Demokrasinin unutulmayan kara lekesi: 12 Eylül darbesi

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren’in öncülüğünü yaptığı 12 Eylül darbesi, 42 yıl geçmesine rağmen demokrasi tarihine bıraktığı acılarla hafızalardaki yerini korumaya devam ediyor. 

GÜNDEM 12.09.2022, 11:40
Demokrasinin unutulmayan kara lekesi: 12 Eylül darbesi

Kara bir leke olarak demokrasi tarihine geçen 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden, 42 yıl geçti… Bu süreç tarihe idam, insan hakları ihlalleri ve kötü muameleyle damga vurdu.

TRT Radyosu’nda çalan Harbiye marşıyla başladı

42 yıl geçmesine karşın, darbeci zihniyetin yaşattıkları hafızalardaki tazeliğini koruyor.

12 Eylül sabahı, TRT Radyosu'nda İstiklal Marşı'ndan sonra çalınan Harbiye Marşı ve darbenin mimarı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren imzalı Milli Güvenlik Konseyi "bir numaralı" bildirisinin okunmasıyla, darbe resmen ilan edildi.

İşte Türkiye’yi karanlığa sürükleyen olayın detayları…

4 aylık darbe planı: Bayrak Harekatı

Evren'in talimatı sonrasında, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hasan Saltık, 4 aylık çalışma neticesinde, ‘Bayrak Harekatı’ ismi verilen darbe planını hazırladı. Daha sonra ordu komutanlarına, 11 Temmuz saat 04.00'te harekete geçileceği talimatı verildi. 2 Temmuz’da Süleyman Demirel'in başbakanlığındaki hükümetin güvenoyu almasıyla darbeciler bu planı erteledi. 12 Eylül'e gelindiğinde, Türkiye demokrasisine darbe vuracak plan, sabahın erken saatlerinde uygulandı.

Anayasayı kaldırdılar, Meclis’i lağvettiler

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun'dan kurulu darbeci Milli Güvenlik Konseyi, tüm yetkileri ele aldı.

Anayasayı kaldıran darbeciler, daha sonra TBMM'yi lağvederek antidemokratik faaliyetlerini hızlandırdı.

Sivil toplum kuruluşları kapatıldı

Ülke genelinde sıkıyönetim ilan edildi. Daha sonra sivil toplum kuruluşlarına sıra geldi. Çocuk Esirgeme Kurumu, Kızılay ve Türk Hava Kurumu dışındaki dernekler kapatıldı.

Siyasi yasaklar getirildi

Siyasi partilerin kapısına kilit vuran darbeciler, Bülent Ecevit ile Süleyman Demirel’i Hamzakoy, Alparslan Türkeş ile Necmettin Erbakan’ı ise Uzunada'ya sürgüne göndererek siyasi yasaklar uyguladı.

İdamlar başladı

Yıllarca acısı hafızalardan silinmeyecek idam kararları uygulandı. 9 Ekim 1980'de ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu ve sol görüşlü Necdet Adalı idam edildi.

Yaşı büyütüldü, idam edildi

Darbeden önce bir askeri inzibat erini öldürdüğü iddiasıyla hüküm giyen 17 yaşındaki Erdal Eren'e de idam cezası kararı verildi. Yargıtay tarafından Eren'in idam hükmü, 2 kez iptal edilmesine karşın Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan kararla ve yaşı büyütülerek Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde 13 Aralık 1980'de infaz edildi.

14 bin kişi, vatandaşlıktan çıkarıldı

Onlarca gazeteci ile ilgili binlerce yıl hapis cezası istendi, 14 bin kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldı, sakıncalı olduğu iddiasıyla 30 bin kişi ise işinden edildi.

Kültür ve sanat yaşamının da hedef alındığı 12 Eylül'de, bin film sakıncalı bulunduğu gerekçesiyle yasaklandı.

Darbecilere dava

Darbeci generalleri tarafından belirlenen danışma meclisinin hazırladığı anayasa, "güdümlü" referandumla 1982'de yüzde 92'lik evet oyu aldı. Evren ve diğer darbeciler, darbe anayasasına ilave ettikleri "geçici 15. madde" ile ömür boyu dokunulmazlık hakkı elde ederek muhtemel bir yargılanmaya karşı tedbir aldı. Fakat "Milli Güvenlik Konseyi üyelerinin yargılanamayacağına" ilişkin geçici 15. madde, 12 Eylül 2010'daki referandumla anayasadan çıkarıldı. Bu kararla darbecilerin yargılanmasının önü açıldı.

Referandumdan 1 gün sonra Türkiye'nin dört bir yanından darbeciler ve onların talimatlarını uygulayanlar ile ilgili suç duyurusunda bulunuldu. O dönem hayatta olan Milli Güvenlik Konsey üyelerinden Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açıldı.

Darbeciler, suçlamaları reddetti

Haklarındaki iddianame, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesince 10 Ocak 2012'de kabul edilmiş olan iki darbeci, "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını veya bir kısmını değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya ve anayasa ile teşekkül etmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engel olmaya cebren teşebbüs etmek" suçlarıyla yargılandı.

Sağlık gerekçesiyle duruşmalara gelmeyen darbeci generaller, video konferans yoluyla yaptıkları savunmalarında suçlamaları reddetti. Kurucu iktidar olduklarını, mahkemelerin kendilerini yargılayamayacağını öne sürdü.

Rütbelerinin sökülmesi kararı verildi

Yargılamanın devam ettiği süreçte Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi yasayla kapatılınca söz konusu dosya Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesine devredildi. Mahkeme, 18 Haziran 2014'te Şahinkaya ve Evren’i, 1979'da verdikleri muhtırayla "anayasa ve TBMM'yi ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", 1980'de gerçekleşen darbeyle de "anayasayı tağyir, tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül eden TBMM'yi ıskat ve cebren men" suçunu işledikleri iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.

Mahkeme, bu cezayı takdiri indirimle müebbet hapis cezasına çevirdi, öte yandan 2 darbecinin rütbelerinin sökülmesine karar verildi.

Öldükleri için dava düştü

Hükümden sonra sanık avukatları, bu kararı temyiz etti. Dosya Yargıtay'dayken 98 yaşında olan Kenan Evren 10 Mayıs 2015'te, 90 yaşında olan Şahinkaya ise 9 Temmuz 2015'te öldü.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi temyiz soruşturmasında, sanıkların ölümleri sebebiyle davanın düşürülmesine karar verdi. Dosyayı tekrar gören ilk dereceli mahkeme, düşme kararı verdi ve dosya yeniden ceza dairesine gönderildi. Daire, yerel mahkemenin söz konusu kararını bu defa da usul yönünden bozdu.

Bozma kararında, yerel mahkemenin gerekçesinde lehe olan kanunun 765 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) hükümleri olduğu ifade edilmesine karşın, hüküm fıkrasında 5237 sayılı TCK ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri gereğince karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu aktarıldı. Ceza dairesinin bozma kararına uyan mahkeme, Şahinkaya ve Evren ile ilgili "kamu davasının ortadan kaldırılmasına" karar verdi. Öte yandan Şahinkaya ve Evren’in mal varlıklarına el konulması ve sanıkların rütbelerinin geri alınmasına "yer olmadığına" karar verildi.

Yorumlar (0)