Bauhaus akımı, 19. yüzyılın ortalarından bu yana Avrupa’da sürmekte olan ekonomik, kültürel ve toplumsal modernleşmenin -başta tasarım ve mimari olmak üzere- sanata yansımasıdır. Modernleşme süreciyle birlikte, kendine her alanda yeni bir hayat oluşturmaya başlayan insanoğlu, çevresinin, oturduğu evin ve hatta evini dekorize ederken kullandığı materyallerin de tasarımında değişimler yaratma ihtiyacı duydu. Bauhause akımı da tam olarak bu noktada devreye girdi. Öyleyse, Bauhause akımını, yeni olanın yani modernin tasarımı şeklinde özetlemek yanlış olmayacaktır. Peki, Bauhause akımı nasıl ortaya çıktı ve bu akımın özellikleri neler?
Walter Groupis
Bauhaus Akımı Nasıl Ortaya Çıktı?
Bauhause aslında 1919 yılında Walter Gropius tarafından Almanya’nın Weimar kentinde kurulmuş olan bir eğitim kurumunun adıdır yani Buhause hem bir okul hem de bir sanat hareketidir. Bauhause, her ne kadar başta karşımıza bir eğitim kurumu olarak çıksa da zamanla bir üretim merkezine dönüşmeye başlamıştı hatta bununla da kalmayıp tasarım, mimari, zanaat ve sanat gibi konuların tartışıldığı bir merkez haline gelmişti.
Bauhause Sanat Okulu, her ne kadar 1933 yılında Nazi rejimleri tarafından kapatılmaya mahkum edilmiş olsa da - özellikle mimaride etkilerini gördüğümüz - Bauhause akımının oluşmasına kaynaklık etmiştir ve bu akım 20. yüzyılda endüstriyel tasarımdan tutun şehir planlamasına kadar birçok yeni konu başlıklarına ev sahipliği yapmıştır.
Bauhaus Akımının Özellikleri Nelerdir?
Sanat ile endüstri kavramlarını sentezleyen Bauhause akımı, Sanayi Devrimi ile artan üretim hızına hem estetik hem fonksiyonel ürünler üreterek ayak uydurmayı amaçlar. Bu bağlamda Bauhause akımında sanatçılar aynı zamanda birer zanaatçı olarak görülür.
Buhause akımının temelinde sadelik ve işlevcilik vardır. Bu bağlamda, mümkün olduğunca ihtişam ve gösterişten uzak tasarımlar oluşturulur. Bununla beraber, üretilen eserlerin ucuz ve kalıcı olmaları da hedeflenen noktalardan biridir. Ek olarak, tasarımda soyutlamaların yüceltilmesi tamamen ortadan kaldırılmak istenmiş ve bir şey amacına uygun tasarlandığı taktirde güzelliğin zaten kendiliğinden geleceğine vurgu yapılmıştır. Bauhause akımı, olabildiğince sadeliği savunduğu için özellikle mimaride günümüzde de sıklıkla kullanılmaya devam edilen saydam dış cepheler modellemesini hayatımıza katmıştır. Bununla beraber, Bauhause akımı etkisindeki mobilyaların tasarımında sert hatlara sahip geometrik formların sıklıkla kullanıldığı görülür.
