Münevver Karabulut'un katili Cem Garipoğlu'nun ölmediği iddiası! Mezarı açılabilir

2009 yılında Cem Garipoğlu tarafından vahşice öldürülen Münevver Karabulut’un babası Süreyya Karabulut Garipoğlu’nun öldüğüne dair şüphelerini dile getirerek mezarının açılmasını istedi. Çıkan haberlerin ardından ailenin avukatı Rezan Epözdemir de konu hakkında açıklamalarda bulundu.

GÜNDEM 11.04.2022, 11:22
Münevver Karabulut'un katili Cem Garipoğlu'nun ölmediği iddiası! Mezarı açılabilir

Türkiye’yi oldukça sarsan Münevver Karabulut cinayeti 2009 yılında Cem Garipoğlu tarafından gerçekleştirilmişti. Cem Garipoğlu, Münevver Karabulut’un cesedini testere ile parçalara ayırarak daha sonra bavul ve gitar çantasına yerleştirip bir çöp konteynerine bırakmıştı. Vahşice bir cinayet işleyen Cem Garipoğlu daha sonrasında 197 gün boyunca kaçmayı başarmıştı.

Cem Garipoğlu daha sonra yargılandığı mahkemede 18 yaşından küçük olması sebebiyle en ağır ceza olan 24 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Silivri Cezaevi’nde 3 kişilik bir koğuşta tek başına kalan Garipoğlu daha sonra 10 Ekim 2011 tarihinde sayıma gelen gardiyanlar tarafından ölü bulunmuştu. Garipoğlu’nun başına bir poşet geçirip iple kendisini boğarak intihar ettiği bilgisi paylaşılmıştı.

“8 yıldır bir kabusun içinde yaşıyorum”

Vahşice öldürülen Münevver Karabulut’un babası Süreyya Karabulut olayın ardından 8 yıl geçmesine karşın Cem Garipoğlu’nun ölmediğine dair şüphelerinin devam ettiğini belirtti. Süreyya Karabulut şu sözlere yer verdi:

8 yıldır bir kabusun içinde yaşıyorum. Şahsın cesedini görmem durumunda belki ikna olabilirdim. Ancak bize cesedini göstermediler bu yüzden intihar ettiğine inanmıyorum. Ya öldürüldü ya da kaçırıldı. Mezarının açılması için talepte bulunacağım yoksa bu kabusun içinden çıkamayacağım.

Avukat Epözdemir talep gelmesi durumunda gerekli adımları atacağını belirtti

Süreyya Karabulut’un mezarın açılmasına yönelik talebi hakkında açıklamalarda bulunan aile avukatı Rezan Epözdemir şu ifadelere yer verdi:

Süreyya Karabulut’un Cem Garipoğlu’unun yaşadığına dair şüpheleri devam ediyor. Bu konuda vicdanen rahatsız olduğu ve istenmesi halinde hemen adımların atılabileceğine ilişkin kendisi ile bir görüşme gerçekleştirdim. Kendisi yaptığımız telefon görüşmesinde biraz duygulandı ve bana bayramdan sonra dönüş yapacağını belirtti. Eğer müvekkilim bu konuda bir talep gerçekleştirirse Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 87. Maddesinin 4. fıkrası uyarınca mezar açma işlemleri gerçekleştirerek DNA ve doku üzerinden yeniden inceleme yapılaması için talebimizi ilgili Başsavcılığa sunacağız.

11 adet dava açıldı

Münevver Karabulut’un öldürülme şekli ve kullanılan yöntemler göz önüne alındığında olayın insan olma vasfına aykırı olduğunu belirten Epözdemir sözlerine şu şekilde devam etti:

Adli tıp, olay yeri, mahkemede yaşanan ihmal ve soruşturmayı engellemeye çalışan kişiler nedeniyle 11 adet dava açılmış ve delilleri yok etmeye ve cinayeti gizlemeye çalışan kişiler gerekli cezaları almışlardır. Bütün bu engellemeler, gizlemeler ve tehditlere karşın mağdur aile vekili olarak başvurduğumuz tüm hukuki süreçlerde emsal niteliğinde kararlar verilmiş ve mahkumiyetle sonuçlanmıştır.

Tehdit ve rüşvet teklifleri aldım

Vahşice işlenmiş bu cinayet Türkiye’deki kadın cinayetleri ve kadına şiddet konularında farkındalık yaşanmasına neden olup fikri takip sürecinin de işletilmesi hususunda bir ilk olarak son derece önemli bir yer edinmiştir. Özellikle olay yerinde bulunan ve kayda geçmeyen yüksek miktardaki paralar, kamera kayıtlarının ortadan kaybolması, mahkemedeki reddi hakim süreci, avukat olarak aldığımız tehditler ve rüşvet teklifleri, mücadele ettiğimiz zorluklar ve yargılama sürecini etkilemeye yönelik adımlar nedeniyle Türkiye’deki bütün ceza mahkemesi kurumlarının sorgulandığı ve iflas ettiği bir süreç meydana gelmiştir. Tüm bunlar düşünüldüğünde aradan yıllar geçmesine karşın kırları vahşice katledilen müvekkilin kafasında belli soru işaretlerinin bulunması oldukça doğaldır. Yargıya düşen en temel görev ise bu soru işaretlerini ortadan kaldırarak gerçekleri gün yüzüne çıkarmaktır.

Müvekkiller de Cem Garipoğlu’nun öldüğüne inandıklarını belirtmişti

Epözdemir Garipoğlu’nun intihar haberi geldikten sonra yaşanan süreci ise şu şekilde anlattı:

Anne ve baba Karabulut ile birlikte Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na gittik. İlk olarak dönemin Cumhuriyet Başsavcısı ile bir görüşme gerçekleştirdik. Daha sonra kendisinin önerisi ile soruşturma savcısı ile bir görüşme gerçekleştirdik. Otopsi işlemi gerçekleştirilirken Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 87. Maddesinin son fıkrası gereğince cesede ait görüntüler kayda alındığı için, Nagihan Karabulut ile beraber DNA örnekleri ve fotoğraflar üzerinden hazırlanan raporu inceledik. Hatta o dönem Savcı Hanım da genç bir meslektaşımızdı. O dönemde bu cinayeti takip ederek oldukça üzüldüğünü belirtip Nagihan Hanım’a sarılarak biraz duygulanmıştı. En nihayetinde adli tıp raporları ve otopsi işlemlerinin ardından ölen kişinin Cem Garipoğlu olduğunun kesin olduğunu ve bu konudaki tüm incelemelerin yapıldığını ifade etmişti. Dosyada yer alan adli tıp raporları, DNA örnekleri ve fotoğraflarla birlikte müvekkiller de ölen kişinin Cem Garipoğlu olduğuna inandıklarını ifade ettiler.

Anne Karabulut da mezarın açılmasını talep etti

Aradan geçen yaklaşık olarak 8 yıllık süreçte yalnızca 9 ay önce vahşi cinayetin işlendiği evde yer alan kanepenin üzerinde Garipoğlu ailesinin fotoğraflarının sosyal medya üzerinde paylaşılmasının ardından anne Nagihan Karabulut ile görüştüğünü anlatan Epözdemir sözlerine şu şekilde devam etti:

Kendisi bu görüşmede mezarın açılmasını istediğini söyledi. Benden hukuki süreç için bilgi aldı. Ben de kendilerinden bir talep gelmesi durumunda harekete geçebileceğimi belirttim. Daha sonrasında bu talep nedeniyle kamuoyu tarafından yanlış anlaşılmak istemediklerini, yıllar sonra bu olay üzerinden gündeme geliyorlarmış gibi görünmek istemediklerini, bu durumun kendilerini oldukça üzeceğini ve incitebileceğini belirterek şimdilik mezarın açılmasını istemediğini ifade etti.

Yorumlar (0)