"Manşete çıkacaksam en ağır cezayı verin!"

15 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davada, eski başyaver Yazıcı yeniden yargılanıyor.

GÜNDEM 24.06.2019, 19:37
"Manşete çıkacaksam en ağır cezayı verin!"

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki ülkeyi işgal girişimi esnasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast düzenleme girişiminde bulunulduğu ve 2 polis memurunun şehit edildiği saldırıya ilişkin davada, Yargıtay'ın bozma kararının ardından eski başyaver Ali Yazıcı'nın da aralarında bulunduğu 3 sanığın yeniden yargılanmasına başlandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski başyaveri Ali Yazıcı, eski Dalaman Deniz Hava Üs Komutanı albay Cenk Bahadır Avcı ve beraat eden eski yarbay Hüseyin Yılmaz, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya katıldı.

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, ilk duruşmada Yargıtay'ın sanıklar yönünden bozma kararına uyulmasına oy birliğiyle karar vererek sanık ve sanık avukatlarından da bununla ilgili beyanlarını aldı.

kararın ellerine ulaştığını ifade eden Cenk Bahadır Avcı, Yargıtay kararının doğru olduğunu ve kabul ettiğini, bununla ilgili savunmasını gelecek duruşmalarda yapacağını belirtti.

Sanık Hüseyin Yılmaz ise bozma kararına katılmadığını ve kabul etmediğini dile getirdi.

Ali Yazıcı: Devlet terbiyesi almış biri olarak...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski başyaveri Ali Yazıcı ise "suça yardım"dan verilen 18 yıl hapis cezasını az bulan Yargıtay 16. Ceza Dairesinin, yerel mahkemenin kararını bozarak asli fail olarak cezalandırılmasına ilişkin kararını kabul etmediğini, itiraz ettiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski başyaveri Ali Yazıcı sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Ben sadece geçtiğimiz hafta karara bağlanan Genelkurmay çatı davasında, 'anayasayı ihlal' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum oldum. Yargılandığım diğer tüm suçlardan beraat ettim. O cezayı başyaver olduğum için aldım. Onu da almak zorundaydım. Bu dava için verilen bozma kararını kesinlikle reddediyorum. Devlet terbiyesi almış biri olarak devlete sesleniyorum. Devlet bana 'Ey Ali Yazıcı, sen birçok konu gördün ama hiç konuşmadın. Cumhurbaşkanı'na en yakın isimsin. En az bir ağırlaştırılmış müebbet cezası alman lazım.' diyorsa ben de 'Eyvallah' derim."

Mahkeme Başkanı Abdulkadir Ergül'ün "Sen bizim için sadece bir sanıksın. Bizim adımıza konuşamaz, bizim niyetimizi okuyamazsın. Bizim adımıza da karar veremezsin." şeklindeki çıkışı üzerine Yazıcı, "Çok özür dilerim başkanım, o zaman sözümü geri alıyorum." dedi.

"İsmim manşete çıkacaksa bana en ağır cezayı verin"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başyaveri Ali Yazıcı, Cumhurbaşkanı'nın en yakınında olmasına rağmen suikasti hiç düşünmediğini ileri sürerek, "Eğer Ali Yazıcı ismi manşetlerde olacaksa davayı sürdürün ve bana en ağır cezayı verin." şeklinde konuştu.

Duruşma savcısı Ali Cenk Düzgün ise sanık Hüseyin Yılmaz hakkındaki dosyanın Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyayla birleştirilmesini, sanık Ali Yazıcı hakkında Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince toplanan delillerin ve kararın mahkemece istenmesini, Cenk Bahadır Avcı ile olay tarihinde Dalaman Deniz Hava Üs Komutanlığında görev yapan ve halen Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılaması süren Emin Keskin'in dosyası ile bu dava dosyasının arasında fiili ve hukuki irtibat olduğu görüldüğünden iki davanın birleştirilmesi yönünde karar verilmesini talep etti.

Ali Yazıcı "yurt dışına kaçabileceğini" söyledi

Savcı Ali Cenk Düzgün, sanıklar Cenk Bahadır Avcı ile Ali Yazıcı'nın, suçların işlendiğine dair somut deliller bulunması, adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalması ve kaçma şüpheleri bulunması nedeniyle tutukluluk hallerinin devamını istedi.

İddia makamının ardından söz verilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başyaveri Ali Yazıcı, "Ben de tutukluluk halimin devamını istiyorum. Adli kontrol bana yetersiz kalır. Tutukluğumun sürmesini istiyorum." ifadelerini kullandı.

Savcının talebine itiraz eden Cenk Bahadır Avcı ise tahliyesini talep etti.

Dosyaların birbirinden farklı vasıfları içerdiğini anlatan Sanık Hüseyin Yılmaz da, Ankara'daki dava ile birleştirilme talebini kabul etmediğini ve Muğla'da yargılamasının sürmesini talep etti.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince görülen Akıncı Üssü davasını da takip ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanlığı avukatı Hüseyin Aydın ise şunları söyledi:

"Yargılaması orada da devam eden sanık Hüseyin Yılmaz'ın izlediğimiz görüntü ve elde edilen delillere göre her iki dosyada irtibatlı olduğunu düşünüyoruz ve bu nedenle bu dosyadaki eylemler ile Akıncı dosyasındaki eylemlerin bir parçası olduğunu değerlendiriyoruz. Bu nedenle dosyanın birleştirilmesini istiyoruz. Ali Yazıcı hakkında ise vasfı yönünden önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle Ankara'daki ilgili dosyada bulunan delillerin getirilmesini talep ediyoruz. Cenk Bahadır Avcı yönünden ise diğer dosya ile birleştirilme yapılmadan mahkemenin sonuca varmasını talep ediyoruz."

Mahkeme Başkanı Abdulkadir Ergül, savunmaların ardından ara kararını açıkladı. Mahkeme Başkanı Abdulkadir Ergül, sanıklardan Ali Yazıcı'nın savunma kaydının bilirkişiye gönderilerek deşifre edilmesine, Hüseyin Yılmaz'ın dosyasının tefrik edilmesine, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde Ali Yazıcı ile ilgili toplanan deliller ve kararın istenmesine, Cenk Bahadır Avcı ve Ali Yazıcı'nın "kuvvetli suç ve kaçma şüphesi" nedeniyle tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı 23 Eylül'e erteledi.

Suikast davası

Fetullahçı Terör ÖRgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki ülkeyi işgal girişimi esnasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otelden ayrılmasından kısa süre sonra helikopterle bölgeye gelen darbeci askerler tarafından otele ateş açılmıştı. 3 helikopterden, Erdoğan'ın kaldığı düşünülen oda taranmıştı.

Otel üzerinde bir süre havada kalan helikopterlerden maskeli ve ağır silahlar taşıyan gruplar otele inmişti. Bölgeye sevk edilen polis ekipleriyle çatışan maskeli ve ağır silahlı hainler, polis memuru Nedip Cengiz Eker ve Cumhurbaşkanlığı koruma polisi Mehmet Çetin'i hemen orada şehit etmişti. 10 kişinin yaralandığı olaylar sırasında bölgeye sevk edilen sağlık ekipleri de kurşun yağmuruna tutulmuştu.

Sabah saatlerine kadar süren çatışmalar sonucunda darbeci alçaklar, İçmeler mevkisindeki ormanlık alana doğru kaçmıştı. Güvenlik güçlerinin, kaçan hainleri yakalamak için hava ve karadan yürüttüğü ve haftalar süren operasyonlarda 36'sı kanalizasyonda yakalanmış, eski yüzbaşı Burkay Karatepe ise bulunamamıştı.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016 tarihindeki ülkeyi işgal girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast düzenleme girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davada, Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince Özel Kuvvetler, Sualtı Taarruz (SAT) ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) ekiplerinden oluşan suikast timi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan dava dosyası, İzmir Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmişti. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, aralarında Gökhan Şahin Sönmezateş, Şükrü Seymen, Taner Berber ve Zekeriya Kuzu'nun da bulunduğu 37 sanık hakkında verilen cezaları hukuka uygun bulmuştu.

Temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 16. Ceza Dairesi, aralarında Gökhan Şahin Sönmezateş ve Zekeriya Kuzu'nun da bulunduğu Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)'nün suikast timine verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını onamıştı.

Yeniden yargılaması yapılacak sanıklardan sözde "yurtta sulh konseyi üyesi" ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski başyaveri kurmay albay Ali Yazıcı, geçen hafta karara bağlanan Genelkurmay "çatı" davasında "Anayasa'yı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmişti. Eski Yarbay Hüseyin Yılmaz'ın Akıncı Üssü davasında yargılaması devam ederken tutuklu bulunan Cenk Bahadır Avcı da suikast timi davasında müebbet hapis cezasına mahkum edilmişti.

Yorumlar (0)