Deniz salyasına ilişkin korkutan açıklama: “Asıl tehlike görünmeyen kısmında!”

Prof. Dr. Mustafa Sarı, deniz salyasına ilişkin kamuoyuna yansıyan ve yüzeyde toplu olarak görülen deniz salyasının asıl tahribatı denizin dibindeki organizmalara verdiğini kaydederek, Bandırma ve Erdek körfezlerinde denizin dibinde yaşayan canlıları müsilajın öldürmeye başladığını söyleyerek deniz yaşamındaki tehlikeye dikkat çekti.

GÜNDEM 03.06.2021, 08:12 03.06.2021, 18:10
Deniz salyasına ilişkin korkutan açıklama: “Asıl tehlike görünmeyen kısmında!”

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Bandırma ve Erdek körfezlerinde müsilaj yani deniz salyası sebebiyle dipte bulunan canlıların büyük bir tahribatla karşı karşıya kaldıklarını ifade etti.

Balıkesir’in Bandırma ve Erdek ilçelerinde yer alan körfezlerde son zamanlarda her gün dalışlar yapıp müsilajın yayılımına ilişkin değişimleri inceleyen Sarı görüşlerini paylaştı.

"Bir metreden sonra denizin altında fenersiz ilerlenmiyor"

Denizdeki biyolojik hayatın ilk basamağını oluşturan fito plankton isimli mikroskobik bitkilerin aşırı düzeyde çoğalmasıyla oluşan ve jelimsi bir yapıda olan müsilajın kimi zaman suyun içerisinde onlarca metre uzunlukta olabildiği ifade edildi.

Prof. Dr. Sarı, müsilajın suyun altında çok yoğun bir şekilde görüldüğünü söyleyerek, “Erdek Körfezi’nde kıyıdan başlayarak dalış gerçekleştirdik. 18 metre derine kadar indik. Kıyıdan itibaren müsilaj sıfırdan başlıyor ancak 5 metreden itibaren daha da yoğunlaşıyor. 5-18 metre arasında oldukça yoğun, 18 metre sonrası ise yoğunluk maksimum düzeye çıkıyor.” şeklinde konuştu.

Sarı, 18 metreden sonra denizin altındaki ışığın bütünüyle yok olduğunu ve ancak fenerle ilerlemenin mümkün olduğunu paylaştı.

"Müsilaj kırmızı mercanları öldürmüş"

Suyun içerisinde oluşan tahribata ilişkin de konuşan Prof. Dr. Sarı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Toz duman bir şekilde aşağıda göz gözü görmüyor. Deniz salyası denizin dibini bir örtü gibi kaplamış. Bu denizde yaşayan canlıları öldürmeye başlamış, Erdek’te sünger topluluklarının üzerinde müsilaj var, nefes alamıyor ve beslenemiyorlar. Hepsi birden ölmeye başlamış. İstanbul Büyükada’da basın yansıyan görüntüleri Serço Ekşiyan arkadaşım çekti. Kırmızı mercanlar çok geniş bir alanda ölmüş vaziyette. Bu hiç iyi bir durum değil. Hareketli organizmalarda bir ölüme rastlamadık. Bu da en azından sevindirici bir durum.”

Bugünlerde herkesin denizin yüzeyine çıkan müsilaj tabakalarına odaklandığını ve aslında bunların çok ufak bir alanı kapladığını söyleyen Sarı, “Rüzgarla daima yerleri değişiyor. Bizlerin odaklanması gereken yer esasında suyun altıdır. Sıfırdan 30 metreye dek müsilaj oluşumu sürüyor.” dedi.

“Denize atıklar bırakılınca birden kaybolduğunu düşünüyoruz”

Erdek ve Bandırma’da yer alan kanalizasyon arıtma sistemine ilişkin bilgi paylaşan Sarı, atıkların toplanıp derin deşarj ile denize bırakıldığını kaydetti.

Prof. Dr. Sarı, kanalizasyon atıklarının toplanmış olduğu yerde bir ön arıtma yapıldığını paylaşarak, “Katı parçacıkların içerisinde çocuk bezi gibi maddeler ızgaralarla alınıp ardından karıştırıcılarla sıvılaştırılıyor ve denizin 2 kilometre dibine sonra basılıyor. Hem Bandırma ve Hem de Erdek’te durum böyle.” ifadelerini kullandı.

Sarı, denizin bir sihirbaz olmadığını ve atıkları birden yok etmediğini söyleyerek, “Kendimizi kandırıyoruz sadece. Denizin bir sihirbaz olduğunu ve içine atılan atıkların birden yok olduğunu görüyoruz. Denize verilen derin deşarjını Akdeniz’den gelen akıntı aldı, önce Marmara’nın açıklarına yaydı. Ardından önce kuzeye yaydı, Karadeniz’e çıkardı. Karadeniz’de denizin dibine bir kısmı çöktü, orada bulunan sülfür gazının da kalınlaşmasına katkı verdi. Bir kısmı yüzeye tekrar çıktı ve Marmara Denizi’ne yeniden geldi. Nereye gitti atıklar? Görmedik, yalnızca gözden uzaklaştırmış olduk.

Yorumlar (0)