"Bu zat, Türk düşmanıdır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'li Senatör Lindsey Graham hakkında, "Bu zat, Türkiye düşmanı olan bir zattır. Böyle bir zatın, senatoya getirmiş olduğu bu tehdit, Türkiye ile ABD ilişkilerini adeta bozmaya yönelik hesapsız bir tehdittir. Ben inanıyorum ki Sayın Trump bu oyuna gelmeyecektir." dedi.

GÜNDEM 14.07.2019, 18:16
"Bu zat, Türk düşmanıdır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'li Cumhuriyetçi Kuzey Carolina Senatörü Lindsey Graham'ın Türkiye düşmanı biri olduğunu kaydedererk, "Böyle bir zatın, senatoya getirmiş olduğu bu tehdit, Türkiye ile ABD ilişkilerini adeta bozmaya yönelik hesapsız bir tehdittir. Ben inanıyorum ki Sayın Trump bu oyuna gelmeyecektir." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, "S-400 ve F-35'in bir ülkede aynı anda savunmaya katılması muazzam bir şey. O hedef için, biz de o stratejiye yönelik kime ne görev düşer onu öğrenebilir miyiz?" dedi.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

"S-400 bir hava savunma sistemidir. O ayrı bir konu. Ama F-35'e geldiğimiz zaman o bir taarruz silahıdır. Fakat biz tabii buradaki 9 ortak ülkeden bir tanesiyiz. Hatta hatta biz burada, ortak olmanın ötesinde üretimine katılan ülkeyiz. Fakat bütün bunlara rağmen, bu yapılan hem dostluğa, hem böyle ortaklığa da yakışmıyor. S-400 farklı bir şey F-35 farklı bir şey. Ve biz burada ödeme planında da, ödemelerini en sağlıklı şekilde yapan bir ülkeyiz. 1 milyar 400 milyon dolar şu ana kadar biz F-35 ile ilgili ödeme yaptık. Bir diğer taraftan da parçaların üretimine yönelik, bunları da yapıyoruz. Şu anda ben tabii Başkan Sayın Trump'ın altındakilerle aynı düşüncede olduğuna inanmıyorum ve bunu da en son Osaka’da beraber yaptığımız toplantıda tüm dünya basınının önünde kendi arkadaşlarına falan çok açık, net söyledi. Sayın Trump’ın duruşu bu olduğuna göre, bunun dışında da herhangi bir şeyi biz şu ana kadar ilgili birimlerimizle tespit etmiş değiliz. Ve temenni ederim ki F-35 konusunda farklı bir istikamette gelişme olmaz. Şimdi ikide bir bazı yaptırımlardan bahsediliyor. Ben bu konuda da, yani Sayın Trump'tan aldığım izlenimlerden de hareketle söylüyorum. Böyle bir durumun, mesela CAATSA,  bunu ikide bir söylüyorlar. Tamam da şimdi CAATSA ile ilgili, bu konuda imzayı Sayın Trump 2017'de attı. Bizim CAATSA ile ilgili şu projemiz bizim onun da öncesine gidiyor. CAATSA'nın kapsamı içinde Türkiye yok, böyle bir şey söz konusu değil. Dolayısıyla daha da ileri gidecek olursak, bunun içinde F35 ile ilgili de herhangi bir şey söz konusu değil. Onun için bu oyunlara gelmeden, biz devletler arası bu ciddiyetten hareketle adımımızı attık, atıyoruz ve buralarda ben herhangi bir sıkıntı doğacağına inanmıyorum. Yolumuza kararlı bir şekilde devam ediyoruz."

"ABD'DEN BİR HEYET GELECEK"

"Amerikan yönetimiyle son birkaç gün içinde herhangi bir temas oldu mu? Önümüzde ki günlerde bir heyet gelecek. Fırat'ın doğusu başta olmak üzere o heyetle görüşülecek mi? Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge ile ilgili tezler bir kez daha dile getirilecek mi?" sorusunu Erdoğan, "Şimdi konuyla ilgili olarak savunma bakanımız, Amerikan savunma bakan vekiliyle görüşmeleri oldu. Görüşmenin sonunda da savunma bakanı Türkiye’ye bir heyet, önümüzdeki hafta içerisinde gönderecekler ve muhataplarıyla görüşmeleri burada yapacaklar. Bu arada gerek, Sayın Bolton’la İbrahim Bey, gerekse bu arada gelişmeyle ilgili de Sayın Trump’la da bir görüşme yapmamız söz konusu olabilir. Bunu da yapılan görüşmelerle tespit edeceğiz."

"S-400 füzeleriyle beraber 24 batarya geldi bildiğimiz kadarıyla. Bunların füzeleri Rusya'dan mı gelecek? Burada mı üretilecek? Bunların devamlı bir akışı olacak mı? Bunlar aktive edildiğinde sadece Türkiye'nin kontrolünde mi yoksa Ruslar da bunu görecek mi?" 

"Rusya ile bağlantılı olan konularda bütün hassasiyetlerimizi kendileriyle konuştuk. Bu hassasiyetler içinde bu anlaşmayı yapmış bulunuyoruz. Adımları buna göre atmış bulunuyoruz. Bu süreklilik tabii ki devam edecek. Burada ortak üretim dediğimiz olayın altında ne yatıyor? Bu yatıyor. Sayın Putin ile yaptığım görüşmede de ortak üretim üzerinde hassasiyetle durduk. Hatta hatta belki biz bu sürecin arkasından S-500 olayını da yine Rusya ile yapmak durumu söz konusu. Bunları da görüştük, konuştuk. Bugünü şu anda düşünmüyoruz çok daha ileri süreci düşünmek durumundayız. Zira etrafımızda bizler için tehdit oluşturan bazı ülkeler varsa, bunlara karşı bizler de tedbirimizi almak durumundayız. Bunların hepsi bu tedbirin birer ön ayaklarıdır. Bu adımları da buna göre attık, atmaya da devam ediyoruz."

DOĞU AKDENİZ SORUNU

"Burada bütün deniz ve hava kuvvetlerimizle bu adımı atıyoruz. İHA'larımız gerek insansız, gerek silahlı, onlar sürekli bölgede uçuyor, uçmaya hazır konumda. Onun için de çok fazla burada koparılan kıyametler, bizi ilgilendirmiyor. Biz şu anda işimize bakıyoruz. Nedir bu? Bir defa Kuzey Kıbrıs'ta bizim soydaşlarımız var. Güney Kıbrıs'ta Rumlar var. Üç tane garantör ülke var. Türkiye-Yunanistan-İngiltere. Dolayısıyla burada söz sahibi olan birileri varsa, bu üç tane ülkedir. Niye? Garantördür. Biz, garantör ülke olarak Kıbrıs'ta yaşayan Rum ve Türklerin haklarını savunma noktasında söz söyleme hakkına sahibiz. AB bu sürecin içinde yer almış ama maalesef üzerine düşen zorunluluğu yerine getirmiş mi? Hayır, getirmemiştir. BM, maalesef o da yerine getirmemiştir. Bunun da en önemli göstergesi, meşhur Bürgenstock'taki yapılan görüşmelerdir. Bu görüşmelerde verilen sözlerin hiç biri yerine getirilmemiştir."

"Hayır dediği halde o AB'ye alınmıştır. Kuzey bu işin dışında bırakılmıştır. Mali noktada verilmesi gereken destekler vardır. Bu verilmesi gereken destekleri ne yazık ki AB şu ana kadar yerine getirmemiştir. Bütün bu gelişmeler karşısında bizim hala burada konuşan, ses çıkaranlara olumlu bakmak diye bir şeyimiz yok. Şimdi çıkmış AB ne diyor? Yaptırım uygulayacakmış. Ne ise senin yaptırımın yap. Kusura bakma. Siz bir defa Kuzey Kıbrıs'taki Türklerin haklarını savunmadınız. Verdiğini sözleri de yerine getirmediniz. Münhasır Ekonomik Bölge noktasında da AB, hala tek taraflı hareket etmeye devam etmektedir. Siz, tek taraflı hareket ederken size 'eyvallah' mı diyeceğiz? ki bu konuşmaların, atılan adımların hiç birisinin uluslararası bağlayıcılığı da yoktur. Biz, şimdi burada KKTC'deki soydaşlarımızla ilgili onların hukukunu nereden hareket ederek koruyoruz? Garantör ülke olma vasfıyla bu adımı atıyoruz. Buradaki duruşumuz da diktir, bu duruşumuzu sonuna kadar da koruyacağız". 

"KONTROLÜ TAMAMEN BİZE AİTTİR"

"Bunun kontrolü tamamen bize aittir. Burada silahlı kuvvetlerimiz kontrolü tamamen elinde tutacaktır. Yazılım konusu, ortak üretimle ilgili süreçtir. Ortak üretimle ilgili süreçte bu adımlar atılacaktır."

Rusya'ya gönderdikleri 100 kişinin bu konudaki eğitimlerini aldığını anlatan Erdoğan, "Onlar eğitimlerini alırken, adeta bir öğretmen edasıyla bu eğitimi aldılar. Çünkü onlar da döndükten sonra burada yetiştirecekler. Bu sayılar yeterli sayılar değil. Bu 100, belki çarpanı 10 olacaktır. Yetiştirecekleri arkadaşlarımızla birlikte geleceğimize daha emin adımlarla yürümüş olacağız." ifadelerini kullandı.

Yorumlar (0)