TBMM'den Biden'a mektup!

ABD’li senatörler,  ABD Başkanı Biden’ı  Türkiye’ya baskı uygulaması gerektiğine dair bir mektup yazmıştı. Bu mektuba Meclis Başkanı Şentop'un tepkisinin ardından TBMM Türkiye-ABD Parlamentolar Arası Dostluk Grubu da söz konusu mektuba cevaben bildiri yayımladı.

GÜNDEM 12.02.2021, 14:18 13.02.2021, 17:20 Hanife
TBMM'den Biden'a mektup!

Türkiye-ABD Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Mehdi Eker ile 58 AK Parti, 15 CHP, 11 MHP ile 2 İYİ Parti olmak üzere toplam 87 milletvekilinin imzasını taşıyan bildiride, ABD’li senatörlerin Türkiye’yi eleştiren ve yaptırım uygulanması gerektiğini anlatan mektuba cevaben şu ifadelere yer verildi:

"Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu günden bugüne millet iradesini kayıtsız şartsız hakim kılmıştır. Tam bağımsız, vatandaşları arasında ırk, renk ayrımı yapmayan modern bir demokratik hukuk devleti olduğunu halen idrak edemeyen bir kısım siyasetçilerin dost ve müttefiklerimiz arasında mevcudiyeti şaşırtıcıdır." 

TBMM bildiride, 9 Şubat’ta ABD Senatosu'nun bazı üyelerinin ABD Başkanı Joe Biden'a gönderdikleri mektubun, Türkiye'ye karşı sergilenen, sonuçsuz kalmaya mahkum gereksiz ve müttefiklik zihniyetiyle çelişen düşmanca girişimlerin son örneği olduğu belirtilerek, imzacı senatörlerin Türkiye’nin iç ve dış politikasını hedef alan dayanaksız ve sorumsuz ithamları, Türkiye - ABD ile stratejik ortaklığı ve NATO çatısı altındaki müttefikliğiyle hiçbir surette bağdaşmadığının altı çizildi.

Bildiride, ABD Kongresi'ni basan protestocuları 'terörist' ilan edenlerin; Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişiminde TBMM'yi savaş uçakları ile bombaladığı hatırlatılarak, “Tanklar ile vatandaşlarımızı şehit etmiş FETÖ'nün, haklarında çok sayıda kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan üyeleri ve propagandacılarını, 'insan hakları savunucusu' kisvesi altında masumlaştırmaya çalışmaları içinde bulunulan derin çelişkiyi göstermektedir.” denildi.

Mektupta adı geçen kişinin, terör örgütü başını 'baba' olarak kabul ettiği, örgüte mensubiyetini kendi beyanlarıyla teyit eden, aile üyeleriyle birlikte kanlı darbe girişimini alenen destekleyen bir terörist olduğu vurgulanarak, şu ifadeler kullanıldı.

“Türkiye'de askeri darbe ve müdahalelerin ve bilhassa 15 Temmuz darbe teşebbüsünün arkasında ABD'nin olduğuna dair halkımız arasında yaygın kanaat mevcutken, imzacı senatörlerin FETÖ'nün iftiralarına destek çıkmaları, ABD makamlarının 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle hiçbir ilgilerinin
olmadığına yönelik beyanlarının samimiyetine gölge düşüren ikiyüzlü bir tutumdur." 

"Beklentimiz, müttefiklerine destek olmaları"

Bildiride, imzacı senatörlerinin aklıselim ile davranmaya davet edilerek, sorumluluk sahibi siyasetçilerden Türkiye’nin beklentisinin, FETÖ mensuplarının yanı sıra Türkiye'ye zarar vermeye kalkan diğer terör örgütleriyle de mücadeleyi eleştirmek yerine müttefiklerine destek olmaları gerektiği vurgusu yapıldı.

Ayrıca bildiride şu ifadelere de yer verildi: 

“Orta Doğu'da istikrar, barış ve huzur  isteyenlerin, Türkiye'de 40 bin vatandaşın katili, eli kanlı terör örgütü PKK ve lider kadrosu aynı olan Suriye'deki uzantısı YPG/ PYD'ye karşı yürüttüğümüz  mücadelenin DEAŞ’a karşı ortaklaşa yürüttüğümüz mücadele kadar gerekli ve meşru olduğunu görmeleri de haklı beklentilerimiz arasındadır."

Senatörlerin mektubunda, Türkiye’nin Azerbaycan’a olan desteğini eleştiren kısmı da değinen bildiride, Ermenistan’ın 30 yıldan fazla bir zamandır Azerbaycan topraklarının 1/5'ini işgal ettiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin dört ayrı kararıyla kabul ve tescil edildiği, başta Hocalı olmak üzere birçok şehirde masum kadın ve çocukları katleden saldırgan Ermenistan'ı kınamak yerine kendi toprak bütünlüğünü koruyan Azerbaycan'ı ve uluslararası hukukun gereği olarak yanında duran Türkiye'yi hedef alan eleştiriler yöneltilmesinin şaşkınlıkla karşılandığının altı çizildi.

Son olarak bildiride, insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü konusunda her zaman olduğu gibi titizlikle hareket eden Türkiye’nin, darbeci ve terörist katillere gereken cezayı vermenin de hukuk devletinin gereği olduğuna inandığını, bu konularda, Türkiye Cumhuriyeti'ne telkinde bulunanların öncelikle kendi ülkelerindeki insan hakları ve hukuk ihlallerini gidermeye vakit ayırmaları daha faydalı olacağı belirtilerek, “Ortak siyasi değerler temelinde dostluk ve müttefiklik ilişkisine sahip ülkelerimizin karşılaştıkları her tür sınamada birbirlerinin hassasiyetlerini dikkate alarak karşılıklı saygı ve samimi diyalog içerisinde hareket etmeleri önem arz etmektedir. Bu düşünceden hareketle, bahse konu mektupta yer alan hususların hatırlatılması iki ülke arasındaki dostane ilişkilerin gereği olarak görülmüştür." denildi.

Yorumlar (0)