Bugün Atatürk’ün ebediyete yolculuğunun 83’üncü yılı

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk, 57 yıllık zafer ve başarılarla dolu Türkiye ve Türk milletine adanmış ömrünün sona erdiği bugün, üzerinden 83 yıl geçmiş olmasına rağmen tüm dünyada hala saygı gören bir lider olarak anılıyor.

GÜNDEM 10.11.2021, 00:00 11.11.2021, 09:26
Bugün Atatürk’ün ebediyete yolculuğunun 83’üncü yılı

Türkiye’nin önderi Mustafa Kemal Atatürk, 57 yıl süren yaşamında vatanı ve milleti için girdiği bağımsızlık mücadelesini siyasi ve askeri dehasıyla taçlandırarak, adını hem dünya hem de Türk dünyasına altın harflerle yazdırdı.

Atatürk 1881 yılında Selanik’te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım’ım isteği doğrultusunda ilköğrenimine Hafız Mehmet Efendi’nin mahalle mektebinde başladı. Daha sonra babası Ali Rıza Bey’in arzusu ile Şemsi Efendi Mektebi’nde ilkokulu bitirdi.

Matematik öğretmeni ona ‘Kemal’ ismini hediye etti

Ortaokul eğitimi aldığı Selanik Mülkiye Rüştiyesi’nden ayrılan Atatürk, daha sonra Selanik Askeri Rüştiyesi’ne devam etti. İşte bu okulda matematik öğretmeni Yüzbaşı Mustafa Efendi, Atatürk’ü diğer Mustafa isimli öğrencilerden ayırmak için ikinci isim olarak ‘Kemal’ ismini uygun gördü.

Bu saatten sonra Mustafa Kemal olarak anılan Atatürk, burayı bitirdikten sonra Manastır Askeri İdadisi’ne devam etti. Buradan ikincilik ile mezun oldu. Askeri öğrenimi ile birlikte yabancı dil eğitimi aldı. Yazları da Selanik’te Fransızca dersleri alarak ilerletmeye çalıştı.

Daha sonra İstanbul’a gelip 1899’de girdiği Harp Okulu’ndan 3 sene sonra ‘Teğmen’ rütbesiyle bitirdi. Ardından da Harp Akademisi’nden de ‘Kurmay Yüzbaşı’ rütbesiyle mezun oldu.

Atandığı yerlerde göz doldurdu

Atatürk kurmaylık stajı yapmak için 1905 yılında Şam’da bulunan 5.Ordu Emri’ne atandı. Buradaki üstün hizmetlerinden dolayı kendisine ‘Mecidi Nişanı’ verilen Atatürk’ün, 1907’de Makedonya’nın Manastır şehrinde bulunan 3.Ordu Karargahı’na ataması yapıldı. Daha sonra kendisine buranın Selanik’teki şubesinde görev verildi.

1909 yılında 31 Mart vakasını bastıran Hareket Ordusu’nda görev aldı. 1910 yılında Arnavutluk’taki bir isyanı bastırmak için düzenlenen harekatta da yer aldı.  İtalya’nın 1911’de Trablusgarp’a asker çıkardığı öğrenildikten sonra Tobruk’a gitti. Buradaki Türk kuvvetlerini başarıyla komuta ederek binbaşı rütbesiyle Balkan Savaşları’na katıldı. Edirne’yi Bulgaristan’dan geri alan kolorduda bulundu.

Enver Paşa’ya yazdığı mektup ile istediği yere atandı

Atatürk’ün 1913’de Sofya ataşeliğine atanmasının ardından Birinci Dünya Savaşı patlak verdi. Atatürk bu cephede görev almak için başvurdu.

Kendisine gelen bilgide Sofya’da bulunmasının o an için daha önemli olduğu bildirildi. Ancak büyük önder, Başkomutan Vekili Enver Paşa'ya bu görev için yeterli değilse bilmek istediğini söyleyen bir mektup kaleme aldı. 1915’de Tekirdağ’daki 19.Tümen Komutanlığı’na atandı.

‘Anafartalar Kahramanı’ oldu

O dönem Gelibolu Yarımadası’na asker çıkararak Conkbayırı’na ilerleyen düşman birlikleri Atatürk’Ün komuta ettiği 19.Tümen’in taarruzu sayesinde geri çekilmek zorunda kaldı. Daha sonra bu hamlesiyle ‘Anafartalar Kahramanı’ olarak ün saldı.

Bu taarruz sırasında göğsüne isabet eden bir şarapnel parçasının saate isabet etmesiyle mutlak bir ölümden kurtuldu.

Doğu Cephesi’nde 16.Kolordu Komutanlığı görevine atanan Atatürk, 1916 yılında Rus saldırılarına karşı savaşarak Muş ve Bitlis’i düşman işgalinden kurtardı ve general oldu.

İçinde ülkesini kurtarma ümidini sakladı

1917 yılında Suriye ve Filistin’de görev yapan 7'nci Ordu Komutanlığı'na atanan Atatürk, aynı sene içerisinde Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya gitti ve savaş cephelerinde incelemeler bulundu.

1918’de kendisine yeniden görev verilen Suriye cephesinde 7'nci Ordu Komutanı iken Birinci Dünya Savaşı sona erdi. 7'nci Ordu Komutanı iken Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan sonra İstanbul’a döndü. İçindeki ülkeyi düşman işgalinden kurtarma düşüncesini saklayarak Ordu Müfettişi olarak İstanbul’dan ayrıldı.

Kongreler ile halkla bütünleşti

19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıktı ve 22 Haziran 1919'da Amasya Genelgesi'ni yayımladı. Türk milletine yaptığı çağrıda vatanın bütünlüğünün ve bağımsızlığının tehlikede olduğunu söyleyerek Sivas’ta bir kongrenin toplanacağını duyurdu. O arada Osmanlı Hükümeti’nin askeri olmaktan istifa ederek Erzurum ve Sivas kongrelerinde başkanlık yaptı. Bu kongrelerde geçici bir hükümetin kurularak milli bir meclisin toplanacağı ve manda ile himayenin asla kabul edilemeyeceği kararı alındı.

TBMM 23 Nisan 1920’de göreve başladı. Atatürk Meclis ve Hükümet Başkanı olarak seçildi. Türkiye’nin sesinin tüm dünyaya duyurmak amacıyla meclis açılmadan 17 gün önce kurulan Anadolu Ajansı, TBMM’nin çıkardığı ilk yasaları duyurdu ve milli mücadelenin her aşamasını kayıt altına aldı.

Sevr Antlaşması’na karşı çıktı

Milli bir hükümetin varlığına rağmen Osmanlı Hükümeti ile İtilaf Devletleri 10 Ağustos 1920'de Sevr Antlaşması’nı imzaladı.  Atatürk, Sevr Antlaşması'nı tanımadıklarını dünyaya duyurdu.

İzmir'i işgal etmiş olan düşman Yunan kuvvetlerinin ilerleyişi, Birinci ve İkinci İnönü savaşları ile önlendi.

Vatan toprağını Yunanlılara dar etti

Yunan ordusu 23 Ağustos 1921'de yeniden taarruza başladı. Bunun sonucunda Sakarya Meydan Muharebesi yapıldı. Atatürk, birliklere, tarihe mal olan "Savunma hattı yoktur, savunma sathı vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." emrini verdi.

Atatürk’ün komutasındaki Türk ordusu, Sakarya Meydan Muharebesi'ni zaferle taçlandırdı. Yunan ordusu sadece 22 gün süren bu savaşta ağır kayıplara uğradı. Bu zaferin ardından Mustafa Kemal Atatürk'e, ‘Mareşal’ rütbesi ile ‘Gazi’ unvanı verildi.

Muhteşem bir zafer kazandı

13 Ekim 1921 tarihinde Kafkas Cumhuriyetleri ile Kars Antlaşması, 20 Ekim 1921 tarihinde de Fransızlarla Hatay’ın dahil olmadığı bugünkü Türkiye sınırının çizildiği Ankara Antlaşması’na imza atıldı.

Atatürk'ün komutanlığındaki Türk ordusu, 26 Ağustos 1922 tarihinde karşı saldırıya geçerek Büyük Taarruz'un ilk adımlarını attı. Türk ordusu, Yunan ordusunu dağıtarak 9 Eylül 1922 tarihinde İzmir'e girdi.

Anadolu'yu düşman istilasından kurtaran askeri zaferlerin ardından 11 Ekim 1922 tarihinde Mudanya Ateşkes Antlaşması’na imza kondu ve İtilaf Devletleri Türk topraklarından çekilmek zorunda kaldı.

İsmet İnönü’nün başkanlık ettiği Türkiye heyeti ile İtalya, Fransa, İngiltere, Japonya, Yugoslavya ve Romanya arasında 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Antlaşması imzalandı.

Suikast yapılmak istendi

Kurtuluş Savaşı'nın ardından TBMM tarafından 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edildi. Mustafa Kemal Atatürk de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi. Ölümünde kadar arka arkaya 4 kere Cumhurbaşkanı seçildi.

14 Haziran 1926 tarihinde İzmir'de Atatürk’e yapılması planlanan bir suikast girişimine engel olundu. Elebaşları yakalanarak tutuklandı. Bu olayın ardından Atatürk unutulmayacak şu cümleleri kurdu: “Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."  

Mustafa Kemal'e, 24 Kasım 1934 tarihinde 2587 sayılı kanun ile ‘Atatürk’ soyadı verildi ve bu soyadının başkalarına verilmesinin önüne geçildi.

Dünya tarihine adını yazdırdı

Atatürk 1933'te Beş Yıllık Sanayi Planı'nı başlatarak ekonomik adımlar attı. Balkan Antantı'nın imzalanması, Milletler Cemiyeti'ne girilmesi, Sadabat Paktı ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi gibi girişimler, Türkiye'nin tüm dünyada öne çıkmasına önemli katkılar sağladı.

Atatürk, Hatay'ın anavatan topraklarına katılması için de yoğun diplomatik çabasını ömrünün son günlerine kadar sürdürdü. Ancak amacı, vefatından 1 sene sonra gerçekleşti.

Gerçekleştirdiği benzersiz devrimlerle adını dahi bir devlet adamı olarak tarihe kazıyan Mustafa Kemal Atatürk, 57 yıllık hayatında milleti ve vatanı için çalıştı.

Atatürk’e karşı savaşan generaller cenaze törenine katıldı

10 Kasım 1938 tarihinde henüz 57 yaşındayken Dolmabahçe Sarayı'nda saat 09.00'u 5 geçe hayata veda etti.

Atatürk'ün vefatı başta Türkiye olmak üzere tüm dünyada büyük üzüntüyle karşılandı. Diğer ülke liderleri Atatürk’ü yücelten birçok açıklama yaptı ve mesaj yayımladı.

Atatürk'ün Türk bayrağına sarılmış haldeki tabutu, Dolmabahçe Sarayı’nda 3 gün süreyle milletin ziyaretine açıldı. Cenaze 21 Kasım 1938'de yapılan bir Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine nakledildi. Cenaze törenine neredeyse tüm dünya devletleri özel temsilciler göndererek katılım sağladı. Törende Atatürk'e karşı savaşmış yabancı generaller dahi hazır bulundu.

Atatürk'ün cenazesi ölümünün 15'inci yıldönümünde 10 Kasım 1953 tarihinde Anıtkabir'e nakledildi.

Yorumlar (0)