Ayasofya’nın restorasyonu dünyaya örnek oluyor...

Ayasofya’da yapılan restorasyon ve bakım çalışmalarının tüm dünyaya örnek teşkil edecek düzeyde gerçekleştirildiğini kaydeden İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, Ayasofya’nın müze olduğu zaman da, camiye dönüştürüldüğü günümüzde de en üst düzeyde hassasiyet gösterilerek yürütülen çalışmalara ilişkin bilgi verdi.

KÜLTÜR-SANAT 18.04.2021, 13:25 19.04.2021, 12:25
Ayasofya’nın restorasyonu dünyaya örnek oluyor...

İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, Ayasofya Cami’nin en gelişmiş teknikler kullanılarak dünyaya bir örnek teşkil edecek şekilde bakım ve restorasyondan geçtiğini kaydetti.

Yılmaz, Ayasofya-i Kebir Camisi’ndeki restorasyon çalışmalarına ilişkin yapmış olduğu açıklamada, tarihi yapının Roma İmparatorluğu dönemine ilişkin taç giyme törenli, Osmanlı zamanına ilişkin ise merasimlerin düzenlendiği protokol mabedi olduğunu kaydetti.

Ayasofya’nın bin 500 senelik bir geçmişinin bulunduğunu ve bu dönemde yaşanmış olan sosyal, siyasi, kültürel ve doğal afetlerin de yapıyı etkileyerek burada izler bıraktığını kaydeden Yılmaz, “Ayasofya, Nika İsyanı’nda yakılan, Latin istilasını yaşamış ve büyük depremlerde yıkımlarla karşı karşıya gelerek, yangın ve diğer afetlerden de etkilenmiştir.

Tarih süresince birçok zorluğu aşıp günümüze ulaştıktan sonra insanlık tarihinin en önemli mabetlerinden biri olarak yaşamaktadır.” şeklinde konuştu.

İstanbul’u 1453 senesinde fetheden Osmanlı’nın Ayasofya’ya çok büyük önem verdiğini, Fatih Sultan Mehmet’in yaptığı ilk işlerden bir tanesinin de burayı koruma altına olmak olduğunu kaydeden Yılmaz açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Mimar Sinan’ı Ayasofya’nın mimarları arasında zikredebiliriz”

“İstinat duvarları yapılıyor, minareler ve payanda ilaveleri gerçekleştiriliyor. Aslında 16. yüzyıldan günümüze ve hatta gelecek nesillere dek taşıyan bakım, destek ve onarım çalışması Mimar Sinan’ın eliyle yapılmıştır. Bütün mimarlar, “Eğer Mimar Sinan’ın eliyle destek ve onarım çalışmaları yapılmasaydı bugün harap olan bir Ayasofya’yı konuşuyor olurduk” derler. Bundan dolayı Mimar Sinan’ı Ayasofya’nın mimarları arasında zikredebiliriz.

Yılmaz, Mimar Sinan’ın ardından en büyük bakım bütçesinin Sultan Abdülmecid tarafından mimar Fossati’nin eliyle yaptırıldığını kaydetti.

Ayasofya’nın tarihinde Osmanlı’nın katkılarının yalnızca onarım ve bakımla ilişkilendirilemeyeceğinin altını çizen Yılmaz, Osmanlı’da bir külliye geleneğinin olduğunu ifade ederek, “Osmanlılar fethin ardından yaptıkları ilavelerle Ayasofya’yı bir Osmanlı külliyesine dönüştürdü. Osmanlıların külliyeye dönüştürme çalışmalarını anlamaz ve anlatmazsak Ayasofya’ya olan katkılarını da eksik anlatmış oluruz.” şeklinde konuştu.

Külliyede ilk ilavenin medrese ve minare olduğunu belirten Yılmaz, Fatih zamanından başlayarak medrese, minareler, imarethaneler, en büyük hanedan hazinesi, şadırvan, türbeler, muvakkithane, sıbyan mektebiyle caminin içindeki kütüphaneyle Ayasofya’nın Osmanlı Külliyesi’ne dönüştürüldüğünü ifade etti.

"Fatih’in yaptırmış olduğu medrese ihya edildi"

Yılmaz, Fatih’in inşa ettirmiş olduğu ve 1934 senesinde yıkılan medresenin aslına uygun bir şekilde tekrar yaptırıldığını ve 1980’li senelerde gerçekleştirilen kazı çalışmalarında medresenin temeline ulaşılıp ortaya çıkarıldığını dile getirdi.

2017 senesinde başlayan süreçte medresenin ihya edildiğini söyleyen Yılmaz, “Burası kuruluş amacı ve aslına uygun şekilde Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlık Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nce eğitim hizmetlerinde değerlendirilecek.” şeklinde konuştu.

Yılmaz, bununla birlikte çalışmaların Kültür ve Turizm Bakanlığının restoratörleri ve mimarları başta olmak üzere çeşitli üniversitelerde hem Ayasofya hem de de dönem üzerine araştırmaları bulunan akademisyenlerce yürütüldüğünü kaydetti.

Ayasofya’nın bakım, restorasyon ve onarımında birinci derecede uzmanlığın esas olarak benimsendiğinin altını çizen Yılmaz, “1500 senelik yapının geçirmiş olduğu tarihi süreç ve oluşturmuş olduğu kültürel mirasın korunması yolunda hangi tür, uzmanlık seviyesi ve hizmet gerekiyorsa büyük bir hassasiyet içerisinde yürütülüyor.” şeklinde konuştu.

İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz

"Bir mermerin yapıştırılması bir ay sürüyor"

Yılmaz, Ayasofya’daki restorasyon çalışmalarını iğneyle kuyu kazmaya benzeterek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kimi zaman bu yapının bir mermerini tamir edip parçaları birleştirmek için 3-5 ayrı yöntemi değerlendirip kullanmak gerekiyor. Belki size garip gelecek ama toplu iğne başı kadar küçük bir mermer parçası dahi tespit edilip fotoğrafı çekiliyor. Ardından milimetrik düzeyde hesaplamalar ve çizimler yapılıp yerine yerleştiriliyor. O mermerin oraya yapıştırılması belki bir ay, bir buçuk ay sürüyor. Öylesine bir titiz çalışma yapılıyor.

"Dünyaya örnek olacak düzeyde restore ediliyor"

Bu işlere ilgili olan bir tarihçi ve Ayasofya’ya meraklı olan pek çok mimar, diplomat ve uzmanı ağırlamış birisi ve onların ortak görüşü olarak şunu ifade etmeliyim:

Ayasofya’da şimdiye dek yapılan çalışmalarla en iyi uzmanlar, dünyadaki en gelişmiş tekniklerle yapının tamiratına ilişkin uygulanması gereken tüm tamiratı hassasiyetle uygulayarak en iyi sonuca ulaşmıştır. Ayasofya, dünya restorasyon tarihinde bir örnek teşkil edecek düzeyde metodoloji, uzmanlık ve hassasiyet içerisinde tamir edilmiştir. Bu herkesin ortak bir kanaatidir. Ayasofya üstünden Türkiye, dünyaya farklı medeniyet ve inançlara ait kültürel mirasın nasıl korunacağına dair bir örnek model, yapı ve sistem ortaya koymuştur. Bu bizim tarihi köklerimizden ve uygulamalarımızdan gelen bir gelenektir. Yakın zamanda görüşmüş olduğum farklı diplomatlar da bu hakkı teslim etmişlerdir.

Yılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerek müze olduğu dönemde gerekse camiye dönüştürülmesi aşamasında Ayasofya’daki çalışmaları oldukça yakından takip ettiğini söyleyerek, “Kimi zaman bizzat gelerek yerinde takip etti. Bu da aslında Ayasofya’ya verilen en üst düzey önemin bir başka kanıtı.” şeklinde konuştu.

Yorumlar (0)