaki ender eserlerin 30 günlük sürelerle hazine odasında sergilenmesini sağlayan 'Göremediklerinizi Göreceksiniz' adlı projenin bu ayki konsepti 'ölü kültü' oldu.

Sergide, günümüzden binlerce sene evvelki cenaze törenlerini aktaran ya da kazı faaliyetleri esnasında mezarlıklarda bulunmuş eserlerin tanıtımı yapıldı.

2014'te bulunmuştu

Urla ilçesindeki Klazomenai Antik Kenti kazısından 2014'te gün yüzüne çıkarılan sandal ve içerisindeki kayıkçının pişmiş topraktan yapılmış olan heykelciği de sergilendi.

Antik Çağ'da ölülerin ruhlarını sandalla Stiks Nehri'nden karşıya geçirerek mitolojideki yeraltı tanrısı Hades'e götürdüğü düşünülen kayıkçı Kharoon'u anlatan yaklaşık olarak 2 bin 400 yıllık heykelcik, uzmanlarca restorasyonu yapıldıktan sonra ilk defa ziyarete açılmış oldu.

"Günümüzle benzerlik gösteriyor"

İzmir Arkeoloji Müzesi Müdür Yardımcısı Elif Erginer, basın mensuplarına, Antik Çağ'da hayatın bir parçası olan ölümün bazı ritüellerle bağdaştırıldığını ifade etti.

İnanışa göre, diğer dünyaya geçişin Stiks ismi verilen bir nehir vasıtasıyla yapıldığını anlatan Erginer, şu sözleri sarf etti:

"Bu geçişe kayıkçı Kharoon ve 'Kerberos' adlı köpeği eşlik ediyordu. Binlerce sene evvel yapılan çeşitli ritüellerin günümüzde de halihazırda uygulandığını biliyoruz. Mesela diğer dünyaya geçişin bir kayıkla yapıldığına inanılıyordu. Biz de günümüzdeki tabutları stilize edilmiş bir kayık gibi görebiliriz. Omuzlarda taşınan bir tabutun adeta nehirde karşıdan karşıya geçen bir sal gibi ilerlediğini düşünebiliriz. Bununla birlikte 'kayıkçı parası' olarak adlandırdığımız bir para da bırakılıyordu. Ölenlerin gözlerine, ağzına ya da avuçlarının, ellerinin içine koyulan bir para vardı. Ölülerin etrafına günlük yaşama ilişkin hediyelerin yanı sıra tatlılar da bırakılıyordu. Bu da kayıkçının köpeği için bir rüşvet niteliği taşıyordu. Öteki dünyaya geçişin rahat bir şekilde sağlanması için verilen bir hediye olarak da düşünülebilir. 

"Eşsiz bir eser"

Kayıkçı, maymuna benzer bir şekilde tasvir edilmiş. Son yolculuk esnasında ruhun tekrar bedene girmemesi adına ölen kişinin burun ve ağzı kapatılıyordu. 

Antik Çağ'da cenaze anlatımlarını genellikle 'lekythos' ismi verilen beyaz zeminli vazolarda görüyoruz. Belki de ilk kez elimize alabildiğimiz bir tasvirini görebiliyoruz. Bu anlamda eserimiz eşsiz."

Yorumlar (0)