Diriliş fikrinin öncüsü, büyük mütefekkir, şair ve yazar Sezai Karakoç'un hikayesi

Fikir hayatı ve edebiyatıyla Diriliş harekâtını başlatan büyük şair Sezai Karakoç, 16 Kasım günü ‘En Sevgilisi’ne ulaştı ve dünya sürgünü son buldu. Geriye örnek olarak bıraktığı yaşamı ve Türk halkına emanet olan birbirinden kıymetli eserleri kaldı. Sezai Karakoç’un hakkında tüm detaylar haberimizde… 

KÜLTÜR-SANAT 22.11.2021, 17:39 22.11.2021, 18:08 Hanife
Diriliş fikrinin öncüsü, büyük mütefekkir, şair ve yazar Sezai Karakoç'un hikayesi

Diriliş fikrinin öncüsü, büyük mütefekkir, şair ve yazar Sezai Karakoç 16 Kasım 2021’ de aramızdan ayrıldı ve ‘En Sevgilisi’ne kavuştu. Şimdi kulaklarda çınlayan dizeler;
Sevgili, 
En sevgili,
Ey sevgili, 
Uzatma dünya sürgünüm benim
.

Diriliş; dirilmek eylemi ya da biçimi demek. Dirilmek ise; diri duruma gelmek, güçlenmek, canlanmak demek. Bu kelime anlamlarının Türk halkının zihninde bulduğu karşılıksa Sezai Karakoç demek. Dirilişe adanmış bir yaşam. 



Peki bu yaşam nerede ve nasıl başladı?

Sezai Karakoç 1933 yılında Diyarbakır’ın Ergani ilçesin de bahar ayının bir gününde dünyaya gözlerini açmıştır. Annesinin deyişi ile Gülan ayında doğdu. Gülan ay, mayıs ayı demekti. Güller bu mevsimde açtığı için mayıs ayına Gülan Ay denmişti. 

Güneydoğu Anadolulu olan şair Birinci Dünya Savaşı’nda birçok şehit vermiş, buna bağlı olarak da sosyal ve ekonomik yönden çok yıpranmış bir ailenin çocuğu olarak hayata başlamıştır. Sezai Karakoç’un ailesi dönemin bilenen ve birçok kişi tarafından tanınan ailelerindir. Dedesi devlet nazırında önemli görevler almıştır.  Sezai Karakoç’un babası Yasin Bey annesi ise Emine Hanımdır. 

Babası Yasin Bey Sezai Karakoç doğduğunda ona Muhammed Sezai ismini vermiştir. Oğlu Sezai Karakoç’u nüfusa kaydetmeye giden Yasin Bey görevliye oğlunun adının her ne kadar Muhammed Sezai olduğunu söylese de nüfus görevlisinin yanlış anlaması nedeni ile Sezai Karakoç’un adı nüfusa Ahmet Sezai olarak kaydedilmiştir. 

Büyük fikir adamı Sezai Karakoç, çocukluk dönemlerinde de yaşıtlarından çok farklıdır. Akranları oyunlar oynayıp eğlenirken o hep okumalar yapmış, yazılar yazmıştır. Bu durumu kendisi şöyle diler getirmiştir; ‘Okumak benim için büyük bir zevkti. Saatlerce okurdum. Oyuna, gezmeye, tozmaya fazla rağbetim yoktu.’

İlkokulu Ergani de İnkılap İlkokulu’nda okuyan Sezai Karakoç çok zeki ve çalışkan bir öğrencidir. O dönem okulda örnek olarak adeta parmakla gösterilmektedir. 



Sezai Karakoç’ un ortaokul yılları ve Maraş

Çok başarılı bir öğrenci olan Sezai Karakoç 1944 yılında ilkokulu bitirmiş ve devlet parasız yatılı ortaokulu sınavına girmiştir. Sınavı kazanan Sezai Karakoç Maraş’a ortaokulu okumaya gitmiştir. Artık tek başına, ailesinden uzakta bir yaşam onu bekliyordur. 

Küçük yaşlardan itibaren çok kitap okuyan Sezai Karakoç’un kitaplara olan ilgisi bu yıllarda da devem etmiştir. Sezai Karakoç bu dönemde birçok yerli ve batılı yazarın kitabını okumuştur. 

Ortaokul yıllarını başarı ile sürdüren Sezai Karakoç artık kitapların yanında bir de ‘Büyük Doğu’ dergisini ilgiyle takip etmeye başlamıştır. 

Lise yılları ve Gaziantep

Takvimler 1947 yılını gösterdiğinde Sezai Karakoç, Gaziantep de lise eğitimine başlamıştır. Sezai Karakoç bu dönemde ailesinden uzakta yaşamının derin üzüntüsünü yaşasa da eğitimine başarı ile devam etmiştir. 

Lise yıllarında da ‘Büyük Doğu’ dergisini okuyan Sezai Karakoç bir gün bu dergiye bir şiir yazıp göndermiştir. Kendi ismi yerine Mehmet Leventoğlu ismini kullanan Sezai Karakoç’un şiiri 300 şiir arasından seçilerek dergide yayımlanmıştır. 

Sezai Karakoç’un şiirini seçerek yayımlayan kişi ise Necip Fazıl Kısakürek’tir.

Sezai Karakoç Ankara da… Üniversite yılları…

Liseden mezun olan Sezai Karakoç Gaziantep’ den ayrılır ve Ankara’ya gelir. Sezai Karakoç üniversitede ilgi duyduğu ve meraklı olduğu felsefe bölümünü okumak ister. Babası Yasin Bey ise oğlunun ilahiyat bölümünü her ne kadar okumasını arzulasa da Sezai Karakoç iki bölümü de okuyamamıştır.
Felsefe ve ilahiyat bölümlerinin burslu olmaması nedeniyle Karakoç, mecburen Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin sınavına girmiştir. Bu sınavı da başarıyla kazanan Karakoç, aslında bu durumdan hiç de memnun değildir. Sezai Karakoç, zamanı geldiğinde okula kaydını yaptırmış ve eğitimini almaya başlamıştır ancak hiçbir zaman bu alanda bir işte çalışmayı arzulamamıştır. Akıllara her ne kadar Sezai Karakoç’un bu dönemde şiir ve edebiyat dünyasına dahil olmak istemesi gelse de durum aslında böyle değildir. Bu fikir onun zihninden geçmemiştir. Karakoç’un deyişi ile şiir onun peşini bırakmamıştır. 

Sezai Karakoç ve Mona Roza

Ankara da yaşamına devam eden Sezai Karakoç 19 yaşındadır. Şiir ve edebiyatla olan ilgisi devem etmektedir. Kim bilebilirdi ki 19 yaşında fakültede yazdığı, 50 sene sonra kitabında yayımladığı şiiri ‘Mona Roza’ dillere pelesenk olacak.

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller…



Mona Roza kimin için yazıldı?

Mona Roza hiç kuşkusuz Türk edebiyatının en sevilen şiirlerinden biri oldu. Okuyucusunu derinden etkilen bu şiir yerini gönüllerde buldu.

Sezai Karakoç ‘Mona Roza’ şiirini Anka Üniversitesin de fakültede öğrenciyken yazmıştır. Şiiri fakültede beraber okuduğu arkadaşları çok beğenmiş hatta bir süre sonra herkes ezberlemiştir. ‘Mona Roza’nın kim için yazıldığı ise hep merak konusu olmuştur. Yıllardır bu konu ile ilgili çeşitli söylentiler olsa da ‘Mona Roza’nın o dönem fakültede okuyan Muazzez Akkaya için yazıldığı bir süre sonra ortaya çıkmıştır. ‘Mona Roza’ hakkında ki diğer bir detaysa şiirin akrostiş şiir olmasıdır. Şiirin her dizesinin baş harflerine dikkat edilirse Muazzez Akkaya isminin ortaya çıktığı görülecektir. 

Gençlik yıllarında Sezai Karakoç ve Muazzez Akkaya arasında düşünüldüğü gibi bir münasebet olmamıştır. Hatta öyle ki Muazzez Hanım şiirin kendisi için yazıldığını çok sonra ki zamanlarda öğrenmiştir. Muazzez Hanım okulu bitirdikten sonra iş hayatına atılmış ve sonrasında evlenip yuvasını kurmuştur. Sezai Karakoç ise hiç evlenmemiştir. Bu durumu duyan herkes her ne kadar Muazzez Hanıma olan sevgisinden evlenmediğini düşünse de yanılmaktadırlar. Çünkü Sezai Karakoç ‘Diriliş’ fikrine ömrünü adamış, Türk halkına bu bilinci anlatabilmek ve yaşatabilmek için hiçbir zaman bir yuva kurmayı düşünmemiştir. Şimdi bizlere düşen ise açtığı ‘Diriliş’ yolunda kararlı adımlarla yürümektir. 

Sezai Karakoç fakülte de eğitimine davam ederken şiir ve edebiyata olan ilgisi de artarak süregelmiştir. O yıllarda Cemal Süreyya, Nuri Pakdil gibi isimlerinde yer aldığı bir dergide şiirleri yayımlanmıştır. 

‘İnancı hem silahı hem çocuğudur.’

Cemal Süreyya, Sezai Karakoç’un aynı zamanda okul arkadaşıdır. Birbirine her ne kadar zıt düşüncelere sahip olsalar da bu durum arkadaşlıklarına yansımamıştır. Cemal Süreyya’nın Sezai Karakoç için 1998 yılında söylediği şu sözlerse Süreyya’nın gözünden Karakoç’un portresini çizmektedir. 
‘Sezai Karakoç, bir yerde inancının çılgını. Onunla delici bir ideolojiye ulaşmak ister. Bunun için her şeyi bilmesi gerektiği kanısındadır. İnancı hem silahı hem çocuğudur.’

‘Öyle bir Müslüman ki Marx da bilir, Nietzsche de bilir, Rimbaud da bilir. Salvador Dali de sever. Nâzım da okur. Sıkışmış, sıkıştırılmış deha. Alçak gönülle katı yüksek uçuyor. Şemsiyesi yok.’

Sezai Karakoç artık İstanbul’da

Sezai Karakoç 1955’ te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olur ve maliye müfettişi yardımcısı olarak atanıp İstanbul’ a gelir.  Memuriyet hayatı boyunca Anadolu’nun birçok yerinde görev yapan Sezai Karakoç, bu esnada şiir ve edebiyatı da hiç ihmal etmemiştir. Aksine bu dönemde şiir ve edebiyata olan ilgisi daha da artmıştır. Öyle ki kültür, sanat ve edebiyat çalışmaları için 1965 yılında istifa etmiş mali sıkıntılar nedeniyle tekrar memuriyete dönmüştür. Ancak bu durum kısa sürmüş ve Karakoç, 1974 yılında kesin olarak istifa etmiş hayatının geri kalanını ‘Diriliş’ ideali ve edebiyat için adamıştır. 

Sezai Karakoç ‘Körfez’ isimli ilk kitabını 1959 da memuriyet hayatının ilk yıllarında yayımlamıştır. Şahdamar isimli ikinci kitabını ise 1960 da vatani görevini yapmak üzere gittiği Ankara’ dan dönünce çıkarmıştır. Ayrıca bu dönemlerde günlük yayın yapan ‘Büyük Doğu’ dergisinde kültür sanat içerikli alanlar düzenlemiş ve yönetmiştir.



Diriliş yılları

1960 yıllar Sezai Karakoç’un yaktığı ‘Diriliş’ ateşinin ideolojiye dönüştüğü zamanlardı. O şiire ve edebiyata farklı yaklaşmıştı. Hep milli bir kültür bilinci oluşturmaktan yana adımlar atmıştı. ‘Diriliş’ ideolojisi onun her çalışmasının özünü oluşturmuştur.

Sezai Karakoç’ a göre ‘Diriliş’ fikriyatını gerçekleştirmenin en büyük adımı, İslam medeniyetini içinde bulunduğumuz çağa yakınlaştırmak ve yansıtmaktır. Bu uğurda yayın hayatına başlayan ‘Diriliş Dergisi’ Sezai Karakoç tarafından 1960 da okuyucularıyla buluştu. Bundan sonra Sezai Karakoç denilince akla gelen tek şey ‘Diriliş’ olacaktı. Düşünce, edebiyat ve siyaset alanında yayın hayatına başlayan bu dergi özellikle genç nesillerin zihninde ‘Diriliş’ ideolojisini filizlendirecekti.

Dergi, 1960 senesinde başlayan yayın hayatını 1992 yılına kadar sürdürmüştür. Farklı zamanlar da aralıklı olarak yayımlanan bu dergi 396 sayı çıkmıştır. Bir dergiden çok daha fazlası olan ‘Diriliş’ te çeşitli dönemlerde yazılar yazan, çevriler yapan birçok önemli isim olmuştur. Bu isimlerden bazıları başta Sezai Karakoç olmak üzere Nuri Pakdil, Adil Erdem Bayazıt, Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Alâeddin Özdenören ve İsmet Özel’dir.

Sezai Karakoç ‘Diriliş’ ideolojisini gerçekleştirebilmek için 1990 senesin de Diriliş Partisini kurdu ve partinin genel başkanı oldu. Partinin amblemi güller açan gül ağacıydı. Diriliş Partisi, 19 Mart 1997’de Sezai Karakoç’ un genel seçimlere 2 kere katılmaması nedeniyle kapatıldı. Diriliş Partisi Nisan 2007 yılında ise Yüce Diriliş Partisi ismiyle yeniden kuruldu. Sezai Karakoç bu partinin İstanbul İl Başkanlığı’nda partililerle değerlendirme konuşmaları yapmaya devam etti.

Ve 16 Kasım 2021 de Büyük Mütefekkir Sezai Karakoç, en sevgilisine gitti

Takvimler 16 Kasım 20121 tarihini gösterirken 88 yaşında ki Sezai Karakoç İstanbul'da hayata gözlerini kapattı. Onun deyimi ile dünya sürgününe son verdi. Karakoç, Şehzadebaşı Camii'nde düzenlenen törenin ardından sevenleri ile son yolculuğuna uğurlandı. 

HABERNEDİYOR.COM / KÜBRA ÖZGÜ ÖZEL HABER


Yorumlar (1)
yaman 2 yıl önce
İlmine, emeğine sağlık kardeşim.