Dışişleri'nden AB'nin Türkiye raporuna tepki

Dışişleri Bakanlığı, AB (Avrupa Birliği) Komisyonunun '2023 Genişleme Strateji Belgesi' ile ülkemiz dahil bütün aday ve potansiyel aday ülkeler için yazdığı ülke raporuna dair, özellikle 'Siyasi Kriterler' ile 'Temel Haklar ve Yargı' faslındaki dayanaksız iddiaları ve haksız eleştirileri tamamen reddettiğini açıkladı.

GÜNDEM 08.11.2023, 22:57 topcu
Dışişleri'nden AB'nin Türkiye raporuna tepki

Dışişleri Bakanlığı, AB Komisyonunun '2023 Türkiye Raporu' hakkında yazılı açıklamada bulundu. 



'2023 Türkiye Raporu'

AB Komisyonunun '2023 Genişleme Strateji Belgesi' ile ülkemiz dahil bütün aday ve potansiyel aday ülkeler için yazdığı ülke raporlarını bugün açıkladığı kaydedilen bildiride, "'2023 Türkiye Raporu', Türkiye için AB Komisyonu tarafından hazırlanan 25'inci rapor olmasına karşın, AB’nin Türkiye'ye karşı ön yargılı ve haksız yaklaşımını koruması, birçok tehditle karşı karşıya kalan kıtamızın geleceği bakımından kaygı vericidir." denildi.

Bahse konu açıklamada, rapordaki ifadelere dair şunlar kaydedildi:

"Özellikle 'Siyasi Kriterler' ile 'Temel Haklar ve Yargı' faslındaki dayanaksız iddiaları ve haksız eleştirileri tamamen reddediyoruz. 'Temel Haklar ve Yargı' ile 'Güvenlik, Hürriyet ve Adalet' fasılları bütün gayretlerimize karşın, 2009 itibarıyla bir mensup ülkenin siyasi engeli sebebiyle açılamamışken, mensup ülkeler açısından kendi aralarında dahi tartışmalı temel haklar alanındaki birçok hususta Türkiye'ye dönük haksız iddialarda bulunulması, AB’nin çifte standartlı ve samimiyetsiz yaklaşımının bir tezahürüdür.

Bir taraftan aday ülke Türkiye ile sektörel, savunma, güvenlik, bölgesel gelişmeler ve dış siyaset hususlarında mevcut üst düzey iş birliği ve diyalog mekanizmalarını engellerken, diğer taraftan bu kritik hususlarda AB politikalarına uyumumuzun azaldığını iddia etmek en hafif tabirle bir tutarsızlıktır. Keza ülkemizin Gümrük Birliği yükümlülüklerini harfiyen yerine getirmemesinin ikili ticari ilişkilerin önünde engel olduğu öne sürülürken, bu engellerin aşılmasına olanak verecek güncelleme müzakerelerinin siyasileştirilerek engellenmesi de Avrupa Birliği'nin benzer çelişkilerinden biri olmayı sürdürmektedir."



Filistin-İsrail çatışması

Söz konusu açıklamada, "Metinde bir eleştiri olarak kullanılan, Türkiye'nin İsrail-Hamas çatışmasına ilişkin tutumunun AB ile tamamen uyumsuz olduğu yolundaki tespiti ise övgü olarak görüyoruz. Orta Çağ karanlığından 21'inci yüzyılda hortlamış sivil bir katliamın karşısında tarihin çok yanlış bir yerinde duran AB'ye, insani ilkelere, uluslararası hukuka ve evrensel değerlere dayalı politikaların yalnızca Ukrayna veyahut Avrupa’nın bir başka bölgesi için değil, Orta Doğu dahil bütün dünyada geçerli olması gerektiğini anımsatma gereği duyuyoruz." ifadeleri kullanıldı.



Kıbrıs

Raporun Kıbrıs, Ege ve Doğu Akdeniz hususlarındaki bölümlerine dair de şöyle denildi:

"Her zaman olduğu gibi maksimalist, gerçek dışı ve gayrihukuki Yunan/Rum tezlerini yansıtması, Türkiye ve KKTC'nin (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) haklı politikalarını yok sayan dışlayıcı tutumun devam ettirilmesi, Kıbrıslı Türklerin haklarının görmezden gelinmesi ise AB’nin dayanışma kisvesi altında haksız ve taraflı tutumunu bir defa daha gözler önüne sermektedir. Kıbrıs meselesinin çözüm süreci formatının Kıbrıs'taki iki taraf, üç garantör ve BM (Birleşmiş Milletler) olduğunu, AB’nin geçmiş süreçlerdeki rolünün tarafların rızasıyla gözlemciliğin pek ötesine geçmediğini, herhangi bir biçimde söz sahibi olmadığını belirtmek isteriz. AB’nin Kıbrıs’ta muhtemel bir çözüme ilişkin Rum tezlerini kayıtsız ve koşulsuz savunmaktan ibaret beyanlarının KKTC ve Türkiye nezdinde ne bir bağlayıcılığı ne de bir değeri bulunduğunun ve çözüm sürecine hizmet sunmaktansa zarar verdiğinin artık görülmesi gerekmektedir."



Ekonomi

Mevzubahis açıklamada, raporda Türk ekonomisinin gelişmişliğine, AB içindeki rekabet baskısı ve piyasa kuvvetleriyle baş edebilme kapasitesinin vurgulanmasına ek olarak, Gümrük Birliği'nden beri mevzuatını AB müktesebatı ile uyumlaştıran ülkemizin birçok alanda AB standartlarına uyum sağladığı gerçeğine raporda yer verilmesinin izlenilen kararlı politikaların bir yansıması olduğu kaydedildi.



Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci

Halihazırdaki uluslararası konjonktürde, AB'nin genişleme politikasını kapsayıcı ve hakkaniyetli bir temelde yürütmesinin zaruri olduğuna dikkat çekilen açıklamada, "AB-Türkiye ilişkilerinin her alanda kuvvetlendirilmesi gereğinin geçmişe göre çok daha fazla önem arz ettiği, bizzat Avrupa Birliği tarafından da kabul gören bir gerçektir. Haksız ve tek taraflı eleştirilerin yerine, diyalog ve iş birliği ruhuyla hareket edilmesi halinde, AB ile ilişkilerimizi çok daha sağlam zeminlere oturtmaya ve müşterek menfaatlerimiz doğrultusunda iş birliğimizi kuvvetlendirmeye her daim açığız. AB'ye adaylığımızı kağıt üzerinde kuru bir cümle olarak değil, Avrupa Birliği'nin söylem ve eylemlerinde, somut adımlarında da görmek istiyoruz." denildi.

Açıklamada, deprem felaketi sebebiyle meydana gelen zor zamanlarda AB'nin ülkemizle dayanışma içinde olduğunu göstermesinin 'değerli ve önemli' olduğu vurgulandı ve AB'nin, ülkemizin katılım sürecinin önündeki tüm engelleri kaldırmaya, çok daha fazla sorumluluk almaya ve ahde vefa ilkesinin gereklerini harfiyen yerine getirmeye çağrıldığı bildirildi.

Yorumlar (0)