Bakan Tunç'tan 'bireysel başvuru' açıklaması

Yılmaz Tunç, "Bireysel müracaat hakkının kaldırılması, sınırlandırılması gibi bir şey mevzubahis değil. Bireysel müracaat hakkından geriye dönüş de yok." ifadesini kullandı.

GÜNDEM 15.11.2023, 19:18 topcu
Bakan Tunç'tan 'bireysel başvuru' açıklaması

Adalet Bakanı Tunç, TBMM'deki (Türkiye Büyük Millet Meclisi) AK Parti Grup Toplantısı evvelinde basın mensuplarının suallerini yanıtladı.

AYM (Anayasa Mahkemesi) ile Yargıtay'ın Can Atalay kararlarına dair soru üzerine Yılmaz Tunç, bireysel müracaat hakkını 2010 senesinde getirdiklerini anımsattı.

"Bireysel müracaat hakkından geriye dönmek diye bir şey mevzubahis olamaz." diyen Bakan Tunç, temel hak ve özgürlüklerin kamu gücünce ihlal edilmesi halinde, yurttaşlara haklarını arayabilme usulünü getirdiklerini vurguladı.

Tunç, "Bireysel müracaat hakkının kaldırılması, sınırlandırılması gibi bir şey mevzubahis değil. Bireysel müracaat hakkından geriye dönüş de yok. Dolayısıyla bu yurttaşlarımız için getirilen en doğal bir hak." şeklinde konuştu.

Bireysel müracaat yolunun zedelenmesini istemediklerinin altını çizen Bakan Tunç, son zamanlardaki kararlarla ortaya çıkan yetki tartışmalarının nereden kaynaklandığının ilgili tüm maddeler okunduğunda, çelişkilerin görülebileceğini dile getirdi. 

Tunç, şunları kaydetti:

"Anayasa'nın 148'inci maddesinin üç, dört ve beşinci fıkralarında bireysel müracaat yolu düzenlendi. Bireysel müracaata ilişkin Anayasa'da pek az cümle var. Kanun yolu incelemelerinde gözetilmesi gereken konularda, bireysel müracaat yolunda müracaat gerçekleştirilemeyeceği yönünde hüküm var. Yani bu hüküm Yargıtay tarafından daha farklı değerlendirilebiliyor. Yargıtay, 'Adliye mahkemelerinde alınan kararların en son inceleme merci benim.' diyor. Kesin hükümlerin kaldırılması usulü Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 311'inci maddesinde düzenlenmiş. Bir değişiklik daha gerçekleştirmiştik, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden gelen durumlarda, yargılamanın tekrar yenilenmesi yoluna gidilebileceğine dönük Ceza Muhakemesi Kanunu'na hüküm konulmuştu. Fakat AYM ihlal kararları ile ilgili Ceza Muhakemesi Kanunu'nda bir hüküm mevzubahis değil. AYM Kuruluş Kanunu'nda tekrar yargılamayla ilgili 50'nci maddede bir hüküm mevcut. Bu tekrar yargılama, Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki 311'inci maddede işaret eden ve devamında da ifade edilen yargılamanın yenilenmesi ile aynı mıdır, değil midir? AYM aynı olmadığını söylüyor. 'Ben burada nihai hükmü ortadan kaldırabilecek tekrar yargılama yapabilirim.' diyor. Yargıtay ise kesin hükümlerin kaldırılması usulünün belli olduğunu söylüyor. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 311'inci maddesinde, yargılamanın yenilenmesi ile ilgili süreç başladığında, derece mahkemeleri bu noktada hükmü onaylayabilir, yeni bir hüküm tesis edebilir ya da eski kararı bozabilir. Dolayısıyla adli mahkemeye bir takdir yetkisi vermiş oluyor."

Hak ihlallerinin ortadan kaldırılabilmesi ile ilgili AİHM'nin aldığı kararlarda, kararı alan mahkemeye yargılamanın tekrarlanması süreci içinde takdir yetkisinin verildiğini aktaran Yılmaz Tunç, AYM'nin ise 'Bu usulden farklı bir usul uyguluyoruz." dediğini söyledi.



"Görüş farkı, ilk olarak 14 ve 83'üncü maddenin değerlendirilmesinden kaynaklanıyor"

Anayasa'nın "Bir vekil hiçbir daim, seçimden evvel ya da seçimin ardından işlediği suç sebebiyle sorguya çekilemez, tutuklanamaz." şeklindeki 83'üncü maddesini hatırlatan Bakan Tunç, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Bunun istisnasını Anayasa koymuş, iki istisna var: 'Ağır cezalık suçüstü durumunda dokunulmazlık olmaz.' ve 'Seçimden evvel soruşturulmasına başlanmak kaydıyla Anayasa'nın 14'üncü maddesindeki haller dokunulmazlık çerçevesi dışındadır.' Anayasa'nın 14'üncü maddesindeki haller nelerdir diye baktığımız vakit işte tartışma oradan kaynaklanıyor. Anayasa'nın 14'üncü maddesi, devletin güvenliğine dair çalışmalardan söz ediyor. 'Bu Anayasa'daki temel hak ve özgürlükler devletin güvenliğine aykırı olarak değerlendirilemez.' ve 'Buna dair yaptırımlar da kanunla düzenleniyor.' diyor. Kanunla düzenlenmemiş mi, düzenlenmiş mi? Buna bakmamız gerekir. AYM, bu konuların kanunla düzenlenmediği görüşünde, belirsizlik olduğunu söylüyor. Yargıtay da 'Anayasa'nın 14'üncü maddesine giren haller TCK'da (Türk Ceza Kanunu) ve Terörle Mücadele Kanunu'nda ayrı ayrı sayılmış, belirlilik ilkesi ile ilgili bir sorun yok.' diyor. Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasındaki görüş farkı ilk olarak 14 ve 83'üncü maddenin değerlendirilmesinden kaynaklanıyor."

Bir hukuk tartışması yaşandığının altını çizen Bakan Tunç, bunu 'darbe teşebbüsü' diyerek hiç kimsenin bir tarafa çekmemesi gerektiğini ifade etti.



"FETÖ kalkışmasına 'kontrollü darbe' demişlerdi"

"Türkiye olarak darbeleri fazlasıyla yaşadık. 27 Mayıs darbesini bayram diye kutlayanları da biliyoruz. Yassıada zihniyetini, bakanları, başbakanları asan zihniyetini de biliyoruz." diyen Tunç, "FETÖ kalkışmasının 'kontrollü darbe' olduğunu söyleyenleri de biliyoruz. Bunu kimse farklı taraflara çekmesin. Burada kanunların ve Anayasa'nın farklı değerlendirilmesinden kaynaklanan iki yüksek mahkeme arasında bir görüş farkı söz konusu." dedi.

Bunun bir ilk olmadığını, daha evvel AYM'nin özellikle bazı davalar açısından, iş davaları ile ilgili birçok hususta ihlal kararı verdiğinde, yine Yargıtay'ın içtihadı birleştirme kararıyla oluşturulan o kararların uygulanması yönünde hüküm verdiğini ifade eden Tunç, "Bu bir ilk değil, bu devam eden bir süreçti." şeklinde konuştu.

Devam etmekte olan uyumsuzluğun sürmemesi gerektiğini vurgulayan Tunç, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:

"Devam etmekte olan uyumsuzluğun sürmemesi için neler yapmamız gerekiyor? Asıl önemli olan husus o. Anayasa, keşke tamamen değişse. Darbe anayasasından bir an evvel kurtulsak. 177 maddesi olan Anayasa'da 184 değişiklik yapıldı. Yeknesaklık bozuldu. AYM'ye 2010 senesinde yeni bir görev daha verdik. Bu yeknesaklığı ortadan kaldıracak yeni bir anayasa asıl hedeftir. Bu gerçekleşmezse önümüzdeki sıcak problemi ortadan kaldırmak TBMM'nin yetkisinde, vekillerin yetkisinde. Bireysel müracaatı daraltmadan, yurttaşlarımızın hakkını koruyarak, bu hususta geriye gidiş olmadan bu belirsizlikleri ortadan kaldıracak kısmi Anayasa değişikliği de söz konusu olabilir. Başka neler olabilir? AYM Kuruluş Kanunu'nun 49 ve 50'nci maddelerinde, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun yargılamanın yenilenmesi ile ilgili usul hükümleriyle çelişen konularda eksiklikler saptanabilir. Bunları tartışabiliriz. Bunları Meclis gündemine getirerek, tartışarak, iki yüksek mahkeme arasında görüş farklarını ortadan kaldıracak kanun değişiklikleri de gerçekleştirilebilir. Bunlar tamamen Meclis'in takdirinde olan konulardır. Hep birlikte bu faaliyetleri gerçekleştirmemiz gerekiyor."

Yorumlar (0)