Birinci İnönü'den Başkomutanlık Savaşı'na İstiklal Harbi

Beş savaşı ve yüzlerce çatışmayı içine alan Kurtuluş Savaşı'nı sizler için ele aldık...

GÜNDEM 29.10.2019, 08:30
Birinci İnönü'den Başkomutanlık Savaşı'na İstiklal Harbi
  1. Birinci İnönü Savaşı (6-11 Ocak 1921):  6 Ocak 1921 tarihinde iki koldan saldırıya geçen Yunan kuvvetleriyle İnönü mevzilerinde savunmada olan Türk kuvvetleri arasında yapılan muharebedir. 6 Ocak 1921 tarihine kadar Uşak ve Bursa bölgesinde hazırlıklarını sürdüren Yunanlar, Türklerin Cephesi birliklerinin Çerkez Ethem’in kuvvetleriyle uğraşmasını fırsat bilerek İnönü-Eskişehir tarafına doğru taarruza kalktılar. Savaş sonucunda Türk Ordusu, İsmet Paşa’nın komutasında kendisinden 3 kat büyük Yunan kuvvetlerine karşı çok önemli bir zafer kazandı.

Birinci İnönü Savaşı’nı Mustafa Kemal Atatürk şu sözlerle anlatmaktadır: “Yeni Türkiye Devleti’nin küçük, fakat millî ülkülü genç ordusu, en dar bir hesapla üç kat üstün düşmanı İnönü Meydan Muharebesi’nde mağlup etti. Strateji sanatının en nazik icabatını isabetle uyguladı. İç hatların kullanılmasında harp tarihine parlak bir misal yazdı...”

  1. İkinci İnönü Savaşı (23 Mart - 1 Nisan 1921): Birinci İnönü Savaşı’nda yenilgiyle karşılaşan ve henüz düzenli orduya geçen Yunanlar, Türk kuvvetlerinin daha fazla güçlenmesini engellemek, Atatürk önderliğindeki Ankara Hükümeti’ni bir an önce yenilgiye uğratarak milli mücadeleye olan inancı yok etmek ve Sevr Antlaşması hükümlerini Ankara Hükümeti’ne kabul ettirmek maksadıyla 23 Mart 1921 günü iki koldan taarruza geçti. Türk Ordusu’ndan iki kat büyüklükteki Yunan Ordusu, İsmet Paşa'nın başarılı karşı taarruz emriyle düşman güçleri geri çekilmek zorunda kaldılar. İkinci kez taarruza kalkan Yunan Ordusu yeniden geri püskürtülünce Afyon şehrinden çekilmiş ve savaş Türkler lehine zaferle sonuçlandı. Savaş sonrasında Atatürk, İsmet Paşa’yı şu sözlerle kutladı: "Siz orada yalnız düşmanı değil milletin makus talihini de yendiniz. İstila altındaki topraklarımızla beraber bütün vatan, bugün en ücra köşelerine kadar zaferinizi kutluyor".   
  2. Kütahya-Eskişehir Meydan Muharebesi (10 Temmuz 1921-24 Temmuz 1921): 10 Temmuz’da üç koldan taarruza geçen Yunanlar ile Türk Ordusu arasında gerçekleşen savaşı kaybedilmesi üzerine Türk Kuvvetleri Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmek zorunda kaldı. Bu savaşın ardında ordunun başına Mustafa Kemal’in geçmesi gerektiği fikirleri yayılırken, Mustafa Kemal’in muhalifleri de muhtemel bir yenilgide yıldızının söneceğini hayal ediyordu. Diğer yandan Büyük Millet Meclisi’nin Kayseri’ye taşınmasına dair ayrılıklar ortaya çıkmaya başladı. Meclis tarafından Başkomutanlığa getirilen Mustafa Kemal, tüm görevleri üzerine alarak moral bozukluğu oluşan orduyu bir sonraki savaşa hazırlamaya başladı.                                                                                                                 
  3. Sakarya Meydan Savaşı (22 Ağustos 1921- 13 Eylül 1921): Ölüm kalım mücadelesinin verildiği dönemin en kritik savaşı olma özelliğini taşıyan Sakarya Meydan Savaşı, 13 Eylül 1683 Viyana’dan bu yana süregelen geri çekilme sürecinin durduğu nokta oldu.  Sakarya Meydan Muharebesi sonunda Türk ordusunun zayiatı; 5713 ölü, 18.480 yaralı, 828 esir ve 14.268 kayıp olmak üzere toplam 39.289'du. Yunan ordusunun zayiatı ise; 3758 ölü, 18.955 yaralı, 354 kayıp olmak üzere toplam 23.007'ydi. Çok fazla subay kaybı yaşanmasından dolayı bu savaşa "Subay Muharebesi" adı da verildi. Mustafa Kemal Atatürk bu muharebe için yani “kan gölü" tabirini kullanmıştır.
  4. Başkomutanlık Meydan Muharebesi: 26 Ağustos sabah saat 04.30’da Türk topçusunun ateşiyle başlayan muharebe adını iki ordunun da başkomutanlarca yönetilmesinden alıyor. Yunan Ordusu Trikopis tarafından yönetilirken, Türk Ordusu Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk tarafından yönetildi. İstiklal harbinin son taarruz hareketi olan bu savaş düşmana ait önemli bir kaç tepenin ele geçirilmesiyle başladı ve 27 Ağustos’da düşman orduları geri çekilmeye başladı.

Gelin bu önemli savaşı Başkomutan’ın kendi ağzından dinleyelim:Efendiler, 26/27 ağustos günlerinde, yani iki gün içinde, düşmanın Karahisar'ın güneyinde 50 ve doğusunda 20, 30 kilometre uzunluğundaki müstahkem cephelerini düşürdük. Yenilen düşman ordusunun bütün kuvvetlerini, 30 Ağustosa kadar Aslıhanlar yöresinde kuşattık. 30 Ağustsos’ta yaptığımız savaş sonunda düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve esir aldık. Düşman ordusunun başkomutanlığını yapan General Trikopis de esirler arasına girdi. demek ki, tasarladığımız kesin sonuç, beş günde alınmış oldu. 31 Ağustos 1922 günü ordularımız ana kuvvetleriyle İzmir’e doğru yol alırken, diğer birlikleriyle de düşmanın Eskişehir’in kuzeyinde bulunan kuvvetlerini yenmek üzere ilerliyorlardı."

Yorumlar (0)