İran'ın "Sizin canavarınız" vurgusunun anlamı ne?

Ortadoğu'da ve dünyada pek çok devlet DEAŞ örgütünün lideri El Bağdadi'nin ölmesinden memnun görünüyordu. Ancak İran net bir şekilde bunun ABD'nin bir canavarı olduğunu ifade etti.

GÜNDEM 28.10.2019, 16:25
İran'ın "Sizin canavarınız" vurgusunun anlamı ne?

İran’ın DEAŞ lideri El-Bağdadi’nin ölümünün üstüne yaptığı açıklama “kendi yarattığınız canavarı öldürdünüz” şeklindeydi.



Terör örgütü liderinin öldürülmesine şüpheyle yaklaşan müttefiki Rusya haricinde dünya siyasetinde bu denli farklı tepki gösteren başka bir devlet yok. İran’ın neden El-Bağdadi’nin ölümüne bu şekilde tepki gösterdiği ise Ortadoğu’ya yönelik siyasetinin açıklanmasıyla mümkün görünüyor.

İran Suriye’de ve Irak’ta ne bekliyor?

Jeopolitik etmenler değerlendirildiğinde ortaya çıkan en bariz gerçek Irak ve Suriye topraklarından geçip Akdeniz’e ulaşan kendi nüfuzunda bir bölge Tahran’ın Suriye ‘ye yönelik stratejisinin en önemli ayağını oluşturuyor.

Suriye, İran’ın ülke güvenliğini sınır ötesi bir mesele olarak değerlendirme doktrini sonucunda da İran için önem arz eder halde. Bu bağlamda Tahran’ın, Suriye iç savaşının ilk günlerinden beri müttefiki Beşar Esad’ı istikrarlı bir şekilde desteklediği biliniyor. Nitekim 2017 yılında İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Amiral Ali Şemhani ile yapılan bir röportajda Şemhani, bölgeye yönelik en önemli noktaların “acil ateşkes sağlanması, reformların yapılması ve ulusal diyalog”un şekillendirilmesi olarak tanımlıyordu.

Ortadoğu’ya yönelik yayılmacı bir siyasi tutuma sahip olan İran’ın temel öncelikleri bölgede Batılı güçlerin ve onun vekilliğini yapan güçlerin azaltılması, bölgede İsrail ve Suudi Arabistan etkinliğine karşı olunması, Basra Körfezi’nde egemen odak haline gelmek olarak tanımlanıyor.

2003 yılında ABD’nin Irak işgali bir dönüm noktası olarak alınırsa, İran’ın ayrıca dini bir siyaset de gütmekte olduğu görülüyor. O tarihten beri İran, İslam dünyasının değil ama Şii toplumların lideri konumunu tesis etmeye çabalıyor. Nitekim İran’ın Putin dönemi Rusya’sının Orta Asya’ya yönelik politikalarında da herhangi bir aktif rol ya da muhalif tavırda bulunmadığı da görülüyor. Esasında bu Şii vurgusu da pek çok uzman tarafından İran’ın iç siyasetinde bir birlik tesisine yönelik bir hamle olarak da tanımlanıyor. İç siyasette “İran halkı” üst kimliğinde toprakları altındaki dağınık etnik çeşitliliği kontrol altında tutmaya çalışıyor.  İran için Şiilik kartının bir dizi siyasi ve ekonomik faktör göz önünde bulundurulduğunda dış politikaya dahil edilmesi de Tahran’ın dinî ve ideolojik taassuptan uzakta bir dış politika yürüttüğünün ve önceliğinin bağımsızlığını devam ettirmek olduğunun göstergesi olarak yorumlanıyor.

İran’ın Şii kartını Hizbullah üzerinden kullandığı bir gerçek olarak ele alınırsa örgütün Irak, Suriye ve Lübnan’daki etkinlikleri de Ortadoğu’ya yönelik büyük stratejisinin de Şii Hilali olduğunu ortaya döküyor.

Şii Hilali’nin görünümü ve DEAŞ

İran’ın Şii Hilali ile bölge düzeyinde, Irak-Suriye-Lübnan, Şii toplumunun liderliğini yaparak nüfuzunu arttırmak arayışında olduğu biliniyordu. Hem Irak hem Suriye’deki Şiilerin iç savaş başladığı andan itibaren Şam’da ülkenin en önemli türbelerinden Seyyide Zeynep Türbesi’ni korumak için savaşa katıldıkları da bilinen bir gerçekti. Türbenin önemi ise Arap kökenli çeşitli Şii grupların bir odağı haline gelmiş olması ve ayrıca havalimanına giden önemli yolların kontrolüne imkân vermesi olarak beliriyor.

İran Devrim Muhafızları’yla bağlı olan Kudüs Tugayı ile bölgede sınırlı müdahale imkanına sahip olan İran, Iraklı Şiilerin Hizbullah ile beraber türbeyi korumak için kurduğu Ebulfadl el-Abbas Tugayının vasıtasıyla ve ardından bölgeye destek vermeye giden gönüllü savaşçılar sayesinde bölgede söz sahibi olmaya başlamıştır.

Bu savaşçı kitlenin en önemli kaygılarından biri de DEAŞ’ın köktenci faaliyetleriyle doğrudan tanıklık ederek tanışmış olmaları kaynaklı olarak görülüyor. Iraklılar tarafından DEAŞ ile mücadeleye yönelik kurulan örgütlerin çoğu da Ebulfadl el-Abbas Tugayı tarafından kontrol edilmeleri sebebiyle İran’a da belli üstünlükler sağlıyor. Iraklı Şiilerin çoğunlukta olması askeri nicelikle ilgili sıkıntılı olan rejimi de İran’la sıkı ilişkiler kurmaya zorluyor. Buna ek olarak DEAŞ ile mücadelenin cephesi, İran’ın doktrininde belirttiği gibi, sınır ötesi ve organik sınırlarından uzakta bir nitelik kazanarak Tahran’ın elini rahatlatıyor.

Uzmanlara göre Tahran açısından DEAŞ ve benzeri örgütlerin niteliği biraz da Batı’ya karşıtlıkta şekilleniyor denilebilir. İran’ın DEAŞ tutumu özellikle dış politikada Batılı devletlerin- özellikle ABD-  ve onun vekâlet siyasetini yürüten devlet ya da örgütlerin kendi müdahale zeminlerini haklı gösterme işlevinde açığa çıkıyor. İran açısından genelleyici bir ifade kullanılırsa DEAŞ benzerleri Ortadoğu coğrafyasında PKK, PYD, YPG, SDF gibi örgütlerin faaliyetlerine zemin sağlama amaçlı, dünya kamuoyunda bu örgütlerin faaliyetlerini meşru kılma amaçlı bir örgüt olarak değerlendiriliyor.

Yorumlar (0)