Düşmana sıkılan ilk kurşunun 100. yılı!

İzmir’in işgal edilmesinin üzerinden tam 100 yıl geçti. 15 Mayıs sabahı İzmir Konak Meydanı’nda işgalci Yunan askerlerine ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin, kurtuluş mücadelesinde direnişin önemli bir sembolü olarak hafızalardaki yerini koruyor.

GÜNDEM 15.05.2019, 17:30 15.05.2019, 17:59
Düşmana sıkılan ilk kurşunun 100. yılı!

1919’un Şubat ayında İzmir’in işgal edilmesi fikri, Yunanistan Başbakanı Venizelos’un önerisiyle İngiltere Başbakanı Lloyd George tarafından ortaya atıldı. İlk başta bu öneriye şiddetle karşı çıkan ABD Başkanı Wilson, daha sonra esnek bir tutum sergiledi. ABD, İngiltere ve Fransa, 7 Mayıs’ta Yunan donanmasının İzmir’e gönderilmesi konusunda ortak bir karar aldılar ve bu karar, 15 Mayıs’ta hayata geçirildi.

İzmir, İtilaf Devletleri’nin izni ile Yunan Yüksek Komiseri Aristidis Steryadis’in komutanlığında işgal edildi. İşgal, İtilaf Devletleri arasında tartışmalara yol açtı, çünkü Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ile Yunan Krallığı arasından herhangi bir askeri çatışma meydana gelmemişti. İşgalden yana olan İtilaf Devletleri’nin hedefi, İtalyanların Anadolu’da kazandığı toprakları dengelemekti. 26 Nisan 1917’de Birleşik Krallık, İtalya ve Fransa arasında imzalanan Saint Jean de Maurienne Anlaşması, İtalyanlara vaat edilen İzmir’in Yunanlar tarafından işgal edilmesi ile uygulamadı.

İzmir ile beraber Ayvalık, Çeşme yarımadası, Belkahve ve Selçuk’a kadar İzmir’in arka alanı Yunanlar tarafından işgal edildi. Yunan ordusu, Nisan 1920’den sonra İzmir’den harekete geçerek Eskişehir, Kütahya, Bursa ve Afyon’a kadar Batı Anadolu’nun geniş bir alanını da işgal etti.

Kurtuluş mücadelesinde direnişin sembolü: Hasan Tahsin

1888’de Selanik’te doğan Hasan Tahsin, 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal eden Yunan Efzon Alayı askerine Kordonboyu’nda ilk kurşunu sıkan ve böylece Türk direnişinin fitilini ateşleyen bir gazetecidir.

Yunanların İzmir’i işgal etmesinden sonra şehri onlara teslim etmek istemeyen kişiler, ‘Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi’ adından bir dernek kurdu. Binlerce İzmirli 14 Mayıs’ı 15 Mayıs’a bağlayan gece eski Musevi mezarlığı olan Maşatlık Meydanı’nda bir araya geldi. Bu sırada Fransız, Amerikan, İngiliz, Yunan ve İtalyan zırhlıları da İzmir Körfezi’ndeydi. Toplanan kalabalığa o zamanlar belediye başkanı olan Hacı Hasan Paşa hitap ediyordu. Hacı Hasan Paşa’nın yanında bulunan ve konuşma yapan diğer bir isim de Hukuk-u Beşer gazetesinin başyazarı Hasan Tahsin’di. Bu iki önemli isim, halkı direnişe davet ediyorlardı.

Hasan Tahsin, yaptığı konuşmada Paris Barış Konferansı kararlarını oldukça sert bir şekilde eleştirirken, “Burayı Yunan’a vermeyeceğiz. Vermek isteyen kuvvetle paylaşacak kozumuz var.” diye haykırıyordu. O gün Mustafa Necati, Moralızade Halit Bey ve Ragıp Nurettin tarafından bir grup vatansever ile hazırlanan ve Reddi-i İlhak Heyeti Milliyesi’nin dağıttığı bildiride şunlar yazıyordu:

“…Ey bedbaht Türk! Yunan hâkimiyetini kabule taraftar mısın? Artık kendini göster. Tekmil kardeşlerin Maşatlık Meydanı’ndadır. Oraya yüzbinlerle toplan. Orada zengin, yoksul, bilgin, cahil yok. Fakat Yunan egemenliğini istemeyen bir mutlak çoğunluk var. Geri kalma! Binler, yüzbinlerle Maşatlık’a koş ve Milli Kurul’un buyruğuna uy!...”

İşgalci askerlere ilk kurşun

15 Mayıs 1919 günü, sabah saatlerinde Patris ve Atronitos isimli iki Yunan gemisi Pasaport’a yanaştı. Yaklaşık bir saat sonra bir grup Yunan Efzon Alayı, askeri gemiden indi ve karaya çıktı. Temiastokles isimli Yunan gemisi de 5. Piyade Alayı’nı Punta iskelesine çıkardı. Punta’dan ilerleyerek Kadifekale’yi işgal etmeyi planlıyorlardı.

Tüm bunlar gerçekleşirken onbinlerce yerli Rum da ellerinde çiçekler ve Yunan bayrakları ile Kordonboyu’nda bekliyordu. İzmir’de yaşayan Rumlar, 13 Mayıs günü Ayo Fotini Kilisesi’nde Yunan Albay Mavrudis tarafından Venizelos’un beyannamesinin okunmasıyla işgalden haberdar olmuşlardı. Toplanan Rumlar, Yunan askerlerini alkışlıyorlardı. İzmir Metropoliti Hristostomos, gelen askeri taburu kutsuyor ve Yunan bayrağını ağlayarak öpüyordu. 

İlk Yunan taburu, Hükümet Konağı, Kokaryalı, Kışa istikametinden Karantina’ya doğru yürümeye başladı. Koyu renkli bir takım elbise giyen Hasan Tahsin, tam o sırada Konak Meydanı’nda bekliyordu. Yürüyüş kolunun başı kışla hizasını geçtikten sonra Tahsin, kalabalığın arasından sıyrılarak ön tarafa geçti ve bağırarak “Olamaz, olamaz! Böyle ellerini sallaya sallaya giremezler!” dedi. Bu sözlerinden sonra yanındaki revolver ile düşmana ilk kurşunu sıkarak iki Efzon askerini öldürdü.

Bazı anlatımlarda Hasan Tahsin’in yalnızca Yunan Efzon Alayı’nın bayraktarını öldürdüğü belirtilmektedir. Bu anlatımlara göre Tahsin, tabancasındaki bütün fişekleri düşman askerine karşı ateşledi. Yunan Alayı, karşılaştığı bu direniş sırasında çok şaşırdı. Yanında fazla yandaşı olmayan Tahsin, Yunan Alayı’nın açtığı ateş ve süngüleme sonucunda henüz 31 yaşında iken hayata gözlerini yumdu. Hasan Tahsin’in cesedi, İzmir Saat Kulesi’nin altında bulundu.

Hasan Tahsin’in işgalci Yunan askerlerine sıktığı ilk kurşun, Türklerin kurtuluş mücadelesinde işgal altında olan diğer yerlere de örnek oldu. Balıkesir ve Aydın’da işgallere karşı direniş başladı. Çerkez Ethem, Yunan işgaline karşı efeleri bir araya getirdi. Demirci Mehmet Efe, “Bir genç, düşmana ilk kurşunu sıkmış. Bundan sonrası bize düşer.” diyerek Aydın'da direnişi başlatmıştır. 

Yorumlar (0)