Ayasofya örnek alınarak yapılmıştı! Ukrayna’daki kültürel yapılar tehlike altında…

Ukrayna’da şubat ayından beri devam eden çatışmalar nedeniyle pek çok kişi hayatını kaybederken milyonlarca kişi de evinden oldu. Ancak savaş sadece insanlar üzerinde bir tehlike oluşturmuyor. Savaş nedeniyle atılan bombalar ve çıkan çatışmalar nedeniyle binlerce yıllık kültürel yapılar da tehlike altına giriyor. Yapılan resmi açıklamalara göre şubat ayından bu yana 160'tan fazla kültürel alan hasar gördü veya yıkıldı. Ukrayna yetkilileri bu sayının çok daha fazla olduğunu öne sürerken tehlike arasından olan yapılar arasında yaklaşık bin yıl önce, İstanbul’da yer alan Ayasofya örnek alınarak inşa edilen bir yapı da var: Ayasofya Katedrali. Peki, Kiev’de yer alan Ayasofya Katedrali ile İstanbul’da yer alan Ayasofya Camii arasında ne tür bir bağlantı var? Savaşlar Ukrayna’daki kültürel yapıları daha önce nasıl etkiledi? Merak edilenler haberin ayrıntısında yer alıyor…

KÜLTÜR-SANAT 05.08.2022, 22:31
Ayasofya örnek alınarak yapılmıştı! Ukrayna’daki kültürel yapılar tehlike altında…

Savaş sadece insanları ve yaşamı etkilemiyor, her zamanki gibi savaşın olduğu coğrafyada yer alan doğal alanları ve kültürel mirasları da tehlike altına sokuyor. UNESCO'ya göre, Rusya'nın Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgal etmesinden bu yana 160'tan fazla kültürel alan hasar gördü veya yıkıldı. Ukrayna hükümeti, hasar gören alanların sayısının çok daha fazla olduğunu iddia ediyor. Rusya ise bu suçlamaları reddediyor. Ukraynalı yetkililer, Rusya'yı kilise, manastır, mescit, sinagog ve camilerden oluşan kültürel mekanları kasten hedef almakla suçluyor. Böyle bir hedefleme gerçekten meydana geldiyse uluslararası hukukun ihlalini de oluşturuyor.

Ukrayna’nın 7 Dünya Mirası’ndan biri

Rus ve Ukrayna din ve kültürünü araştıran birçok bilim insanı şimdiden binlerce cana mal olan ve 12 milyondan fazla Ukraynalıyı mülteciye dönüştüren bu savaşın kültürel yıkımından derinden endişe duyuyor. Tehdit altındaki önemli bir anıt ise Kiev'de yer alan Ayasofya Katedrali. 11. yüzyılda inşa edilen kilise, Ukrayna'nın Birleşmiş Milletler tarafından tanınan yedi Dünya Mirası alanından birini oluşturuyor. Yapı birçok Rus ve Ukraynalının paylaştığı ortak Ortodoks Hıristiyan inancını temsil ediyor.

Tarihi hakkında iki farklı teori var

Ayasofya Katedrali’nin kim tarafından inşa edildiği kesin olarak bilinmiyor ancak bu konuda bazı teoriler var. Bazı kaynaklar katedralin Kiev Büyük Dükü Yaroslav tarafından zamanında Peçeneklere karşı yapılan ve kazanılan savaşların ardından yapıldığını öne sürüyor. Öte yandan Yaroslav’ın babası olan Büyük Vladimir ise 988 yılında Ortodoks Hristiyanlığı kabul etmişti. Bu nedenle katedralin Yaroslav tarafından yaptırılması oldukça anlamlı olabilir. Bazı kaynaklar ise katedralin direkt olarak Büyük Vladimir tarafından yaptırıldığını öne sürüyor. Katedralin içinde yer alan tarihi eserleri ve yazıları inceleyen bazı bilim insanlarının yorumlarına göre katedral 1011 yılında Büyük Vladimir tarafından inşa edildi. Bu teori hem UNESCO hem de Ukrayna devleti tarafından kabul görüyor.

Ayasofya: Gelmiş geçmiş en görkemli yapılardan biri

12. yüzyılın başlarındaki bir efsaneye göre Büyük Vladimir ibadet hizmetlerinin güzelliği nedeniyle devlet dini olarak Ortodoksluğu seçti. Bizans İmparatorluğu'nun başkenti olan Konstantinopolis'e (ya da yeni ismiyle İstanbul’a) gönderdiği elçiler burada yer alan Ayasofya'yı ziyaret etti. Dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli yapıları arasında yer alan Ayasofya altıncı yüzyılda İmparator Justinian tarafından 532 ila 537 yılları arasında inşa edilmişti. Ayasofya İncil'deki “Atasözleri Kitabı”nda bir kadın olarak kişileştirilen İlahi Bilgeliğe adanmıştı. Doğu Roma İmparatorluğu’num İstanbul’da inşa ettiği en önemli yapıtlardan biri olan Ayasofya esasen daha önce üç kez inşa edilmişti. Ayasofya ilk olarak 360 yılında İkinci Constantius tarafından yaptırılmış olup daha sonraki yıllarda çıkan isyanlar nedeniyle yakılarak tahrip edilmişti. İkinci Ayasofya ise yine aynı yerde ancak bu sefer 2. Theodosius tarafından 415 yılında inşa edilmişti. Ancak ikinci Ayasofya’nın da kaderi ilki gibi oldu ve 532 yılında çıkan Nika ayaklanması sonucunda yakılarak zarar verilmişti. Bu tarihten birkaç gün sonra imparator 1. Justinianus öncekilerden çok daha farklı ve ihtişamlı bir şekilde Ayasofya’yı üçüncü kez inşa ettirdi ve Ayasofya bugün de bilinen görünümüne kavuştu.

İmparator ve kralları büyüleyen bir yapı

Ayasofya o dönemlerde o kadar ihtişamlı bir yapıydı ki yüzyıllar boyunca Ayasofya’dan daha ihtişamlı bir yapı yeryüzünde yapılamadı. Mimarlar her ne kadar uğraşsa da büyük açıklıkları geçmek için kullanılan kemerleri inşa etmekte zorlanıyorlardı. Ayasofya bu ihtişamı nedeniyle uzun yıllar pek çok kral ve imparatorun dikkatini çekti. Büyük Vladimir’in Konstantinapolis’e göndermiş olduğu elçiler olumlu bir raporla döndü ve Büyük Vladimir vaftiz olmaya ve tebaasını dönüştürmeye karar verdi. Büyük Vladimir’in ölümünden sonra Yaroslav, Bizans mimarlarını ve sanatçılarını tıpkı Konstantinopolis'te yer alan Ayasofya gibi etkileyici bir katedral inşa etmek için Kiev'e davet etti. Babasının halefi olmak için bir iç savaşa katılmış olan Yaroslav, meşruiyetini güçlendirmek için Bizans başkentini taklit etme yoluna girdi. Öyle ki Ukrayna'da yer alan katedral ismini İstanbul'da yer alan Ayasofya'dan aldı.

11’inci yüzyılda inşa edilmiş en iddialı yapılardan biri

13 kubbesi ve 29 metre yükselen merkezi kubbesi ile Ukrayna’da yer alan Ayasofya Katedrali, hükümdarının gücünün ve dindarlığının bir kanıtı olarak hizmet eden heybetli bir yapıydı. Ayrıntılı mozaikler kutsal alanı ve kubbeyi süslüyordu. Yaroslav ve ailesinin portreleri hükümdarın ayinlere katıldığı katedralin galerisinde belirgin bir şekilde sergileniyordu. Sanat tarihçisi Elena Boeck, Ayasofya Katedralini 11. yüzyılda inşa edilmiş en iddialı yapılardan biri olarak nitelendiriyor.

Tahrip edilme ve restorasyon çalışmaları

Ayasofya Katedrali 1049'da kutsandı ve 1062 civarında yapımı tamamlandı. Kiev'in gücü ve önemi azaldıkça, katedral dış saldırılara maruz kaldı. 1169'da Büyük Vladimir’in kuzey prensi Andrei Bogolubskii Kiev'i yerle bir etti. 1240, 1416 ve 1482'deki Moğol saldırıları katedrale daha da zarar verdi. 17. yüzyılda barok tarzda yapılan restorasyon çalışmaları, katedralin dış görünüşünü kökten değiştirdi. Dış duvarlar sıvalı ve badanalı bir şekilde yapıldı. Katedral, 1918 yılında meydana gelen Rus iç savaşı sırasında bombalandı. Sovyet yönetimi altında katedralin hazinesi yağmalandı. 1940'larda ise katedral bu sefer Alman işgali altında tahrip edildi.

Savaş nedeniyle tehlike altında

Ayasofya Katedrali, Rusların ve Ukraynalıların paylaştığı Doğu Slav kültürel mirasının bir anıtı olarak yüzyıllardır bu bölgede yer alıyor. Olağanüstü Bizans mozaikleri ve freskleri neredeyse bin yıl ayakta kaldı ve tarihe tanıklık etti. Bugün, İkinci Dünya Savaşı sırasında olduğu gibi bu be buna benzer tarihi ve kültürel yapılar yabancı ordular tarafından tahrip ediliyor. Rusya, Birleşmiş Milletler'e silahlı kuvvetlerinin Ayasofya gibi Dünya Mirası alanlarına zarar vermemek için “gerekli önlemleri ” aldığına dair güvence vermiş olsa da savaş oldukça yıkıcıdır ve öngörülemez. Ayasofya Katedrali'nin bu son istila sırasında hasarsız kalıp kalmayacağı açık bir soru olmaya devam ediyor.

Yorumlar (0)