Diyarbakır’da şaşırtıcı olay: 65 yıldır kimliksiz yaşıyor

Diyarbakır'a bağlı Sur’un köylerinden Harmanlar’da hayatını sürdüren 10 çocuk babası Maşuk Ateş'e ve kardeşlerine, doğduklarından bu yana kimlik çıkarılmadı. Ateş’in kardeşleri içerisinden bazıları daha sonra kimlik çıkararak nüfusa kayıtlarını gerçekleştirdi. Ancak 35 senedir köyde çobanlık yapan Ateş, “Şehre hiç inmedim. Bu yüzden de kimlik çıkarmadım. Devlet kayıtların yokum. Askerliğimi de yapmadım. Sağlık durumlarında da başkasının kimliğini kullanıyorum” dedi.

Tedavi için kimlik engeli

Bunun yanı sıra lösemi hastası olan Maşuk Ateş, tedaviyi ücretli şekilde aldığını ancak kimliği bulunmadığından hastaneye yatamadığını da söyledi. Kimlik çıkarmadığı için devletin sağlık olanaklarından yararlanamayan Ateş, yetkililerin sesini duymasını kimliğinin çıkarılmasını talep ediyor.

Kimse bir şey demedi diye kimlik çıkarmadı

Bu zamana kadar kimlik çıkartmadığını söyleyen Maşuk Ateş, “Kimse bana karışmıyordu, bende askere gitmedim. Köyde 35 yıl kadar çobanlık mesleğini yaptım. Hasta olduğumda hastaneye gittim. Yatışımı yaptılar ama para istediler. Paramız da yok. Kimliğim yok diye beni hastaneye de almıyorlar. Tedavi olmam da gerekiyor. Ona da ulaşamıyorum. Bana hastaneden 'Sen git, bayramdan sonra gelirsin' dediler. Bende dediklerini yaptım ama gene beni almadılar. Kimlik için başvuru da yaptım, onu da alamadım. Bu defa da merkezde bulunan karakola gittim olmadı. Sonra nüfus müdürlüğüne gittim gene olmadı. Üç defa mahkemeye çıktım, ancak kimlik verilmedi. 35 yıl bu köyde çobanlık yaptım. Maddi açıdan da durumum iyi değildi. Şehre de gitmedim, askere de gitmedim. Hiçbir zaman şehir merkezine gitmedim. Sadece hasta olduğum zamanlarda gittim. Zaten hastaneye de almadılar beni” diye konuştu.

Doğduğundan beri kimliksiz yaşıyor

Maşuk Ateş’in çocuklarından olan Hüseyin Vural ise, kendisine ait kimliğin de 2002 yılında çıkarıldığını ve 32 yaşında olduğunu belirtti. Babasının doğduğundan beri kimliğinin olmadığını söyleyen Vural, “Hastane kontrollerini başkasının kimliğiyle yapıyordu. Ancak şu an lösemi teşhisi konuldu. Bizde tedaviyi alabilmesi için nüfus müdürlüğüne ulaştık. 4-5 ay kadar nüfusta uğraştık. Kan testi istediler, bizde verdik. Daha sonra belgeler Gaziantep’e gitti. Fakat cevap olarak ret geldi. O umudumuz da gitti. Bu hastalık gün geçtikçe ilerliyor. Bu defa da bizi adliyeye yönlendirdiler. Mahkemeler açıldı, yeninden savcılık kan testi istedi. Halamdan saç ve kan örnekleri alındı. Aradan 7 ay geçti, hala bir sonuç yok ortada. İki ay öncesinde de benden kan aldılar. Şimdi de onun sonucunu bekliyoruz” şeklinde ifade etti.

Maşuk Ateşin oğlundan film benzetmesi

Babasının tedavisinin ayda bir defa yapıldığını belirten Vural, “Tedaviler bu zamana kadar bazı insanların yardımıyla sağlandı. Ta ki son tedaviye kadar. Babamı önce taburcu ettiler, sonrasında ‘Sen bayramdan sonra gelirsin’ dediler. Bayram bitince babamda hastaneye gitti. Hastane de bu defa ‘Senin borcun var, ücretli yatış yaptın’ demiş. Çok yüklü bir miktarda borç çıkardılar bize. Daha sonra durumu dedem anlatmış, halam söylemiş. Babamda demiş ki, ‘Bakın ben çobanım. Kimse bana bir şey demedi bende çıkarmadım kimliğimi’ diye anlatmış. Bir film vardı ‘Ay Lav Yu’ diye. Şu anda o filmdeki Tüne köyü insanları gibi görüyoruz. Buradan yetkililere sesleniyorum. Babamın kimliğinin hızlı bir şekilde çıkması gerekiyor. Hastaneye gidemiyoruz. Tedavi yapıldığında da çok yüksek rakamlar çıkıyor. Babam lösemi hastası. 20 günde bir kez tedavi alması gerekiyor. Biz 10 kardeşiz. 4’ü kız 6’sı oğlan. Hepimizde kimlik var. Sadece babamda yok. Bizde annemin soy adını taşıyoruz” dedi.