Dünden bugüne "Kadınlar Günü"

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün dününü bugününü ele aldık, dünyada ve Türkiye'de kadın haklarının gelişimi haberimizde.

GÜNDEM 08.03.2020, 08:00 09.03.2021, 09:12
Dünden bugüne "Kadınlar Günü"

Tarih boyunca süregelen kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak için verdiği mücadelenin temsilî başlangıcı 8 Mart 1857'de ABD'nin New York kentindeki tekstil fabrikasında çalışan yüzlerce kadının çalışma saatlerini, düşük ücretlerini ve çalışma şartlarını eleştirerek grevler yapması olarak kabul ediliyor. Grevler sırasında meydana gelen yangında işçilerin fabrika önündeki barikatlardan kaçmayı başaramaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi.

Grevlerin üstünden geçen 53 yılın ardından Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da ikincisi 1910'da düzenlenen Kadın Sosyalist Enternasyonel toplantısında, kadınların haklarının kazanılması ile birlikteliğini sağlamak ve 8 Mart'ın 1857'de verilen mücadelenin onurlandırılması adına Dünya Kadınlar Günü olması kararlaştırıldı.

1975 yılı ise kadın mücadelesi kapsamında büyük önem arz ediyordu. Uluslararası Kadınlar Yılı olarak kutlanan 1975'te, Birleşmiş Milletler de 8 Mart'ı Dünya Kadın Günü olarak kutlamaya başladı. 1977'de ise 8 Mart, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda,  "kadın hakları, uluslararası barış günü" olarak kabul gördü.

Bu kabulün altında yatan iki temel neden: dünya barışının korunması, sosyal gelişim ve temel insan haklarının kullanılması idi. Ancak bu şekilde eşitlik sağlanabilir ve dünya barışı sağlanabilirdi.

Bazı tarihî adımlar

19'uncu yüzyılın sonlarına doğru kadınların oy verme hakkına sahip olması konusu kadın hakları hareketi için hayatî bir önem arz ediyor. Dünya geneline bakıldığında, Yeni Zelanda'nın kadınlara oy hakkı veren ilk ülke olduğu görülüyor. Yeni Zelanda'da kadınlara seçme hakkı 1893 yılında verilirken, seçilme hakkının verildiği tarih ise 1918. Yeni Zelanda yasasına göre bu hak tüm kadınları kapsıyor.

Avustralya'daki kadınlar ise 1902 yılında seçme hakkı kazandı.

Avrupa'daki ilk ülke ise 1906 yılında kadın vatandaşlarına seçme ve seçilme hakkı tanıyan Finlandiya. O yıllarda Rus Çarlığına bağlı bir düklük olan Finlandiya, dünyada kadın milletvekillerinin ilk kez meclise girdigi ülke ünvanına sahip. 1907'de 19 kadın milletvekili Finlandiya meclisine girmeyi başardı.

Finlandiya gibi bir diğer Nordik ülke olan Norveç 1913'te, Danimarka ve o dönem Danimarka'ya bağlı olan İzlanda ise 1915'te kadınlara oy hakkı verildi.

Quebec bölgesi hariç, Kanada'da kadınlar 1917 yılında seçme 1920'de de seçilme hakkı elde etti. Quebec'te ise kadınlara seçme ve seçilme hakkı 1940 yılında tanındı.

1917'de Rusya ile beraber eski Sovyet cumhuriyetlerinden bir kısmı da kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıdı. Rusya'da ilk defa 1918 yılındaki genel seçimlerde kadınlar oy kullandı.

12 Kasım 1918'de Avusturya kadınlarına oy hakkı verdi. Almanya ise 30 Kasım 1918'de kadınlarına seçme ve seçilme hakkını yasayla garantilemiş ve Alman kadınlar 19 Ocak 1919 tarihinde gerçekleşen seçimlerde ilk kez oy kullanmıştır.

Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) 1920'de uygulamaya konulan anayasa değişikliğiyle birlikte ülke genelindeki kadınlara oy verme hakkı tanındı ve Kasım 1920'de kadınlar ilk defa parlamento seçimlerine katıldı.

Birleşik Krallık'ta ise 1918 yılında 30 yaş şartı aranan ve bazı özel durumlarda oy kullanabilme hakkını elde etmiş olan kadınlar tam oy hakkını 1928 yılında elde etti.

Güney Afrika Cumhuriyeti'nde ise ırklara göre oy hakkı tanınmış durumdaydı. Buna göre 1930'da beyaz ırktan, 1984'te Hint ırkından, 1994'te de siyah ırktan kadınlara oy hakkı tanındı.

Türkiye'deki kadınlar ise 20 Mart 1930'da gerçekleştirilen belediye seçimlerinde seçme hakkı kazandı. 1933'te düzenlenen Köy Kanunu'nda kadınların muhtar seçme ve köy heyetine seçilme hakkı düzenlendi. Türk kadını, milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına ise 5 Aralık 1934'te yapılan anayasa değişikliğiyle sahip oldu. 8 Şubat 1935'te ilk defa meclis seçimlerine katılan kadınlar mecliste 18 sandalye kazandı.

Fransa'da 4 Ekim 1944'te yapılan yasa değişikliği sonrası kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı. İlk kez 29 Nisan 1945 tarihinde belediye seçimlerine katılan Fransız kadını, 21 Ekim 1945'te de ilk defa parlemento seçimlerinde oy kullandı.

1925'te belediye seçimlerinde oy kullanmaya başlayan İtalya'daki kadınlar ise 1946'da ilk genel seçimlere katıldı.

Brezilya'da 1934'de, Filipinler'de 1937'de, Arjantin ve Meksika'da 1946'da, Japonya'da 1945'te, Çin'de 1947'de, Liberya'da 1947'de, Uganda'da 1958'de ve Nijerya'da 1960'da kadınlara oy verme hakkına tanındı.

İsviçre'nin kadınların seçme ve seçilme hakkını tanıması 7 Şubat 1971'de olurken İsviçre'ye bağlı Appenzell kantonunda ise bu hakkın tanınması 1990 yılını buldu.

Günümüzde kadın hakları

Günümüzde Dünya Kadınlar Günü, kadınlar açısından çok daha farklı bir anlam ifade ediyor. Her yıl 8 Mart'ta kutlanan Dünya Kadınlar Günü, kadın haklarının kazanılmasının hangi koşullarla başlandığı ve bugünkü hâlini nasıl aldığını hatırlatıyor. Dünya genelindeki birçok gelişmiş ülkede kadın hakları konusunda ciddi ilerlemeler gösterilmiş olsa da, Türkiye ve diğer gelişmekte olan ülkelerde kadın hakları istenen seviyelerden oldukça uzakta. 

Dünya Kadınlar Günü ülkemiz için de kadın haklarının kazanılması, iyileştirilmesi anlamında hatırlatıcı bir gün. Kadın haklarının ülkemizde kullanımı homojen bir dağılım göstermediğinden kazanılan deneyimlerin, tüm ülkeye eşit şekilde yayılması adına Dünya Kadınlar Günü ayrı bir öneme haiz.

Türkiye’de kadın hakları

Türkiye'de kadın hakları konusunda yapılan ilk düzenlemelerin eğitim hakkıyla ilgili olduğu ve Avrupa'da hemen hemen aynı zaman zarfında gerçekleştirilen reformları izlediği görülüyor. Kadınlar için açılan meslek ve el işi okulları dışında, kızlar için ilk devlet liseleri Prusya'da 1872'de, Fransa'da 1880'de açılmışken Osmanlı Devleti'nin ilk kız idadisi (lisesi) 1880'de açılmış durumda. Viyana Üniversitesi ilk kız öğrencisini 1897'de, Sorbonne 1899'da, Alman üniversiteleri 1895 ile 1905 arasında kabul etmiş iken, İstanbul Darülfünun'undaki karma öğretim 1914-1921 yılları arasında gerçekleşti.

Kadınların özel hukukta yer alan konumuna yönelik düzenleme Osmanlı zamanındaki İkinci Meşrutiyet döneminde gündeme gelirken, çok eşlilik ilk kez 1917 yılında çıkarılan bir yasayla Avrupa normları doğrultusunda değiştirildi. Özel hukukta kadın-erkek eşitliği bazı istisnalarına rağmen 1926 tarihli Medeni Kanun ile reforme edildi.

Kadınların 1908-1914 yıllarında siyasi ve meslekî yaşamda hak iddia etmeleri görülmüş olsa da, bu alanda gerçekleşen ciddi gelişmeler ancak Cumhuriyet dönemini buluyor.

1906 yılında kadınlara oy hakkı veren ilk ülke olan Finlandiya'dan sonra, 1917'de Rusya, 1918'de İngiltere, Kanada, Azerbaycan, 1919'da Almanya ve Avusturya, 1920'de ABD ve Macaristan, kadınlara oy hakkı tanıdı. Türkiye'de ise kadınlar, gerçek siyasi seçimlerin henüz yapılmadığı bir dönemde, 1930 ve 1934'te bu hakka kavuştu.

Doğum izni ve yardımı

1930 yılında kadınların en önemli sorunlarından biri olan doğum izni ilk kez düzenlendi.

Kadınlara doğum yardımı ise ilk defa 1945 yılında 4772 sayılı yasa ile düzenlendi. Yaşlılık sigortasının kadın ve erkekler için eşit esaslara göre düzenlenmesi ise 1949 yılında çıkarılan yasa ile sabitlendi.

1952 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde ana çocuk sağlığı hizmetleri verilmesine başlandı. Gebeliği önleyici araçların satış ve dağıtımının serbest bırakılmasını ve tıbbi zorunluluk halinde kürtaj hakkı tanınmasını düzenleyen "Nüfus Planlaması Hakkında Kanun" ise 1965 yılında çıkarıldı.

Türkiye'deki kadın ve erkek işçiler arasındaki eşit değerdeki iş için ücret eşitliğini sağlayan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmesi ise 1966 yılında onaylandı.

Tecavüzle mücadele

1990 yılında tecavüz mağdurunun hayat kadını olması halinde cezanın indirilmesini öngören Türk Ceza Kanunu'nun 438. maddesi yürürlükten kaldırıldı.

Yerel yönetimler ise özellikle şiddete uğrayan kadınlar için çalışmalara başlarken, 1990'da Türkiye'nin ilk kadın sığınma evi Bakırköy Belediyesi tarafından açıldı.

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ise açtığı kadın danışma merkezi ile şiddete uğrayan kadınlara danışmanlık hizmeti vermeye 1995 yılında başladı.

Ortalama yaşam

Türkiye'de 2005 için kadınların yaşam beklentisi yaklaşık 71 yıl olarak hesaplanmışken, 2030 için ortalama yaşam beklentisinin 76 yıla çıkacağı düşünülüyor. Ayrıca 2030 yılında Türkiye'deki kadın sayısının da erkek sayısını aşacağı öngörülüyor. 2030'da Türkiye'deki kadın sayısının 46 milyon 854 bin, erkek sayısının da 46 milyon 841 bin olması bekleniyor.

Kadın cinayetleri

Türkiye'de geçtiğimiz yıl en az 474 kadının öldürüldüğü belirtiliyor. 2002 yılında 66 olan bu sayı 2003 yılında 83, 2016'da 329, 2017 yılında ise 320. 2018'de erkekler tarafından öldürülen kadın sayısı ise 440. Bu yılın Ocak ayında 27, Şubat ayında ise 22 kadın erkek terörüne kurban gitmiş durumda olduğu aktarılıyor.

Yorumlar (0)