Acun Ilıcalı denen, küresel sistemin insanlık üzerine yaptığı - yapacağı operasyonun yerli taşeronu olan şahsiyetin bir dönem yapımcısı olduğu bir formattı Var mısın/ Yok musun?
Bu bir yarışma programından ziyade seçilmiş sivri kişiliklerin rol model gibi sunularak kendi içlerinde para kapma oyunundan fazlası değildi!
Tabi asıl parayı da reyting uzmanı Acun kapardı.
Kimi birini çok sever, kimi diğerinden nefret ederdi ancak her evde bu program izlenirdi.
Bir kutu, kutunun başında bir şahıs ve diğer figürlerin de önlerinde numaralı birer kutu. Sırayla kutular açılır, her kutunun içinde çıkan rakam toplam rakamdan bir kayıp olarak oyun dışına çıkardı.
Aralarda Hamdi diye bir gizemli şahıs telefon açar ve mevcut kapalı rakamlar üzerinden bir teklifte bulunurdu.
Yarışmacı ya bu teklifi kabul edecek ya da devam edecek. Teklif genel olarak komik olduğu için oyuncu YOKUM derdi...
Ve Acun Bey yüksek sesle: YOKUM DİYOOORR diyerek ilan ederdi.
Sonunda pek çok yarışmacı tekliflere YOKUM der ve KUTUMA GİDİYORUM derdi. Artık kutudan ne çıkarsa...
***
Şimdi bu gereksiz formatı neden anlattım?
Artık moda oldu toplumsal düzeni sağlamak ve devam ettirmekle görevli kişileri hızla linç etmek!
Mesela...
Bir kadın cinayeti işleniyor. Herkes ayakta. Katil en ağır cezayı alsın, almalı da...
Sonra bir bakıyoruz farklı nedenlerden ötürü ceza kuşa dönmüş.
Ortalık yıkılıyor!
Böyle hukuk mu olurmuş bilmem ne!
Tamam getirelim KISAS uygulamasını VAR MISIN desek, hep bir ağızdan YOKUM DİYOORR...
Bir taciz vakası yaşanıyor. Kolluk ve adli güçler olaya müdahil.
Ya aslında öyle olmadığı ortaya çıkıyor ya da gerçekten taciz doğrulanıyor. Ceza kesiliyor...
Hep bir ağızdan lanet okumalar hukuka falan filan..
Tamam getirelim KISAS uygulamasını VAR MISIN desek, aynı güruh haykırarak YOKUM DİYOOOR...
Bir hırsızlık vakası var. Her ne çalındıysa çalınmış. Hırsız yakalanmış ve faturası yargı tarafından kesilmiş. Aman Allahım sanırsın hırsız ödüllendirildi. Ortalık toz duman.
Tamam getirelim kanunu keselim kolunu hırsızın VAR MISIN desek, aynı tantana ekibi hep bir ağızdan YOKUM DİYOOORR...
Bir alkollü sürücü masum birinin hayatına kast ediyor. Yargılama sonu şahıs TCK bilmem nesine göre hoop serbest. Ortalığı ayağa kaldıran güruh aynı.
Alkolü kısıtlasan vay efendim hayata müdahale var, cezayı KISAS ile çözelim VAR MISIN desen, aynı koro YOKUM DİYOOR...
Daha taptaze...
Elmalı vakası. Çocuklar istismar edilmiş. Yargı olaya müdahil. Tahliye verilmiş tutuksuz yargılanacak sanıklar. Ortalık toz duman...
Kimse dosyaya vakıf değil. Hakimin elinde ne var kimse bilmiyor ama herkes yargıç...
Şimdi siz şunu mu diyorsunuz?
Elmalı Davasında bu kararı veren hakim, çocuk tacizi konusunda hassas değil hatta çocuk tacizcilerini koruyor!
Ya da şunu mu diyorsunuz?
Bu iktidar bu konuda duyarlı değil yargıya da talimat veriyor çocuk tacizcileri konusunda!
Aptal olmayalım!
Hukukçu bir kızı olan arkadaşım da Elmalı Davası paylaşımı yapmış yargıyı hedef alarak.
Üşenmedim yazdım. 'Hiç sana yakışıyor mu? Orada bu kararı veren senin kızın da olabilirdi!
Bu durumda senin kızın çocuk istismarcılarının koruyucusu mu olacaktı.' dedim.
Haklısın gaza geldim diyebildi...
Hadi yeni yetme internet ve klavye delikanlıları gaza geliyor. Bilgisiz fikir sahibi olabiliyor. Koca koca adamlara ne demeli?
Unutmayalım ki yargıç, elindeki amir hukuk kuralına göre, elindeki deliller ışığında karar verir.
Diyorsanız ki iddiaya göre karar versin, o zaman kanunu değiştirin; diyorsanız ki bu hukuk sistemi yanlış, o zaman da alternatife açık olun...
İmdii desek ki:
Evlilikler bittiğinde çocuklar anne ve babanın şartları göz önüne alınarak YETİMHANEYE alınsın. Devlet imkanları ile yetişsin ve anne baba hak iddia edemesin VAR MISIN desek hepsi koro halinde YOKUM DİYOOOR...
Yahu ne istiyorsunuz siz kuzum?
Anadoluda bir söz vardır: "Hem sütüm dökülmesin hem de........ istiyorsun." Durduğunuz yer tam da burasıdır eyy goygoy tayfası!
Saralım filmi başa bu hikayede:
Çocuklar babaannede kalsa. Aynı anne de Müge Anlı'nın programına çıksa ve haykırsa - çocuklarımı göstermiyorlarrr- diyerek...
Şimdi gürültü koparan grup o babaanneye lanet okuyacaktı. Müge Anlı da geniş geniş nutuk atacaktı anne ve çocuk bağlamında...
Örnekler çoğaltılabilir...
Aklımızı başımıza devşirelim eyy millet.
Sorun bizatihi toplumun değerleri ile senkron olmayan sistemde.
Sosyolojinin genetiği vardır ve buna dokunursanız yakarsınız toplumu.
İşte tam da bunu yaşıyoruz. Sosyolojinin genetiği ile oynayarak.
Bu hukuk sistemi, bu vatandaşlık algısı, bu bireycilik anlayışı, bu özgürlük tanımı; bu toplumun bin yıllardır süregelen yapısı ile uyumlu değil anlayın artık.
İlk düğme yanlış iliklendi görün artık.
Yepyeni bir toplumsal mutabakat gerekir, tüm önyargılardan ari bir şekilde düşünerek yapılmalı bu mutabakat da...
Aksi halde toplum daha kötü yerlere gitmeye devam edecek hem de hızla.
Bu yaşananların sorumlusu ne mevcut iktidardır ne de gelecek iktidar düzeltebilecektir bu sorunları...
Ama tabi sözün işitilmediği bir iklimdeyiz çünkü herkes konuşuyor ve bu aptal özgürlük algısı toplumu KUTUSUNA götürecek!
Ne mi var kutuda?
BOMBOŞ O KUTU!
Altum Cultura
@altumcultura
