İstanbul'da 'Küçük Kıyamet'

Osmanlı İmparatorluğu'nun 8. padişahı II. Bayezid döneminde binlerce insanın ölmesine ve İstanbul'un harap olmasına yol açan depremin üzerinden tam 510 yıl geçti. İstanbul için çok yıkıcı olması nedeniyle tarihçiler tarafından 'Kıyamet-i Sugra' (Küçük Kıyamet) olarak adlandırılan depreme ilişkin tüm ayrıntılar...

GÜNDEM 10.09.2019, 06:30 10.09.2019, 09:45
İstanbul'da 'Küçük Kıyamet'

Türkler, 1453 yılında İstanbul'u fethettikten sonra birçok büyük yangına tanıklık etmişlerdi. Fakat, 1509 yılına kadar burada hiç deprem yaşamamışlardı.

İstanbul'un Türk hakimiyeti altında bulunduğu dönemde ilk büyük deprem, Osmanlı İmparatorluğu'nun 8. padişahı II. Bayezid'in hükümdarlığı zamanında, 1509 yılında meydana geldi.

Takvimler 10 Eylül 1509'u, saatler gece 4'ü gösteriyordu. İstanbul, büyük bir depremle sallandı. Bütün şehir, insanlar ne olduğunu bile anlayamadan yerle bir oldu. Uzmanlar, 1509 İstanbul depreminin '1000 yılından sonraki dönemde Doğu Akdeniz'de meydana gelen en büyük deprem' olduğunu ifade ediyor.

Deprem, Bolu'dan Edirne'ye kadar olan sahada hissedildi. İznik, Bursa, İzmit Körfezi, Gebze, Gelibolu, Bolu, Dimetoka ve Edirne gibi yerleri etkileyen deprem, yerli ve yabancı kaynaklardan alınan bilgilere göre 5 ile 13 bin arasında insanın hayatını kaybetmesine yol açtı. 10 binden fazla insanın da yaralanmasına neden oldu. 

O dönemde İstanbul'un nüfusu 200 bin civarındaydı. Yani şehirde yaşayanların yaklaşık yüzde 10'u deprem sonucu hayatını kaybetmiş veya yaralanmıştı.

Dalgalar şehrin içine kadar girdi

Depremin gece saatlerinde gerçekleşmesi nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı fazlaydı. Sağ kalanlar ne olduğunu bile idrak edemeden evlerinden uzaklaştılar.

Denizde deprem nedeniyle büyük dalgalar meydana geldi. Bu dalgalar, Galata ve İstanbul surlarını aşarak şehrin içine kadar girdi.

Fakat dalgaların evleri ve şehir surlarını tahrip ettiğine ilişkin bir bilgi mevcut değil. Kaynaklardaki bilgilerin yetersizliği nedeniyle söz konusu depremde dalgaların ne kadar etkisi olduğu bilinmiyor.

Camiler, saraylar, medreseler hasar gördü

Deprem sonucu 109 cami tamamen yıkıldı. Ayakta kalabilen camilerin çoğunun minaresi tahrip oldu. İstanbul surlarındaki burçlardan 49'u yıkıldı veya hasar gördü. İstanbul'daki Bayezid ve Fatih camilerinin sütunları ve kubbeleri de tahrip oldu. Ayasofya Camii'nin fetihten sonra inşa edilen minaresi yıkıldı. 

'Küçük Kıyamet' olarak adlandırılan bu deprem, bin 70 evin yıkılmasına neden oldu. Medreseler ve hastaneler de depremden etkilenen yapılar arasındaydı. Anadolu Hisarı, Rumeli Hisarı ve Anadolu Havağı'ndaki Yoros Kalesi ile Kız Kulesi, deprem nedeniyle hasara uğradı.

Topkapı Sarayı da depremden etkilendi. Sarayda II. Bayezid'in yatak odası bile çöktü. Padişah, depremden birkaç saat önce odadan ayrıldığı için canını kurtarabildi. 10 gün saray bahçesindeki çadırda kalan padişah, daha sonra Edirne'ye gitti. 

Yiyecek ve su bulmak zorlaştı!

1509 İstanbul Depremi, insanların hayatını adeta alt üst etti. İnsanların akıllarına "Bu kıyamet mi?" sorusu geldi. 

Yıkıcılığı nedeniyle bu deprem, tarihçiler tarafından 'Kıyamet-i Sugra' (Küçük Kıyamet) olarak adlandırıldı. Depremin halk üzerindeki en önemli etkisi barınmada görüldü. Deprem, bin 70 evin yıkılmasına yol açtı.

Sarsıntılar, neredeyse bir buçuk ay boyunca devam etti. Bu nedenle, insanlar evlerine uzun süre korkudan giremedi. Mevsimin yaz olması bir nebze de olsa barınma sorununu rahatlattı. 

Kentte bulunan dükkanlar, gıda depoları, değirmenler ve fırınların yıkılması ve hasar görmesi, yiyecek sıkıntısı yaşanmasına neden oldu. Deprem sonucu su yollarının, yani içme suyu şebekesinin yıkılması da insanların içecek su bulmasını oldukça güçleştirdi.   

Felaketin izleri böyle silindi...

Yaşanan depremin ardından Divan-ı Hümayun toplandı. Felaketin izlerini silmek için önemli kararlar verildi. Alınan kararlara göre, İstanbul yeniden imar edilecek ve her haneden 22 akçe ek vergi alınacaktı.

İstanbul'da önce hasar gören yerler tespit edildi. Şehrin imarı için bütün imparatorluk çapında harekete geçildi.

Rumeli ve Anadolu'dan on binlerce marangoz, usta duvarcı ve işçi İstanbul'a getirildi. Malzeme temini için askerlerden de yararlanıldı.

29 Mart 1510 tarihinde İstanbul'da imar faaliyetleri başladı. İyi hazırlık yapılması nedeniyle faaliyetler, 1 Haziran 1510 tarihinde tamamlandı.

Köprüler, şehrin surları, Rumeli ve Anadolu hisarlarının hasar gören yerleri, Kız Kulesi, camiler, evler, hanlar, medreseler ve çeşmeler tamir edildi veya baştan inşa edildi.

Yorumlar (0)