Türk milletinin şanlı tarihinin dönüm noktası: 30 Ağustos

26 Ağustos’ta, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk ordusunun başladığı ve 30 Ağustos'ta zaferle neticelendirdiği Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, dünya tarihinin gördüğü en önemli ve en büyük kahramanlık destanlarından biri olarak tarihe geçti.

GÜNDEM 30.08.2023, 08:50 30.08.2023, 09:05
Türk milletinin şanlı tarihinin dönüm noktası: 30 Ağustos

1919’da Birinci Dünya Savaşı’nın ardından İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes Antlaşması maddelerini dayanak göstererek çeşitli bahanelerle Anadolu'yu işgal etmeye başladı, cephanesi elinden zorla alınan Türk ordusu zor durumda bırakılmaya çalışıldı.

Yunan Ordusu İzmir’e çıkarma yaptı

Halide Edip Adıvar'ın "Türk'ün Ateşle İmtihanı" adlı eserinde anlattığı işgal günlerinde, Fransızlar Adana'ya, itilaf donanması İstanbul'a, İngilizler Urfa, Merzifon, Samsun, Maraş’a İtalyanlar, Anadolu’nun güneybatısına ve Antalya’ya yerleşti.

15 Mayıs 1919 tarihinde İtilaf Devletlerinin izni sonrası Yunan Ordusu İzmir'e bir çıkarma gerçekleştirdi.

Bunun üzerine Türk milleti, tarih boyunca sergilediği "millet olma bilinci" ile işgallere karşı kuvayımilliye hareketini başlattı. İki tercih vardı, ya işgalcilere teslim olunacak veya yakılan, yıkılan bir ülke, evlatlarının azmiyle tekrar ayağa kalkacak ve küllerinden yeniden doğacaktı.

1920'de TBMM'nin açılmasıyla birlikte işgal güçleri bütün baskıcı politikalarını Atatürk ve silah arkadaşlarına yöneltti. Bilhassa Batı Cephesi'nde yoğun bir hareketlilik başladı. 1921 yılında Polatlı'ya kadar gelmiş olan Yunan ordusunu püskürtmek gibi bir görev, birkaç sene önce "Çanakkale geçilmez" sözünü literatüre altın harflerle yazdıran vatan evlatlarına düştü.

22 gün 22 gece boyunca Sakarya'da süren kanlı çarpışmalardan sonra durdurulan düşman ordusunu, yurttan tamamen atmak için bir sene kadar devam eden hazırlık döneminin ardından 26 Ağustos 1922 tarihinde Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz'u başlattı.

26 Ağustos'ta şafak sökerken...

26 Ağustos sabahı Başkomutan Mustafa Kemal, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü) ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ile muharebeyi yönetmek amacıyla Afyonkarahisar sınırlarındaki Kocatepe'de yerini aldı.

Şafak vaktinde topçu ateşleriyle başlayan harekatın sonrasında Türk askeri, sabahın erken saatlerinde hücuma geçip Tınaztepe'yi ele geçirdi ve düşmanı, Kalecik Sivrisi ile Belentepe’den uzaklaştırdı.

Taarruzun ilk gününde Birinci Ordu birlikleri, Çiğlitepe ile Büyük Kaleciktepe arasında bulunan 15 km’lik alanda, düşmanın 1’inci hat mevzilerini ele geçirdi. Düşman gerilerindeki ulaştırma kollarına 5'inci Süvari Kolordusu, başarılı taarruzlar yaptı, 2'nci Ordu ise cephede tespit görevini gerçekleştirdi.

27 Ağustos sabahı Türk ordusu, tüm cephelerde tekrar taarruza geçti ve aynı gün içinde Afyonkarahisar, 8. Tümen tarafından düşman işgalinden kurtarıldı. 28 ve 29 Ağustos'ta başarıyla devam ettirilen taarruz, düşmanın 5. tümeninin etkisiz hale getirilmesiyle sonuçlandı.

29 Ağustos gecesinde bir durum değerlendirmesi gerçekleştiren komutanlar, derhal harekete geçilip taarruzun kısa süre içinde neticelendirilmesinde hemfikir oldu ve 30 Ağustos'ta planın aksamadan uygulanması amacıyla gerekli tedbirler alındı.

Bir kırık kağnı ve Büyük Zafer…

Kurtuluş Savaşı'nda Türk Ordusu'nun kazandığı en önemli zaferin arifesinde Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 30 Ağustos’ta şu an belde olan Kütahya'nın Altıntaş ilçesinin Zafertepe Çalköy'de birliklere taarruz emrini iletti.

Dumlupınar'da yaşanan meydan muharebesinde bizzat yönettiği kahraman Mehmetçik, Yunan birliklerini Keçiler, Allıören, Kızıltaş deresi yolunun iki tarafında bütünüyle sarıp imha etti. Kızıltaş deresinde açık alandan bazı Yunan birlikleri, General Diyenis, General Trikopis ve pek çok Yunan komutanı kaçtı.

31 Ağustos'ta yani Büyük Zafer'in sonraki günü, Zafertepe Çalköy'de bir evin bahçesinde bulunan kırık kağnının üzerine muharebe bölgesinin haritasını koyan Başkomutan Mustafa Kemal, İsmet Paşa ve Fevzi Paşa ile bir durum değerlendirmesi gerçekleştirerek Yunanlıların tekrar savunma düzenine geçmesini engellemek ve İzmir’e girerek onları mağlup etme görüşünde birleşti.

"Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!"

Büyük Zafer sonrası 1 Eylül'de Mustafa Kemal Paşa, Dumlupınar'da, Batı Cephesi'nde bulunan bütün subay ve erlere okunmak üzere aktardığı bildiride, şu sözlere yer verdi:

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları, Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi'nde, mağrur ve zalim bir ordunun varlığını inanılmayacak kadar az bir sürede yok ettiniz. Seçkin ve büyük ulusumuzun fedakarlıklarına layık olduğunuzu bir kez daha kanıtladınız. Büyük Türk ulusu, geleceğine güvenme konusunda haklıdır. Savaş alanlarındaki fedakarlıklarınızı ve başarılarınızı yakından takip edip izliyorum. Ulusumuzun size övgülerinin iletilmesine vesile olma görevinin arkasını asla bırakmayacak, devamlı olarak bunu yerine getireceğim. Başkumandanlığa ödüllendirme için tavsiyede bulunulmasını, Cephe Kumandanlığına ilettim. Tüm arkadaşlarımın, Anadolu'da başka meydan muharebeleri de verileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve hemen herkesin yurtseverliğin ve akıl gücününün kaynaklarını kullanarak, tüm gücüyle yarışmayı sürdürmesini talep ederim. Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!"

27 Ağustos'ta Afyonkarahisar’ın kurtuluşunu, daha sonra 30 Ağustos'ta Kütahya'nın, 1 Eylül'de Gediz, 3 Eylül'de Tavşanlı ve Emet’in kurtuluşları takip etti. 9 Eylül tarihinde Yunan Ordusunu İzmir'de denize döken Türk ordusu, Kemal Paşa'nın emrini ciddi bir başarıyla yerine getirdi.

“Sözümü yerine getiremedim”

Büyük Taarruz'dan kalan en ciddi ve en önemli olaylardan bir tanesi, 27 Ağustos'ta 57. Tümen Komutanı Albay Reşat Bey'in, Çiğiltepe'nin alınmasının yarım saat kadar gecikmesi sebebiyle, görevini yerine getirememenin hayal kırıklığı ile intihar etmesiydi.

Kocatepe'den gelen emirle Büyük Taarruz'u başlatan Türk ordusu, taarruzun birinci ve ikinci gününde bütün tepeleri ele geçirmeye başladı. Çiğiltepe'deki Yunan askerlerine direnen 57. Tümen Komutanı Albay Reşat Bey ile Kemal Paşa arasında, şöyle bir telefon konuşması geçti:

Daha sonraki yarım saat içinde düşman askerinden Çiğiltepe'yi alamayan Albay Reşat Bey, "Sözümü yerine getiremediğim için yaşayamam." sözleriyle tabancasıyla intihar etti.

Çiğiltepe sırtlarında düşmana direnen 57'nci Tümen Komutanlığını tekrar telefonla arayan Mustafa Kemal Paşa'ya, Albay Reşat Bey'in intihar ettiği iletildi ve "Yarım saat içinde size, o mevkiyi almaya söz vermeme rağmen, sözümü yerine getirememiş olmamdan dolayı yaşayamam." yazılı bir notu okundu.

Albay Reşat Bey'in ölümünden 15 dakika sonrasında Çiğiltepe, düşman askerlerinden kurtarıldı.

"Burada Cumhuriyetin temeli sağlamlaştırıldı"

Büyük Zafer'den iki yıl sonra Büyük Önder Atatürk, 30 Ağustos 1924 tarihinde, Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı'nın temel atma törenine katılmak amacıyla Zafertepe Çalköy'e geldi.

Törene katılan kişilere iki sene öncesini anımsatan Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Zafer'i şu sözlerle anlattı:

"Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşı ve son parçası 30 Ağustos Zaferi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır. Ulusal tarihimiz çok parlak, çok büyük zaferlerle doludur fakat Türk milletinin buradaki zaferi kadar net sonuçlu, sadece tarihimize değil, dünya tarihine yeni bir adım vermekte etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Bellidir ki genç Türk Cumhuriyeti'nin, yeni Türk devletinin ölümsüz yaşayışı, temeli burada sağlamlaştırıldı. Bu bölgede akan Türk kanları, göklerde uçuşan şehit ruhları, cumhuriyetimizin ve devletimizin ölümsüz koruyucularıdır. Türk milleti burada kazandığı zaferle, gösterdiği istemi ve gücüyle, bu belli gerçeği bir defa daha tarihin bağrına çelik kalemle koymuş bulunuyor."

Yorumlar (0)