Konuşulan dil, düşünce tarzını etkiler mi?

Dünya çapında konuşulan 7.000 ‘den fazla dil vardır. Bu dillerin hepsi farklı seslere, kelime dağarcıklarına ve yapılarına sahiptir. Hal böyleyken, konuşulan dillerin insanların düşünme şekillerini etkileyip etkilemediği büyük bir merak konusudur. Buyurun ayrıntılar haberimizde… 

KÜLTÜR-SANAT 07.11.2022, 17:44 11.11.2022, 15:34
Konuşulan dil, düşünce tarzını etkiler mi?

Dil, insanların sahip olduğu en büyük yeteneklerden bir tanesidir. Düşünceleri, duyguları ve kavramları bir insandan diğerine iletmedeki temel faktördür. Bunların yanı sıra dil, onu oluşturan kültürün bir sentezidir. Bu da konuşulan dilin aynı zamanda değer ve inançları yansıttığını da doğrulamaktadır. Antropolojik dil bilimci Daniel Everett dilin, bir topluluğun değerlerini ve ideallerini ilişkilendirmek için kültürel bir araç olarak kabul edilebilir olduğunu ve zaman içerisinde de bu sayede şekillendiğini ve şekillendirdiğini söylemiştir. 

Herkes aynı şeyi göremez



    Dil, insanların neyi nasıl gördükleri hakkında bilgi vermektedir. Renk tablosunda aynı rengin birçok farklı tonu ve bu tonların her birinin farklı isimleri bulunmaktadır. Örneğin İngilizce konuşanlar insanlar genellikle mavi rengin tonlarını açık mavi ve koyu mavi olarak kategorize etmektedirler. Rusça konuşan insanlar ise maviye açık ya da koyu demek yerine iki ton için de farklı isimler kullanmaktadırlar. Başka bir örnek verecek olursak 1954 yılında yapılan bir araştırmaya göre Zuni dilinde konuşan kişilerin sarı ve turuncu renklerine aynı kelimeyi kullandıkları için, bu renkleri birbirinden ayırt edemedikleri ortaya çıkmıştır.

    Herkes aynı zamanda olamaz




      İngilizce konuşan insanlar genellikle zamanı soldan sağa doğru düzenler fakat Arapça konuşanlar zamanı sağdan sola doğru düzenlerler. Ayrıca farklı diller sayıları da farklı algılarlar. İngilizce konuşanlar için ‘’92 ‘’ sadece doksan ikidir. Fakat Fransızca konuşan bir kişi için ise 92 ‘’dört yirmi ve on ikidir.’’  Seksen 80 demek yerine ‘’dört yirmi’’ demeyi düşünebiliyor musunuz? 

      İngilizce gibi dillerde konuşurken ifade ettiğimiz zaman ana konu olarak ‘’geçmiş, şimdi ve gelecek ‘’ olarak üçe ayrılmaktadır. Fakat Yeni Gine’de konuşulan ‘’Yimas’’ dilinde yakın olaylardan uzak geçmişe kadar dört farklı geçmiş türü bulunmaktadır. Çince’ de ise zaman mefhumu hiç bulunmamaktadır. 

      Herkes her yönü bilemez




        Stanford Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan Lera Boroditsky Avustralya’da bir Aborjin topluluğu olan Pormpuraaw’ da nesnelerin yönünün sağ ya da sol olarak değil, direkt yön olarak ifade edildiğine dikkat etmiştir. Bir ağacı göstermek için ‘’sağdaki ağaç’’ demek yerine ‘’ güneybatı yönündeki ağaç denilmektedir. Bu sayede Avustralya’daki yerli halkın gece karanlıkta bile yönlerini bulabildikleri ve nerede oldukları konusunda iyi olduklarını göstermektedir. 

        Herkes cinsiyet ayrımı yapmaz 


          Dillerin cinsiyeti ifade etmek için kullandığı bazı kelimeler vardır. Bu kelimeler bazen sadece türe göre de sınıflandırılabilir. Örneğin Türkçe’ de kadın ve erkek ayrı olarak söylenmez ve ‘’o’’ denirken cinsiyet belirtilmez. Fince’ de de aynı kural geçerlidir. Fakat Arapça, İbranice ve İngilizce gibi dillerde cinsiyet işaretleri devamlı olarak kullanılmakta ve bir kadına ya da erkeğe ‘’o’’ derken kişinin kendi cinsiyet işaretiyle beraber söylenmektedir. Fince ve İbranice dilleri arasında yapılan bir çalışmaya göre, cinsiyet işaretlerini kullanan İbranice’ yi konuşan çocuklar, Fince konuşan çocuklara göre cinsiyetlerini bir yıl daha erken öğrenmektedir. 

          Kuzey Avustralya’da konuşulan bir dil olan Dyirbal ise, isimleri tıpkı cinsiyetler gibi sınıflandırmıştır. Toplamda dört sınıf olan Dyirbal dilinde;

          • Birinci sınıf: hayvanlar ve erkekler için
          • İkinci sınıf: Kadın, su, ateş, kuşlar ve savaşan nesneler
          • Üçüncü sınıf: Yenilebilir tüm bitkiler 
          • Dördüncü sınıf: Kalan tüm isimler …

          Birinci sınıfta hayvanlar olmasına rağmen ikinci sınıfa kuşların dahil olmasının bir nedeni vardır. Çünkü Dyirbal halkı kuşların ‘’ölü kadınların ruhları’’ olduğuna inanmaktaydı. 

          Yorumlar (0)