Yargıtay’dan tartışılacak karar: Kusuru olmayan eş de nafaka ödeyebilir

Boşanma aşamasında bulunan çiftleri son derece ilgilendiren karara göre; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kusuru olmayan eşin de yoksulluk nafakası ödemekle yükümlü olduğuna karar verdi.

GÜNDEM 22.10.2021, 09:49 23.10.2021, 10:28
Yargıtay’dan tartışılacak karar: Kusuru olmayan eş de nafaka ödeyebilir

Konu ile ilgili tüm bilinenlere tamamen farklı bir yorum getiren karar Türkiye’nin en çok konuşup tartışacağı konulardan biri olacak gibi görünüyor. Evliliklerinde büyük bir geçimsizlik yaşayan O.A. ile H.A. çiftinin boşanma kararı alıp için 4. Aile Mahkemesi’ne başvurmasıyla başladı. Davacı O.A eşinin sürekli olarak başkalarının ona baktığını söylediğini, bu davranışları nedeniyle çevresi ile arasının açıldığını iddia etti. Ailesine sürekli olarak kırıcı şekilde hareketleri olduğunu, birlikte yaşadıkları konuta gelmek istemediğini, ilk eşinden olan çocuğuna iyi davranmadığını, sürekli olarak hakaret ettiğini belirtti.

Davalı H.A. ise, kendisine yöneltilen bütün suçlamaları reddederek, davacının annesinin sürekli kendisine hakaret dolu sözler sarf ettiğini, baskı yaptığını, davacının ilk eşinden olma oğlunun da kendisine saygısız şekilde davranışlar sergilediğini, saygısız davranarak kötü sözler söylediğini, davacının ise bu olanlar karşısında hiçbir zaman sessizliğini bozmadığını ve bu nedenlerden dolayı boşanmak istediğini söyledi. Aylık 750 TL. tedbir ve yoksulluk nafakası ile 30 bin TL. manevi, 20 bin TL. maddi tazminat ödenmesini talep etti.

Aile Mahkemesi talepleri reddetti

 4.Aile Mahkemesi ise, davalı kadının davacının çocuklarıyla bir anlaşma zemini bulamadığı, yemek yedirirken çocuklara kötü muamele ettiği ve davacıya hakaret ettiği, böylece boşanmaya sebep olacak olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına karar verildiğini, kadın eş tarafına 250 TL. tedbir nafakasına, ancak kusurlu olmasından dolayı tazminat ve yoksulluk taleplerini reddetti.

Yargıtay Aile Mahkemesi’nin kararını bozdu

Davalı kadın kararı temyiz edince devreye Yargıtay 2.Hukuk Dairesi girdi. Ve “Davalı olan kadının boşanmaya neden olan olaylarla ilgili ağır bir kusurunun görünmediğini, boşanma nedeniyle yoksulluk durumuna düşeceği belli olduğu, davalı kadın tarafına uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekliyken, davalının davacıya kıyasla daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davalı kadının yoksulluk nafakasının reddedilmesinin doğru bir karar olmadığını ve bozulmasını gerektirdiği”ni belirterek Aile Mahkemesinin nafaka ve tazminat taleplerini reddeden kararı bozdu.

İki taraf da eşit kusurlu sayıldı

Aile Mahkemesi bu gelişmelerin ışığında, direnme kararı verdi. Karar davalı avukatı tarafından temyiz edilince bu kez kararı verme sırası Yargıtay Genel Hukuk Dairesi’ne düştü.  

Yargıtay Genel Hukuk’ta kararını şu gerekçelere bağlayarak verdi: “Yoksulluk nafakası, diğer tarafa yüklenen bir ceza değildir. Böyle olsaydı sadece boşanmada kusuru olan eşten istenmesi gerekirdi. Oysa ki, ilgili maddede de açıkça görüldüğü gibi, kusursuz olan eş de yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Bu nafaka türü, evlilik birliği bitene kadar karşılıklı geçindirme ödevini devam ettirilmesi demektir. Bu nafakanın istenebilmesi için, istekte bulunan tarafın mutlaka yoksulluğa düşme ihtimali olmalıdır. Daha doğrusu, geçimini kendi olanaklarıyla sağlayamayan tarafın diğer koşullar da uygun ise yoksulluk nafakası talep etme hakkı bulunmaktadır. Somut olayda yapılan değerlendirmede ise, davalı kadın tarafına yüklenen kusurlu davranışların yanı sıra erkek tarafın da eşini babasının evine bırakarak evden göndermesi olayı da düşünüldüğünde eşit kusurlu oldukları takdir edilmektedir. Tarafların yapılan sosyo-ekonomik incelemesinde kadın kişinin ortaokul mezunu olduğu şu anda ailesi ile birlikte yaşadığı, geliri ve mal varlığının bulunmadığı, erkek eşin de sınıf öğretmenliği yaparak 2500 TL. gelir elde ettiğini, kendi evinde oturduğunu, adına kayıtlı bir araç ve ev sahibi olduğu anlaşılmıştır. Yasalar gereği tam kusurlu olan eşin yararına yoksulluk nafakası ödenmesine karar verilemeyeceğine dayanan direnme kararının bu gerekçelerle oy birliği ile bozulması gerekmiştir.”

Yorumlar (0)